Âdâb-ı muaşeret ile ahlâksız güce karşı eğitim

Allah’a iman eden bir toplum oluşturmayı amaçlayan Hazreti Peygamber Efendimiz (sav), ilme, eğitim ve öğretime büyük önem vermiştir. Onun faaliyetlerinde ve sözlerinde bilgi, öğrenme, öğretme, öğrenci ve öğretmene verilen değer fazlaca yer tutar. Hadis literatüründe eğitim ve öğretime teşvik eden yüzlerce ve buna karşılık bilgisizliği yeren çok sayıda hadis mevcuttur. Bu hususta kendisine indirilen ilk vahiy de “Oku” emridir. Dolayısıyla okumak, Ona ve ümmetine Allah-u Teâlâ’nın ilk emridir.

SEVGİLİ dostlar, bu ay hayatımızı ve gelecek nesilleri çok ama çok ilgilendiren ve bugünlerde tartışma konusu olan bir meseleyi eğitim üzerine yorumlamak istedim. Üzerimizde vebali kalmamalı, zira seni beni yok bu işin.


Çok güzel bir sözdür, denir ki, “Öğretim sınıfta biter fakat eğitim ancak hayatla beraber sona erer”. Sizce de böyle değil mi? Hazreti Peygamberimiz (sav) bir hadîsinde Kendi görevinin mahiyetini şöyle açıklamıştır: “Allah, Beni bir muallim olarak göndermiş bulunuyor.” 


Dolayısıyla, gönderildiği toplumu eğitim ve öğretime tâbi tutmak, Efendimizin (sav) peygamberlik görevleri arasında bulunmaktadır. Böyle bir Peygamberin ümmeti için görevimizi bu tavırdan daha güzel ne anlatabilir ki?


Eğitimin ilk ve en iyi merkezi evimiz. Bu mesele uzun ama üzerimizdeki sorumluluk adına okumak ve düşünmek gerek. Eğitim-öğretim sürecini geliştirmek için öğrenci merkezli bir yaklaşımla detaylı çalışma yapmaksa elzem. Bu anlamda öğrencilerin öğrenme hızlarına ve tarzlarına uygun materyaller sunulabilir. Örneğin görsel öğrenenler için videolar, işitsel öğrenenler için podcastlar veya uygulamalı öğrenme için projeler kullanılabilir. Öğrencilerin derslere aktif katılımı için derslerde tartışma, grup çalışması veya problem çözme etkinlikleriyle öğrencilerin katılımı da artırılabilir. Öğrencilere düzenli, yapıcı ve spesifik geri bildirim sağlayabiliriz. Örneğin, “Bu konuda daha fazla örnek verebilirsin”yerine, “Paragraf yapısını güçlendirmek için daha fazla kanıt ekleyebilirsin” gibi yönlendirici yorumlar kullanılabilir.


Öğrencilerin gelişen dünyadaki teknoloji ile entegrasyonu arttırılarak dersleri interaktif hâle getirilebilir, deneme sınavları düzenleyerek öğrencilerin konuları eğlenceli bir şekilde tekrar etmeleri sağlanabilir. Fen bilimleri veya tarih derslerinde artırılmış gerçeklik veya sanal gerçeklik teknolojisinden faydalanarak öğrencilerin konuları görselleştirmelerine olanak tanınabilir. Örneğin tarih dersinde antik şehirler öğrenciyle üç boyutlu görsel anlatılarla keşfedilebilir.


Öğrencilerin ilgisini çekmek için derslere oyunlaştırma unsurları da eklenmeli. Örneğin puanlama sistemi veya rozetlerle başarıyı ödüllendirmek, ders içeriklerinin günlük yaşamla ilişkisini vurgulamak, matematik dersinde bütçe plânlama gibi pratik uygulamalar göstermek ciddi katkılar sağlayabilir.


Öğrencilerin proje konularını veya çalışma yöntemlerini seçmelerine olanak tanıyarak sorumluluk duygusunu artırmak, öğretmen gelişimi için düzenli eğitimler düzenlemek de önemli hamleler olacaktır. Örneğin yeni pedagojik yaklaşımlar (proje tabanlı öğrenme gibi) veya teknoloji kullanımı üzerine atölyeler faydalı olabilir. Öğretmenlerin birbirlerinin derslerini gözlemlemesi ve geri bildirim vermesi, farklı yöntemleri öğrenmelerine yardımcı olabilir.


Öğretmenlerin öğrenci motivasyonunu artırmak için duygusal zekâ becerilerini geliştirmelerine odaklanılabilir. Öğretmenlerimiz farklı öğrenme ihtiyaçlarına sahip öğrenciler için ders materyallerini uyarlayabilir, örneğin özel gereksinimli öğrenciler için görsel destekli materyaller hazırlayabilirler.


Ders içeriklerinde farklı kültürlere yer vererek öğrencilerin kendilerini temsil edilmiş hissetmesi sağlanabilir. Çevrimiçi eğitimde altyazılar, sesli betimlemeler veya ekran okuyucu uyumlu materyaller kullanarak herkesin erişimi kolaylaştırılabilir. Öğretmenlerimiz sürekli değerlendirme yöntemleriyle (örneğin kısa quizler, refleksif yazılar) öğrencilerin ilerlemesini takip edebilirler. Klasik sınavlar yerine projeler veya sunumlar gibi yaratıcı değerlendirme yöntemleri de kullanılarak öğrencilerin kendi ilerlemelerini değerlendirmelerine olanak tanımak, öz farkındalığı artırabilir.


Öğretmenlerimiz sürekli velilerle iş birliği içerisinde öğrencinin ilerlemesi hakkında düzenli (e-posta bültenleri, veli toplantıları) ile düzenli bildirimde bulunabilir, velileri ders dışı etkinliklere veya proje sunumlarına davet ederek sürece dâhil edebilirler. Aslında tüm sistematik ve duygusal yaklaşımlarımızın nihaî hedefi, ahlâklı ilim ve bilim insanı yetiştirmek, ahlâksız gücün sebep olacağı zulmün vebalinden toplumu korumak içindir.




Türk örf ve âdetlerine uygun nezaket kuralları bireyler arası çatışmaları azaltır ve hoşgörülü bir toplum yapısını güçlendirir. Bu, güç mücadelelerinin yol açabileceği zulmü önler. İnanç ve geleneklere dayalı bir eğitim, öğrencilerin kökleriyle bağ kurmasını sağlar. Bu da bireylerin özsaygı ve aidiyet duygusunu artırarak ahlâksız güç arayışına yönelmelerini engeller.


Ahlâk ile yetiştirmek


Ahlâklı ilim ve bilim insanı yetiştirmek hem bireysel, hem de toplumsal düzeyde büyük bir sorumluluk taşır. Bu yüzden ahlâksız gücün yol açabileceği zulmün vebali, tarihte ve günümüzde birçok örnekle kendini göstermiştir. Ahlâklı ilim ve bilim insanı yetiştirmek için eğitim müfredatına etik ve ahlâk dersleri eklenmelidir. Örneğin bilim etiği, biyoetik veya veri etiği gibi konular, öğrencilerin erken yaşta sorumluluk bilinci geliştirmesine yardımcı olur. 


Vaka çalışmalarıyla bilimsel gücün ahlâkî sonuçlarını tartışabilir, ahlâklı bilim insanlarının hikâyeleri öğrencilere anlatılabilir, böylece rol model alabilecekleri tarihi ve yaşayan kişileri daha iyi tanıyabilirler. Öğretmenler ve akademisyenler, dürüstlük ve toplumsal faydayı ön plânda tutan davranışlarıyla örnek olabilirler. 


Öğrencileri bilimsel çalışmaları sadece teknik açıdan değil, etik sonuçları açısından da değerlendirmeye teşvik etmeli. Örneğin yapay zekâ geliştirirken mahremiyet ve önyargı sorunlarını sorgulatmalı. Bilimsel projelerde toplumsal faydayı önceleyen yaklaşımlar benimsenmeli. Örneğin çevre dostu teknolojiler veya sağlıkta eşitlik odaklı projeler teşvik edilebilir. “Hizmet öğrenmesi” (service learning) yöntemiyle öğrencilerin topluma katkı sağlayan projelerde yer alması sağlanabilir. Bilim ve teknoloji eğitimine felsefe, sosyoloji ve psikoloji gibi insan odaklı disiplinleri dâhil edilebilir ki bu, öğrencilerin insan doğasını ve toplumsal dinamikleri anlamasını sağlar.


“Bu buluş kötü insanların eline geçmemeli!”


Hani bilimkurgu filmlerinin en meşhur repliklerinden biridir ya “Bu buluş kötü insanların eline geçmemeli” sözü, işte ahlâksız güç, zulüm sebebidir. Vebali tarihle yaşıttır. Örneğin en yakın zamanlardan biri olarak atom bombasının geliştirilmesi (Manhattan Projesi) ile bilimsel gücün ahlâkî sorumluluktan yoksun kullanıldığında nasıl yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini anlatabiliriz. Genetik manipülasyon veya yapay zekâ gibi modern teknolojiler, etik dışı kullanıldığında mahremiyet ihlâlleri, eşitsizlik veya silahlanma gibi sorunlara yol açabilecek pek çok durum, hayatın içinden örnekler olarak anlatılabilir.


Güncel hayattaki risklerden olan veri manipülasyonu, sahte bilimsel yayınlar veya kâr odaklı ilaç endüstrisi, ahlâksız gücün modern örnekleridir. Sosyal medya algoritmalarının manipülatif kullanımı ise toplumsal kutuplaşmayı artırabilir. 


Bu anlamda tüm çalışmalarımızda vebalin önlenmesi için bilim insanlarının yalnızca teknik başarı değil, aynı zamanda etik sorumluluk taşıdığını vurgulayan bir eğitim sistemi kurulmalı, kurumsal denetim mekanizmaları (etik kurullar) ve uluslararası düzenlemeler (UNESCO Biyoetik Bildirgesi gibi) güçlendirilmelidir. Ama en önemlisi, kendi kendini kontrol vicdani kontrolün önemi anlatılmalıdır.


Üniversitelerde veya liselerde, öğrencilerin güncel bilimsel gelişmelerin (ör. gen düzenleme, otonom silahlar) etik boyutlarını tartıştığı paneller düzenleyebilir, öğrencilere senaryolar sunarak (“Bir ilaç şirketi, maliyetli bir ilacı yoksul ülkelere ulaştırmamayı seçerse ne yaparsınız?”) karar verme süreçlerini analiz etmelerini sağlayabiliriz. 

Ayrıca bilim insanlarının halkla açık iletişim kurması teşvik edilmeli. Örneğin sosyal platformlarda bilimsel etik üzerine tartışmalar başlatılabilir veya halkı bilinçlendiren paylaşımlar yapılabilir.


Ahlâksız güç, bilimsel ilerlemeyi bir silah hâline getirerek zulme yol açabilir. Bu vebalden kaçınmak için ilim ve bilim insanlarının yalnızca bilgi değil, aynı zamanda vicdan ve sorumlulukla donatılması gerekir. Eğitim sistemi, bu bilinci aşılayarak hem bireylerin, hem de toplumun uzun vadeli refahını koruyabilir.




Farklı inanç ve kültürel arka plânlara sahip öğrencilerin ders içeriğine yabancı hissetmesi modern eğitim sisteminde bu tür bir ders için yeterli zaman ayrılmaması, günümüzde en büyük sorun olarak önümüze çıkabilir. 


Ahlâkla büyütmek, ahlâkla öğretmek


Eğitimi tek eksen üzerine oturtmadan ahlâkî değerlerin bütünüyle birlikte pozitif bilim eğitimleriyle beraber verilmesi önem arz etmektedir. Ahlâkî değerlerle pozitif bilim eğitimlerinin birlikte verilmesi, hem bireylerin etik bilinç kazanmasını, hem de bilimsel ilerlemelerin toplumsal fayda odaklı kullanılmasını sağlar. Bu yaklaşım, ahlâksız gücün yol açabileceği zulmün önlenmesi için kritik bir adımdır.


Bu anlamda müfredatta pozitif bilim derslerine (fizik, biyoloji, kimya, teknoloji) etik modüller entegre edilmelidir. Örneğin, biyoloji dersinde genetik mühendisliği öğretilirken teknolojilerin etik sonuçları (eugenics, biyoetik) tartışılmalı, matematik veya veri bilimi derslerinde istatistik manipülasyonu veya veri gizliliği gibi konulara yer verilmelidir. Felsefe, sosyoloji ve etik dersleriyle pozitif bilimler arasında köprü kurulmalı, örneğin bir kimya dersi çevre kirliliği ve sürdürülebilirlik üzerine etik tartışmalarla zenginleştirilmelidir. Proje tabanlı öğrenme ile öğrenciler, bilimsel bir sorunu çözerken ahlâkî ikilemleri de değerlendirebilirler (örneğin yenilenebilir enerji projelerinde maliyet-fayda analizi ve çevre etiği).


Tarihsel ve güncel örneklerle (nükleer enerji, yapay zekâ, ilaç endüstrisi) bilimsel gelişmelerin ahlâkî boyutları analiz edilmelidir. Örneğin atom bombası üzerine bir tartışma, bilimsel sorumluluğu vurgulayabilir. Öğrencilerin bilimsel keşiflerin etik sonuçlarını sorgulamaları böylece teşvik edilir.


Ya da “Bir yapay zekâ sistemi önyargılı kararlar verirse sorumluluk kime aittir?” gibi sorularla tartışmalar başlatılabilir, etik kurullarda karar verici roller üstlenerek bilimsel projelerin toplumsal etkilerini değerlendirebilir. Örneğin bir ilaç şirketinin ilacı piyasaya sürme kararının simüle edildiği bir duruma, bilimsel bilgilerini toplum yararına kullanacakları projelerde yer verilebilir. Yahut öğrenciler çevre bilimi dersinde yerel bir su kaynağının kirlilik seviyesini analiz edip çözüm önerileri sunabilirler. Öğretmenler de bilimsel etik ve ahlâkî değerler konusunda düzenli meslekî gelişim programlarına katılmalılar.


Örneğin biyoetik veya teknoloji etiği üzerine atölyeler düzenlenebilir, dürüstlük, adalet ve toplumsal sorumluluk gibi değerleri sınıfta modellenebilir. Ya da deney sonuçlarını manipüle etmemenin önemi vurgulanabilir, ahlâkî ikilemlerle karşılaşmasını sağlayarak eleştirel düşünme becerileri geliştirilebilir. Yahut “Bir bilim insanı, zararlı olabilecek bir buluşu yayınlamalı mı?” gibi senaryolar, meselâ kimya dersinde, plastik üretiminin çevreye etkileri ve geri dönüşümün etik sorumluluğu tartışılabilir.


Öğrenciler biyoplastik geliştirme projesiyle hem bilimsel hem ahlâkî bir çözüm üretebilirler. Yapay zekâ dersinde algoritma önyargıları ve mahremiyet konuları ele alınabilir. Öğrenciler adil bir algoritma tasarlamaya çalışabilirler. İstatistik derslerinde veri manipülasyonunun (ör. sahte anket sonuçları) toplumsal etkileri tartışılabilir ve etik veri analizi yöntemleri öğretilebilir.


Ahlâksız gücün önlenmesine karşı âdâb-ı muaşeret


Ahlâksız gücün önlenmesi için bilimsel çalışmalar üzerinde etik kurullar oluşturulmalı ve öğrenciler bu süreçlere erken yaşta dâhil edilerek sorumluluk bilinci kazanmalı. Ayrıca bilim insanlarının çalışmaları halkla paylaşması ve hesap verebilir olması teşvik edilmeli. Böylece bilim insanlarının yalnızca teknik değil, ahlâkî sorumlulukla hareket etmeleri sağlanabilir. Toplumun bilime güveni artar ve bilimsel gelişmeler daha kapsayıcı bir şekilde kullanılır. Ancak müfredatın yoğunluğu nedeniyle etik eğitimine yeterli zaman ayrılması zor olabilir.


Öğretmenlerin etik eğitimi verme konusunda yeterli donanıma sahip olmaması bir engel olabilir. Bu, meslekî gelişim programlarıyla aşılabilir. Okullarda ilmî eğitimler için her türlü çalışmalar yapılırken inanç, Türk örf ve âdetlerine uygun âdâb-ı muaşeret dersinin ikâme edilmesi, aslında her şeyden önce gelmelidir.


Âdâb-ı muaşeret dersi, öğrencilerin hem ahlâkî değerleri içselleştirmesini, hem de kültürel kimliklerini güçlendirmesini amaçlayan önemli bir öneridir. Bu ders, pozitif bilimlerle birlikte ahlâkî ve kültürel bilinci harmanlayarak toplumsal uyum ve bireysel sorumluluk bilinci yüksek nesiller yetiştirebilir.


Bu dersin amacı, öğrencilere Türk örf ve âdetlerine dayalı nezaket, saygı, hoşgörü ve sorumluluk gibi değerleri kazandırmak, İnanç sistemlerinin (özellikle İslâm ahlâkı) ve yaşam ilkelerini öğreterek bireylerin vicdanlı ve adil davranmasını teşvik etmek, Toplumsal uyumu güçlendirerek, ahlâksız gücün (bencillik, haksız kazanç, manipülasyon gibi) yol açabileceği zararları önlemektir.


Dersin içeriğinde, “Türk kültüründe misafirperverlik, büyüklere saygı, komşuluk ilişkileri gibi geleneksel değerler, inanç temelli ahlâkî ilkeler (dürüstlük, emanete riayet, kul hakkı)” yer almalıdır. Günlük hayatta nezaket kuralları (selâmlaşma, yemek âdâbı, toplumsal iletişim) da olabilir.


Temel nezaket kuralları (selâmlaşma, teşekkür etme, özür dileme), Türk kültüründe bayram ve aile gelenekleri, paylaşma ve yardımlaşma konusu hikâye anlatımı, rol oynama ve görsel materyallerle (Nasreddin Hoca hikâyeleriyle değer öğretimi gibi) öğretilebilir. Örneğin “Komşuna İkram Et” gibi bir projeyle öğrenciler, evde hazırladıkları bir yiyeceği komşularıyla paylaşır ve deneyimlerini sınıfta anlatır.


Türk örf ve âdetlerinde aile yapısı, büyüklere saygı ve toplumsal dayanışma, inanç temelli değerler (sabır, adalet, merhamet) ise grup tartışmaları ve vaka çalışmaları (“Bir arkadaşın haksız yere suçlanırsa ne yaparsın?”) ile yaşanan hayatın içinden örneklerle mahallede yaşlılara yardım projesi düzenleme gibi (ev temizliği, alışveriş desteği) faaliyetlerle gösterilebilir.


Yaşça daha büyük çocuklarımız için daha derin etik tartışmalar yapılabilir (kul hakkı, toplumsal sorumluluk). Türk kültüründe düğün ve cenaze gibi ritüellerin anlamı, modern dünyada geleneksel değerlerin korunması, münazara, etik ikilem senaryoları ve kültürel miras üzerine araştırma projeleri yapılabilir. Meselâ “Türk kültüründe hoşgörü” temalı bir kısa film veya sunum çalışması yapılabilir.


Âdâb-ı muaşeret nasıl anlatılmalı?


Âdâb-ı muaşeret dersi pozitif bilimlerle de entegre edilerek bilimsel gücün etik kullanımı vurgulanabilir. Örneğin biyoloji dersinde çevreye saygı, Türk örf ve âdetlerinde doğayla uyum (ör. ağaç dikme geleneği) ile ilişkilendirilebilir. Yahut teknoloji derslerinde veri gizliliği veya yapay zekâ etiği tartışılırken, dürüstlük ve emanete riayet gibi inanç temelli değerler işlenebilir. Öğrenci çevre kirliliğini azaltmak için bir proje geliştirirken, Türk kültüründe “Temizlik imandandır” ilkesini ve toplumsal sorumluluğu tartışabilir böylece.


Drama ve rol oynama ile öğrenciler, geleneksel Türk misafirperverliğini veya nezaket kurallarını canlandırabilir. Örneğin bir sınıfta “misafir ağırlama” senaryosu oynanarak selâmlaşma, ikram ve uğurlama âdâbı öğretilebilir. Yerel kanaat önderleri, din görevlileri veya kültürel miras uzmanları sınıflara davet edilerek öğrencilerle deneyim paylaşımı yapılabilir. Mahalle veya köylerdeki geleneksel etkinliklere (Aşure Günü, bayramlaşma) katılım teşvik edilebilir.


Yine Türk örf ve âdetlerini tanıtan kısa videolar veya interaktif uygulamalar geliştirilebilir. Örneğin bir mobil uygulama ile öğrenciler, geleneksel Türk yemek âdâbını oyunla öğrenebilirler. Sosyal platformlarda, Türk kültürü ve ahlâkî değerler üzerine eğitici içerikler paylaşılabilir (kısa hikâyeler, atasözleri).


Sonuç


Âdâb-ı muaşeret dersinin ahlâksız gücün önlenmesine katkısı böylece büyük olacaktır. Böylece öğrencilerin kul hakkı, dürüstlük ve adalet gibi değerleri içselleştirmesini sağlayarak bilimsel veya toplumsal güçlerini kötüye kullanmalarını engeller. Örneğin bir öğrencinin bilimsel bir buluşu, ticarî kazanç için değil, toplumsal fayda için kullanması teşvik edilir. Türk örf ve âdetlerine uygun nezaket kuralları bireyler arası çatışmaları azaltır ve hoşgörülü bir toplum yapısını güçlendirir. Bu, güç mücadelelerinin yol açabileceği zulmü önler. İnanç ve geleneklere dayalı bir eğitim, öğrencilerin kökleriyle bağ kurmasını sağlar. Bu da bireylerin özsaygı ve aidiyet duygusunu artırarak ahlâksız güç arayışına yönelmelerini engeller.


Farklı inanç ve kültürel arka plânlara sahip öğrencilerin ders içeriğine yabancı hissetmesi modern eğitim sisteminde bu tür bir ders için yeterli zaman ayrılmaması, günümüzde en büyük sorun olarak önümüze çıkabilir. Ancak ders içeriği, evrensel ahlâkî ilkelerle (saygı, dürüstlük) dengelenerek kapsayıcı hâle getirilebilir ve Türk örf ve âdetleri diğer kültürlerle ortak yönleri vurgulanarak sunulabilir. Ders, haftada 1 ya da 2 saatlik bir seçmeli ders olarak veya mevcut din kültürü ve ahlâk bilgisi dersinin içinde verilebilir.


Başta belirtmiştik, gelecek nesillere nasıl bir ülke bırakacağımız açısından vebalimiz var.


Sevgili dostlar, Allah'a iman eden bir toplum oluşturmayı amaçlayan Hazreti Peygamber Efendimiz (sav), ilme, eğitim ve öğretime büyük önem vermiştir. Onun faaliyetlerinde ve sözlerinde bilgi, öğrenme, öğretme, öğrenci ve öğretmene verilen değer fazlaca yer tutar. Hadis literatüründe eğitim ve öğretime teşvik eden yüzlerce ve buna karşılık bilgisizliği yeren çok sayıda hadis mevcuttur. Bu hususta kendisine indirilen ilk vahiy de “Oku” emridir. Dolayısıyla okumak, Ona ve ümmetine Allah-u Teâlâ’nın ilk emridir. Bunun yanında Kur’ân-ı Kerim’de bilime teşvik eden ve âlimi öven ayet-i kerimeler mevcuttur ki İlâhî tebliğ görevinin eğitim ve öğretimden ibaret olduğu bildirilir. Bu ayetlerden âdâb-ı muaşereti bize adeta farz kılan şu özel ayetle bitirelim: “Sen onlara sırf Allah’ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iş hakkında onlara danış, karar verince de Allah’a güven. Doğrusu Allah, Kendisine güvenenleri sever.” (Âl-i İmran, 159)


Allah’a emanet olun sevgili dostlar…