Güçlendirilmiş parlamento mu, vesâyet mi?

Türkiye’de uygulandığı iddia edilen parlamenter sistem, 27 Mayıs 1960 Darbesi ile hayata geçirildi. 3 seçim ve 10 yıllık Demokrat Parti iktidarı ile milletin CHP gibi halk düşmanı hiçbir partiyi iktidara getirmeyeceği anlaşılınca, çâre darbeyle elde edildi. 27 Mayıs’ta bir taşla kuş katliamı yapıldı!

MUHALEFET, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni bir türlü içine sindirememiş. 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin ardından MHP lideri Devlet Bahçeli, AK Parti’ye, “Getirin anayasa teklifinizi” sözleriyle çağrıda bulunarak ilk adımı attığı andan itibaren, muhalefet direnişe geçti.

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni öngören anayasa değişikliğinin Meclis’te kabul edilmemesi için her türlü engelleme yoluna başvuran muhalefet, Meclis’te istediğini elde edemeyince, bu kez referandumda kabul edilmemesi için her yalana, her algıya başvurdu. Türlü türlü siyâsî çizgilerden isimlerin bir araya gelmesiyle karşı çıkanlar, halk oylamasından da istedikleri netîceyi elde edemediler.

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin Meclis ve halk tarafından kabulüne rağmen pes etmeyen muhalefet, bu kez parlamenter sisteme geçiş için bir araya geldi. Bu konuda yeni anayasa çalışmaları olduğunu söyleyen Millet İttifakı paydaşı partiler, kamuoyuna bir türlü nasıl bir anayasa çalıştıklarını ilân etmediler. 2018’deki Haziran Seçimleri öncesinde “Anayasamız hazır” söylemleri halk tarafından itibar görmedi. Seçimlerde beş benzemez bir araya gelmesine rağmen, hezîmete uğramaktan kurtulamadılar.

Yıllar sonra nasıl bir anayasa çalışması içinde olduklarını İyi Partili Ümit Özdağ açıklayınca kıyamet koptu!

Millet İttifakı; CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti ve gizli ortak HDP, 2018’in başında gizli gizli buluşup yapacakları anayasa değişikliğinin ilkelerini belirlemiş, ancak seçimde istedikleri netîceyi alamadıkları için çalışmayı gizli tutmaya karar vermişler. Eğer 2018 Haziran Seçimleri ikinci tura kalsaymış, o zaman ilân edeceklermiş taslaklarını…

Siyâsî partilerin bir araya gelip anayasa çalışması yapmaları ayıp değil; farklı düşünce ve görüşteki partilerin uzlaşı için bir araya gelebilmeleri de takdir edilecek bir durum. Ama Millet İttifakı’nın gizli ve açık ortakları tam tersini yaptı ve taslaklarını milletten gizlemeyi tercih ettiler.

Bugünlerde İyi Parti lideri Meral Akşener, ortaya çıkan gizli taslağın yaralarını sarmak için mi, yoksa gündem saptırmak için mi, bilmiyoruz, yeniden sahne almış görünüyor. Daha önce terör suçlusu Selahattin Demirtaş ile kahvaltı masasına oturacağını söyleyen Akşener, bugünlerde de AK Parti ile masaya oturabileceklerini söyledi.

Masada da güçlendirilmiş parlamenter sistemin yanı sıra, konunun bir ortağı da Kemal Kılıçdaroğlu olacakmış. Eğer meseleye iktidar açısından bakılırsa parlamenter sistem, AK Parti’nin 50 yıllık iktidarını garantileyen bir sistemdir. Niye Akşener böyle bir sistemde ısrar ediyor?

İşin püf noktası tam da bu!

Türkiye’de uygulandığı iddia edilen parlamenter sistem, 27 Mayıs 1960 Darbesi ile hayata geçirildi. 3 seçim ve 10 yıllık Demokrat Parti iktidarı ile milletin CHP gibi halk düşmanı hiçbir partiyi iktidara getirmeyeceği anlaşılınca, çâre darbeyle elde edildi. 27 Mayıs’ta bir taşla kuş katliamı yapıldı!

Dönemin iktidarı devrildi, Başbakan ve Bakanlar idam edildi, anayasa değiştirildi, vesâyet düzeni oluşturuldu, seçime giren partilere baskı kuruldu, İsmet İnönü 1965 yılına kadar iktidarda tutuldu…

Sonraki yıllarda da istenmeyen hükûmetler, seçime ihtiyaç duyulmadan değiştirildiler. İstenildiği zaman muhtıra verildi, istenildiğinde de darbe yapıldı…

Bugün “parlamenter sistem” diye yeri göğü inletenler, önce yakın geçmişin hesabını vermeliler!

Türkiye bugünlere onların dayatmaları yüzünden geldi ve istemeden Türkiye’ye büyük iyilik yaptılar. 2007 yılında Meclis’e cumhurbaşkanını seçtirmemek için direnmeselerdi, cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören Anayasa değişikliği olmayacaktı. Başkanlığa veya Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne giden yolu CHP’nin 2007’deki direnişi açtı.

Dün parlamentoya cumhurbaşkanı seçtirmeyenler, bugün parlamenter sistemin savunucuları kesildiler. Dün milletvekillerine cumhurbaşkanı seçtirmeyenler, bugün Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin “milletvekillerini işlevsiz hâle getirdiğini iddia ediyorlar”…

Bunların derdinin parlamenter sistem olmadığı aşikâr olduğuna göre, asıl dertleri ne?

Eskiden olduğu gibi seçimsiz iktidar değişikliği istiyorlar! Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin en önemli özelliği şu ki; halkın iradesine başvurmadan iktidar değişikliği mümkün değil! Bunlar da halkın iradesiyle iktidar olamayacaklarını bildikleri için, Güneş Motel yöntemiyle iktidar olmak istiyorlar. O da ancak parlamenter sistemde olur…

Anlayacağınız, hepsinin içinde bir Nihat Erim yatıyor. “Acaba eskiden olduğu gibi bir muhtıra ile hükûmet başkanı olabilir miyim?” hayâliyle yanıp tutuşuyorlar. Böyle bir sistemde efendilerine daha rahat hizmet edebileceklerini de düşünmüyor değiller tabiî...