Güçlendirilmiş Cumhurbaşkanlığı Sistemi (3)

Kusura bakılmasın, “Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” ifadesi icraata Cumhurbaşkanı’nın şahsını katmaz; hele bu ifade, Sayın Cumhurbaşkanı’na bir iltifat da değildir. İcraatın başında zaten Cumhurbaşkanı vardır. Bu gerçeği bilmeyenlerin uydurduğu “talimat” söylemi, adını zikretmek istemediğim bir hodbin tavır olduğu gibi zulümdür.

POLİTİKA Kurulları hakkındaki yanlış algı, bu kurulların gündemde tutulmaması ile beslendiği gibi, yapılan her icraatın ilânında kullanılan “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla” ifadesiyle de perçinlendi.

“Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla” şeklindeki ifadenin sürekli kullanılıyor olması, ülkemizde her icraatın ancak talimat üzerine gerçekleştirildiğini gösterir oldu. Hâlbuki bir mâkâma ve o mâkâmın sorumlusuna bu kadar zulmedilmemeliydi.

Neden böyle düşünüyorum?

CİMER’in kapatılması gerektiğine dair başa taşıdığımız mevzu, her konunun bir sarmal vaziyette politikasızlık sorununa bulaştığını gösteriyor. Gerçekleşen her icraat Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla yapılırken, gerçekleşmeyen, gerçekleşmesi umulan, gerçekleşmesi için kamuoyu oluşturulan ve beklentide kalan icraat hakkında Cumhurbaşkanı’nın bir talimat vermediği düşünülüyor.

İdam cezasından 3600 ek göstergeye, EYT yahut süresiz nafakadan ihale hak edişlerindeki adaletsizliğe birçok sorun hakkında gerçekleşmesi beklenen icraat da bir talimata bakmalı.

Buradaki eleştiri sadece çözülmesi gereken bazı sorunları hatırlatmak için dile getiriliyor değil. Buradaki eleştiri, “talimat” kelimesi üzerinden Cumhurbaşkanı’nın şahsına bindirilen sorumluluğun kalabalığını işaret etmek için.

Politika Kurullarının işlemesi ve “talimat” ifadesinin kullanılmasının ortadan kaldırılması, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni ciddî anlamda güçlendirecektir. Zira tepe mâkâma yapılan zulüm ortadan kalkacaktır. Kusura bakılmasın, “Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” ifadesi icraata Cumhurbaşkanı’nın şahsını katmaz; hele bu ifade, Sayın Cumhurbaşkanı’na bir iltifat da değildir. İcraatın başında zaten Cumhurbaşkanı vardır. Bu gerçeği bilmeyenlerin uydurduğu “talimat” söylemi, adını zikretmek istemediğim bir hodbin tavır olduğu gibi zulümdür.

Daha önceki bir yazımızda, Başbakanlığı döneminden başlayarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın politikaları ve bakanları ile değil, danışmanlarıyla çok fazla anıldığını ve bu durumun fazlasıyla büyük bir hata olduğunu belirtmiştik. Yazımız muhatap mı alındı bilinmez, o durum ortadan kalktı. Ancak sanırım Politika Kurullarının “danışman” hüviyette anlaşılması, bu kurulların daha ön plâna çıkmalarını engelliyor. Bu kurulların canlılık kazanmaları ve görünür olmaları, hem kurul üyelerinin aldıkları maaşları tartıştırmaz, hem de tepe mâkâmın üzerindeki sorumluluk hissini alır. Sadece bununla da kalmaz, sorumluluğun kime yükleneceğine bir adres de teşkil eder. Kurul üyeliği, Külliye’de yer edinme imkânından çıkar ve ateşten gömleğe dönüşür. Kaldı ki, zaten böyle olmalıdır.