Gordion düğümü ha?

Bloomberg de ikrar ediyor, NATO’dan ihraç yok, fakat üye ülke ayrılabilir. Buna göre Türkiye’nin NATO’dan ayrılması için hangi kışkırtma senaryoları denenecek? Bu kışkırtma zaten hâlihazırda yapılıyor da, dahası hangi koşullarda gerçekleşecek? Metinde 15 Temmuz hatırlatmaları yapıp “Türkiye, 15 Temmuz’la ilgili ABD’yi suçladı ama ispat edemedi” denilerek hangi yeni hamle için cesaretlendiriliyor Biden?

ANKARA’da ikâmet eden biri olarak Bloomberg’de 13 Haziran 2021 tarihli şekilde yayınlanan şu yazıyı kâle almam gerekirdi, aldım:

“Biden, Türkiye ile Gordion düğümünü kesmeli!

Erdoğan, uzun zamandır Batı ile dostluk iddiasını bıraktı.

Türkiye uzun zamandır Batı’yı terk etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkesini Batı’nın çıkarlarına açıkça düşman olan bir güçler ekseniyle hizaladı: Çin, Rusya ve İran. 

Bu, onun popüler, seçilmiş bir lider olarak ayrıcalığıdır. Ancak Erdoğan, aynı zamanda Batı’nın askerî ortaklıklarının korunmasını ve ekonomik birliklere üyeliğini de istiyor. İttifakın güvenliğini zedeleyen silah sistemleri satın alırken ve üye devlet başkanlarına hakaretler yağdırırken bile Türkiye’nin Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü içinde kalmasını istiyor. Milyonlarca göçmenle dolup taşmakla tehdit ederken bile Avrupa Birliği ile karşılıklı güven arayışında…

Batı, Türk zulmüne toleransının sona erdiğini göstererek yanıt vermelidir. Bunu yapmak için en iyi forum, Erdoğan’a karşı sabrının tükendiği NATO’dur. İttifakın, Başkan Joe Biden’in yemin etmesinden bu yana ilk zirvesi önümüzdeki hafta yapılacak. Biden’in 14 Haziran’da Erdoğan ile görüşmesi plânlanıyor.

Erdoğan, ABD’ye karşı özellikle kavgacı bir konuşma yaptı. Bu düşmanlık, Amerikan liderliğine çok az ilgi gösteren Başkan Donald Trump tarafından eğlenceli bir hoşgörü ile karşılandı. Biden şimdi bu sorumluluğu üstleneceğini söylediğine göre, Erdoğan’a Türkiye’nin buna her iki şekilde de sahip olamayacağını açıklamalı.

Biden, yıllar içinde Erdoğan’ı büyütmek için pek çok fırsata sahip oldu ve açıkça Türk liderin bir otokrat olduğu sonucuna vardı. O, ‘Onlarla eskisi gibi oynamaya devam etmeyeceğimizi anlamalılar’ demişti.

Türkiye zaten bu iddiasını, retoriği hızlandırarak test ediyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ABD’yi 2016’da Erdoğan’a karşı başarısız bir darbe girişimi emri vermekle açıkça suçladı ve Avrupa’nın buna destek verme konusunda hevesli olduğunu iddia etti. Bu, bazıları Erdoğan’ın bizzat yayınladığı, ABD’nin darbecilerin yanında yer aldığı yönündeki önceki suçlamaların çok ötesine geçiyor.

Aslında Biden, darbe girişimi sırasında Başkan Yardımcısıydı ve Erdoğan’a Amerikan desteğini temin etmek için Türkiye’ye uçmuştu. Ankara olaylarla ilgili kapsamlı soruşturmalar yürütmesine ve binlerce kişiyi tutuklamasına rağmen ABD veya Avrupa’nın herhangi bir şekilde o olaylara karıştığına dair en ufak bir kanıt sunamadı. Yine de Erdoğan, bakanının suçlamalarını düzeltmeyi, onu cezalandırmayı hiç düşünmedi.

NATO’ya gelince… Türkiye, Rus füze savunma sistemlerini edinmeye karşı sürekli uyarılarını bir kenara attı ve hatta daha fazlasını satın almayı da teklif ediyor. İttifak üyeleri Yunanistan (hidrokarbon arama konusunda) ve Fransa (Libya İç Savaşı konusunda) ile anlaşmazlıklarını da arttırdı. Daha yakın zamanlarda, NATO’nun bir uçağın zorunlu inişine ve uçakta bir muhalifin ele geçirilmesine ilişkin Belarus’a yönelik eleştirisini yumuşatması konusunda ısrar ederek, üyeliğini, Moskova’nın gündemini ilerletmek için kullandı.

NATO’nun kuruluş tüzüğü, üyelerin ihraç edilmesine izin vermemektedir; ancak Türkiye’ye artık burada üye olarak istenmediği çeşitli şekillerde söylenebilir. Nükleer silahların ve diğer stratejik varlıkların geri çekilmesinden başlayarak, ittifakın Türkiye topraklarındaki ayak izini azaltmak iyi bir başlangıç ​​olabilir. Grup ayrıca, silah satışlarının askıya alınması ve ekonomik yaptırımlar da dâhil olmak üzere Türkiye’ye karşı cezaî tedbirleri koordine edebilir. Avrupa Birliği, Türkiye’nin üyeliği konusunda uzun süredir devam eden müzakereleri canlandırmaya niyeti olmadığını teyit ederek mesajın altını çizmelidir.

Biden, NATO’yu tek taraflı Amerikan önlemleriyle destekleyebilir. Yönetimi, Türkiye’nin savunma sanayiine yönelik yaptırımları genişletebileceğini ve ülkenin F-35 avcı uçağı programından askıya alınmasını destekleyeceğini zaten belirtmişti. Dışişleri Bakanı Antony Blinken, daha da ağır cezaların düşünüleceğini söyledi. Bu, Trump’un Erdoğan’ı her zamankinden daha fazla gevşek bırakma eğilimi nedeniyle Türkiye’yi cezalandırma konusundaki iki taraflı bir fikir birliğinin engellendiği Kongre tarafından da memnuniyetle karşılanacaktır.

İskender’in, kılıcını Gordion düğümünden geçirdiği yer, modern Ankara’dan arabayla bir saatlik mesafededir. Türkiye’yi Batı’dan koparmak daha basit bir girişim olmalı.”

***

14 Haziran yani bu yazının yayınlandığı tarihten bir gün önce gerçekleştirilen Brüksel’deki NATO Zirvesi öncesinde Bloomberg’de “Yayın Kurulu” imzasıyla yayınlanan bu yazıda sarf edilenleri tek tek anlatmaya gerek yok.

Gordion, Ankara Polatlı’da bulunan ve eşek kulaklı Frig Kralı Midas’ıyla ünlü eski bir Anadolu uygarlığı başkenti…

Krallarının yerine lider bulamayan Frigler, bir kâhine danışırlar. Ona göre şehirlerine öküz arabası ile giren ilk adamın kral ilân edilmesi gereklidir. Dediğini yaparlar. Şehre öküz arabasıyla ilk giren kişi, eşek kulaklarıyla ünlü Midas’ın babası Gordios’tur. Gordios, kral ilân edilince krallığına vesile olan öküz arabasını tapınağa bağışlar.

(“Gordion” da “Gordios’un ülkesi” anlamına gelir.) Gordios’un arabası, kızılcık dallarından bir düğümle tapınağa bağlanır ve üzerine bir tılsım üflenir. Düğüm, onu çözecek kişinin Asya’nın hâkimi olacağı söylentisiyle meşhur olur.

Yıllar sonra Büyük İskender, Gordion’a geldiğinde bu düğümü bulur ve çözmeye çalışır. Fakat çözemez. Öfkelenir ve kılıcını çekip düğümü keser.

İskender gerçekten de Pers İmparatorluğu’nu yenerek ve topraklarını fethederek Asya’nın hâkimi olma yolundadır ama daha 33 yaşındayken ateşli bir hastalık geçirerek ölür. Bilginler ve kâhinler, onun ölümünün Gordion düğümünü çözmek yerine kesmesi nedeniyle cezalandırıldığını söylerler…

Bütün bir yazıyı okuyup düşününce aklınıza neler geliyor?

Bu yazıya göre İskender kim? Biden mi, yoksa?..

Bloomberg kimin cezalandırılmasını istiyor?

Erdoğan’ın bakanı Süleyman Soylu, yazıya konu söylemlerini hangi TV kanalında gerçekleştirdi?

Türkiye’de “Haber Türk” diye bilinen medya organının uluslararası ortağı kim?

Türkiye’nin NATO’cu kafaları bugün hangi TV kanalında zırlıyorlar da bunu gören MHP lideri Bahçeli hangi TV kanalını boykot ediyor?

Bloomberg de ikrar ediyor, NATO’dan ihraç yok, fakat üye ülke ayrılabilir. Buna göre Türkiye’nin NATO’dan ayrılması için hangi kışkırtma senaryoları denenecek? Bu kışkırtma zaten hâlihazırda yapılıyor da, dahası hangi koşullarda gerçekleşecek?

Metinde 15 Temmuz hatırlatmaları yapıp “Türkiye, 15 Temmuz’la ilgili ABD’yi suçladı ama ispat edemedi” denilerek hangi yeni hamle için cesaretlendiriliyor Biden?

Ah yazık, Biden bir de 15 Temmuz’un üzerine Türkiye’ye gelerek NATO adına yanımızda olduklarını söylemişti, değil mi? Onu da hatırlatıyor Bloomberg…

Sırf bu hatırlatma dahi o geceye ilişkin karanlıkta kalan noktaları aydınlatmaya yeter!

NATO’dan ayrılmış bir Türkiye’yi hayâl ediyorum da…

F-35 projesinden dışladıktan sonra Türkiye’nin helâl parasını gasp edenlerin hâllerini görüp aydınlanıyorum.

Kürecik ve İncirlik’in kapanışını, Siyonistlerin kalkansız kalışını seyredip aydınlanıyor tebessümüm…

NATO’nun Türkiye’ye mahkûmiyeti ise bu hayâlin ortasında aklıma geliyor ve Amerikancı-NATO’cu parazitlerin eziklikleri ile tebessümüm daha da büyüyor.

Neyse… Bu kadar tebessüm yeter, Bahçeli’nin liderliğinde boykota devam!