Gökten düşen elmalar

Ağlayan yalnızca İslâm topraklarında yaşayanlar değildi. Kıymetli bir hocamız,“Yanan sadece Gazze olmayacak, sadece Gazzeli’nin evi yanmayacak. Yakan da yanacak!” demişti. Evet, yakan da yanıyor. O bölgede yaşayan ve İsrail’e seslenerek “Antlaşma yok, ateşkes yok, hepsini yakın öldürün” diyen soysuz ünlü, evi cayır cayır yanarken ağlıyordu. Demek ki İlâhî adaletin timsali benzersizdir. Yarına kalır ama asla kimsenin yanına kalmaz.

“BİR varmış, bir yokmuş” ile başlayan masallarımız vardı. Özellikle tatlı sesli büyüklerimizin anlattığı ve geceleri çocukların huzur ile uykuya daldığı masallar, her yetişkinin aklında kalmış ve çoğu sonraki nesillere aktarmıştır. O masalların sonunda gökten düşen elmalar olurdu. Birisi anlatana, birisi dinleyene, sonuncusu da anlatıcının insafına kalmış olarak aklına kim gelirse ona atfedilirdi. Bugün yaşanan durumları göz önüne aldığımda ortaya çıkan tabloda yine gökten düşen elmalar var.

Hiçbir zulüm sonsuza dek sürmez, demiştik. Nitekim yanı başımızda Suriye’de yaşanan gelişmeler herkesin gözünde farklı değerlendirilmesine rağmen ortada değiştirilemez bazı gerçekler var. Bu gerçekleri görmezden gelmek kimseyi akil kişi yapmaz, çünkü olan şey sadece durup dururken meydana gelmedi. Yeni bir devlet kurulmakla birlikte Ortadoğu’da harita, düzen ve oyun kurucular el değiştirdi. Hâliyle birilerin yaşananları görmezden gelmesinin hiçbir anlamı yoktur. Kayıt düşüldü, tarihin henüz tozlanmamış raflarında gerçekleşen olaylar yerini aldı.

Çok kişinin dilinde “Nasıl oldu?” sorusu var. HTŞ veya SMO tek başına bu işi organize edecek kadar güçlü veya stratejik mi? Esad rejimi neticede bir devlet idi ve bu devletin içi bu kadar boş muydu? ABD ve Rusya hazırlıksız mı yakalandı? 

Tüm bu soruların cevabı “hayır”dır. Çünkü ortada uzun bir süreçten gelen ve gerçekten çok gizli yürütülen özel bir operasyon vardı. Birden fazla parametreyi bir arada değerlendiren, birden fazla devletin durumu ve davranışını iyi tahlil ederek hareket eden proje vardı. Bu projede tam olarak emin olmamakla birlikte ordumuzun her kademesinin de bilgisi olup olmadığına emin değilim. Lakin yürütülen bu operasyonun aşamaları ve adımları çok özel bir çalışma ile tamamladı.

Orada söz sahibi devletlerin yaşananları tahlil etmesi ve duruma göre pozisyon almasına imkân tanınmadan büyük ve kapsamlı bir harekât planı uygulandı. Hem sahada hem masada atılan organize adımlar sayesinde deyim yerindeyse kimse kıpırdayamadan olan oldu. Kimileri beğenmeyebilir lakin büyük bir değişim yaşandı ve bu değişim yalnızca bugünü değil geleceği de etkileyecek. Ülkemizin sınırlarında cayır cayır yanan ve her şeyi küle çeviren yangının bitmesi, ülke huzurumuza, sınır güvenliğimize ve sosyal hatta ekonomik hayatımıza etkileri olacak.

ABD Başkanlık seçimleri sürecinin çok etkin bir şekilde kullanılarak harekât ve organizasyonun yürütülmesi, diplomatik ve stratejik olarak muhteşemdi. Alınan netice elbette yeterli değil. Henüz bitirilmemiş terör örgütü uzantılarının varlığı, terör devleti İsrail’in durmak bilmez saldırı ve soykırım çabaları önümüzde duran iki büyük engel. Lakin devlet kademelerinin bugünlerde yaptığı çalışmalara bakıldığında hem içeride hem dışarıda büyük bir planın yürürlükte olduğu aşikâr. Detayları bilmemize imkân yok ama görünen o ki belki de bu yazı yayınlandığında terör sorunu hakkında yapılan iç ve dış çalışmalar belirgin bir neticeye kavuşacak. İşte o zaman en büyük sorun ile yüz yüze geleceğiz.

Gazze, yüreklerimizde kanayan yara, dimağlarda susmak bilmeyen hezeyan oldu. Her mutlu anımızda yüzümüzdeki gülümsemeyi silen o vahşi soykırım durmaksızın devam etti. Suriye ve diğer bazı gelişmeler gerek ülke gerekse dünya gündemini kısa süreliğine değiştirse bile Gazze’de akan kan hiçbir manipülasyon veya karartma ile yok sayılamayacak derecede büyüktür. Dünya ülkelerinden gelen bazı görüntüler insanlık adına umut verici olmasına rağmen devletlerin kayıtsızlığı, soykırıma destek veren tavırları aslında yürekleri en çok dağlayan konudur. Soykırıma üzülen ve ağlayan Hıristiyanların olduğu görüntüler henüz başlamış bir dip dalganın habercisi gibi duruyor. Mutlak kadir olan Allah’ın elbette planı şaşmaz iradesi değiştirilemez; bu nedenle yarının dünyasında nasıl bir durum ile karşılaşacağımızı ancak yaşayarak göreceğiz. Lakin önceki yazılarımda da tekrar ettiğim üzere bu durumun hayırlı olabilmesi için gayret gösterilmesi gereklidir. Bize düşen, gayretten geri durmamaktır.

Yeniden var oluş sürecine giren Suriye, savaşsız bir ay geçirdi. Orada belirsiz olan bir sürü mesele olmasına rağmen ortada bir duruş sergileyen yönetimin oluşu, daha şimdiden kendi içinde bir istikrar ve düzenin işaretlerini veriyor. Demek ki dış müdahaleler, iç karışıklıklar olmadığında her toplum kendi içinde alışıla gelen düzeni ve yaşam biçimini hemen uygulamaya koyuyor, adeta su akıp yolunu buluyor. Benzer görüntülerin en kısa zamanda Gazze ve tüm Filistin topraklarında da görülmesi duamızı yineliyorum. Tüm toplumların şatafatla, eğlence ve bize ait olmamasına rağmen farklı bir sevinçle girdiği 2025 yılına, Gazze yine bombalar, toprağa düşen masum kanlar, açlık ve susuzlukla mücadele eden çocuklar eşliğinde girdi. Nerede adalet, nerede insanlık dedirten görüntüleri görmezlikten gelmeye alışalı çok oldu. Oysa bir masum ağlarken, gülen tüm yüzlerin düşmesi gerekirdi.

2025 eğlenceyle başladı ama devamı hiç başkalarının beklediği gibi eğlenceli olmadı. Ağlayan yalnızca İslâm topraklarında yaşayanlar değildi. Kıymetli bir hocamızın dediği gibi, “Yanan sadece Gazze olmayacak, sadece Gazzeli’nin evi yanmayacak. Yakan da yanacak!” demişti. Evet, yakan da yanıyor. Organize veya doğal henüz benim dimağımda yerine oturmuş değil. Ortada tuhaf söylentiler, New York Times gibi bazı kuruluşların 2025 tahminlerinde olan görsellerde ve planlamalar içerisinde Los Angeles hakkında beklenen yangın olayı kafa karıştırıcı ama şimdilik ispat edemeyeceğim bir meseleye gerçektir diyemem; bu sebeple, doğal veya planlı henüz netleşmiş değildir, diyerek geçiyorum. O bölgede yaşayan ve İsrail’e seslenerek “Antlaşma yok, ateşkes yok, hepsini yakın öldürün”diyen soysuz ünlü, evi cayır cayır yanarken ağlıyordu. Demek ki İlâhî adaletin timsali benzersizdir. Yarına kalır ama asla kimsenin yanına kalmaz. Bu minval üzere olaylara baktığımızda, yarının nasıl olacağını yani gaybı ancak Allah bilir. Bize düşen masuma, mazluma, zorda olana gökten düşen elma misali umut olmak ve gücümüz yettiğince yanlışı düzeltme gayreti içerisinde olmaktır, diyor, hepinize esenlikler diliyorum.