
BAYBURTLU Zihni’nin “Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş/ Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı*” şiirini hatırlatan Suriye’nin şehirleri, kasabaları harabe hâlinde.
Bombalanmış binalar içine girilecek gibi değil. Yıkık, dökük, perişan.
Esat nasıl bir insanmış!
O nasıl kin, nasıl nefrettir öyle?
Hangi kitaba sığar?
Yıllarca kendi ülkesini bombalıyor, vatandaşlarını öldürüyor, işkence yaptırıyor.
Savaşta düşmana yapılmayacak işler bunlar. Kitabı olan öyle davranmaz.
İnsanlık dışı, hayvanlık dışı. Başka bir yaratık olsa gerek şu 5 şar yahut 5 şer Esat yahut Eset.
Şu günlerde televizyonda haberlere bakıyor mudur acaba?
İşi ne? Oturup bakacaktır elbette. Henüz bir iş ayarlanmadı.
Bırakıp kaçtığı Suriye’nin hâlini gördükçe aklından neler geçiyordur kim bilir!
Hayatta kalmak için ülkesini terk eden vatandaşları şimdi yavaştan geri dönmeye başladı. (Zaten ileri dönülmez ya…)
Her taraf savaş alanı. Oturulacak ev kalmamış. Parası pula dönmüş. Yakında hepsi tedavülden kaldırılacak, yerine yeni paralar basılacak.
Normal bir insanı üzecek bir tablo.
Fakat Esat normal bir insan olmadığı için belki kurtuldum diye bakınıp avunuyordur.
Ekranlarda tomar tomar Suriye paralarını gösteriyorlar ve bir değeri olmadığını söylüyorlar. 200 bin Suriye lirası ile bir aile, günlük ihtiyacını karşılayamadığı için “Vay canına!” diyerek hayret ediyorlar.
Nesine hayret?
Bir vakitler bizde o miktarın beş katı olan 1 milyon lira ile ne yapılabiliyordu?
Paralı hela ücretiydi.
Yahut bir sakız alınabiliyordu. Çenesini yormak istemeyen ve cebindeki paranın ertesi gün daha fazla değersizleşeceğini düşünen, bir kutu kibrit alıp kenara koyuyordu.
Ne çabuk unuttuk?
Hayrete hayret!
Üzerinde altı tane sıfır olan bir milyon lirayı yere düşüren eğilip almaya üşenirdi. Hey gidi eski Türkiye günleri.
*
Burada küçük bir parantez açalım.
Hela deyince özellikle gençler bir tuhaf bakıyor.
WC diyecekmişiz veya tuvalet, toylet vs.
Türk alfabesinde W harfi yok hesapta.
O nasıl hesapsa artık!
“Peki, ne demek WC, açılımı nedir?” diye sorunca da çoğu bilmiyor; bildiğini zannedenler de “Ve-ce” işte cevabını veriyor.
Muhtemelen on kişiden birkaçı “Water Closet” diyebilir.
(Bir de VC var ki o Venture Capital’in kısaltması. Yani risk sermayesi. Konumuzla alâkası yok.)
O mekânın belki on çeşit ifadesi var ama WC hepsini geride bıraktı, neredeyse unutturdu.
Neyse ki ordumuz o tür özentili tavırlara prim vermedi, askerî mekânlarda hâlâ “Hela” ismi kullanılıyor.
Diğer isimleri de sayalım: Ayak yolu, yüz numara, tuvalet, kademhâne, hâcet yeri, kenef, lavabo, memişhâne, çift sıfır (sıfır sıfır), abdesthâne…
Yıllar önce Arapkir’e gittiğimizde, asırlık büyük bir konağın yenilenmesi yapılıyordu. Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile ustaların çalışmasını yakından görmek istedik. Orada daha önce hiçbir yerde rastlamadığım bir şey gördük: İçerideki hela kapısı üstünde “100” yazan küçük ve eski bir tabela vardı. Ustalar veya sahibi, devri geçti düşüncesiyle onu söktürmediyse ne âlâ.
Uzun sokak ve caddelerde kapı numarası 100 olan evler de var. Oradan geçenleri tebessüm ettirebilir.
Cadde ona derim ki 100 numaralı bina, hakikaten umumî hela olsun. Öyle bir ayarlama yapacak belediyenin kapısına gül bırakmak lâzım.
“Yakışmış, münasip olmuş, güldük” anlamında.
Burada parantezi kapatabiliriz. Esat’la yan yana anılınca çok uyumlu görünecek bir konuyla yazıyı noktalamış olalım.
Kahraman Gündüz olsaydı nasıl bitirirdi hatırlayalım… “Kalın sağlıcakla.”
Vallahi MİT Başkanı İbrahim Kalın sağlıcakla gitti, bir güzel Emevi Camii’nde namazını kıldı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da gitti Ahmet Şara ile buluştu. Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne zaman gideceği merak ediliyor.
Kansız devrimden sonra yeni Suriye’nin temelleri böyle atılıyor işte. Biz de buna günbegün şahitlik ediyoruz. Gözümüzün önünde bir tarih yazılıyor.
------------------------
*Bayburtlu Zihni’nin bu meşhur şiirinde kafiye hatası yapma ihtimali yok. Son hecelerdeki ‘müş’leri kafiye sayma ihtimali ise hiç yok. Dolayısıyla ilk mısra bitiminin, sonrasında gelen “dökülmüş” ile kafiyeli olması gerekir. Öyle olunca ilk mısranın “göçürmüş” yerine “göçülmüş” veya “çekilmiş” ile bitme ihtimali yüksek. Fakat yaygın kullanılan şekli kafiyesiz.