SOSYAL medya bilinçli kullanıcılar için büyük imkânlar sunarken,
özellikle gençler ve çocuklar açısından âdeta bir mayın tarlası gibi. Bu konuda
yapılan araştırmalar, sosyal medya kullanan genç ve çocukların kullanım
sıklığına bağlı olarak depresyondan intihara, motivasyon eksikliğinden
mutsuzluk algısına kadar çok sayıda psikolojik sorun yaşadığını ortaya koyuyor.
Özellikle görüntü merkezli
sosyal medya plâtformları, hedonizm, cinsellik ve egoizm gibi, gençlerin ve
ergen dönemdeki çocukların zihinsel ve ruhsal dengesini bozabilecek içeriklerle
dolu. Çoğu genç ve ergen yaştaki çocuklar, bu alanlarda aşırı derecede boca
edilmiş cinsellik ve hedonik içeriklerle karşı karşıya kalıyor ki gençlerdeki
ruhsal ve psikolojik dengesizlik, benlik ve kişiliklerini de negatif yönde
etkiliyor.
Bu durum sadece benlik
algısıyla da sınırlı değil. Öyle ki, gençler ve ergen yaştaki çocukların önemli
bir kısmı, sosyal medyada filtrelenmiş ve estetize edilmiş bedenlere bakarak
kendi bedenlerinden nefret ediyorlar. Fiziksel özellikleriyle barışık olamayan
gençler ve ergen yaştaki çocuklar, bu durumdan dolayı ciddî depresyon
yaşayabiliyorlar. Ayrıca zamanlarının ve maddî gelirlerinin önemli bir kısmını
sosyal medyadaki filtrelenmiş bedenlere benzeyebilmek için harcayabiliyorlar. Bu
sorun ne gençler, ne de ebeveynler tarafından şimdilik fazla önemsenmiyor.
Çok eskiden beri tanıdığım tipik
Anadolu insanı olan bir büyüğüme misafir olmuş, birkaç günlük misafirlik
sırasında evin gençlerinin dede, nine ve ebeveynleri ile çok az vakit
geçirdiğini gözlemlemiştim. Daha doğrusu, zorunlu hâller dışında hiç vakit
geçirmediklerini tanık olmuştum. Gençler kendi odalarına çekilip sürekli
internet ve sosyal medya plâtformlarında vakit geçiriyorlardı. Ben meseleyi ev
sahibine açıp dolaylı olarak gençlerin ve ergen yaştaki çocukların sosyal medya
plâtformlarında bu kadar vakit geçirmelerinin aile içi iletişimden başlayarak
psikolojik, sosyal ve ruhsal etkilerine değinmiş, mahremiyet olgusuna kadar
sosyal medyanın gençler üzerindeki negatif etkilerini uzun uzadıya örneklerle
ele almıştım. Arkadaşım ise, “Haklı olabilirsin ama en azından evde gözlerimin
önündeler, dışarıda nerelerde ve kimlerle vakit geçirdiklerini bilmemektense
burada gözümün önünde olmaları daha iyi” demişti.
Ben de meseleyi
kişiselleştirmemek ve hane adâbına aykırı hareket etmemek için, “Onların
bedenleri burada ama ruhları, zihinleri ve hayâl dünyaları çoktan buradan
kopmuş, kim bile senin tehlikeli olarak gördüğün hangi sanal mekânda, senin
arkadaşlık etmesini dahi istemeyeceğin hangi insanlarla sohbet ediyor ve kim
bile senin hiç olmasını istemediğin bir dünyada hayâl kuruyor” diyemeyip sadece
tebessüm etmekle yetinmiştim.
Bu anekdot, sadece bir örnek. Çok
sayıda ebeveyn, sosyal medyanın çocukları üzerinde ne denli negatif etkilere
sahip olduğunu bilmiyor. Birçoğu da çocukları gözleri önünde olduğu için sosyal
medyada bilinçsizce vakit geçirmelerini destekliyor. Durumun farkında olan
aileler ise çocuklarını bu konuda eğitip bilinçli bir sosyal medya kullanıcısı
olmaları için gayret gösteriyor. Sınırsızca sosyal medya kullanmalarını
yasaklayarak çocuklarını sosyal ve aile içi aktivitelere yönlendiriyor. Yani
olması gerekeni yapıyor…