TÜRKİYE’nin son 15 yıl içinde savunma sanayii teknolojilerindeki projelerinin ürüne dönüşmesi dünya gündeminin ilk sıralarında yer buluyor. ABD bile F-35 projesini yirmi yıl gibi bir sürede ürüne dönüştürebildi. F-35 ortaklarının ABD, İtalya, İngiltere, Hollanda, Kanada, Avusturya, Danimarka, Norveç, İsrail ve Singapur olduğu düşünüldüğünde, 15 yıl gibi bir sürede ürüne dönüşen KAAN ile Türkiye’nin dünya savaş uçağı teknolojisinin ürüne dönüşmesinde devrim yaptığı açıktır.
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi’nin (TUSAŞ) hissedarları Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV) (yüzde 54.49), Savunma Sanayii Başkanlığı (SSM) (yüzde 45,45) ve Türk Hava Kurumu (THK) (yüzde 0,06). Durum bundan ibaret olunca, devlet eliyle ilk defa bir savaş uçağının lider konumuna yükseldiğine şahit oluyoruz. KAAN, bütün dünyanın savaş uçaklarının teknolojiye dönüşmesinde yeniden düşünmeyi dünyaya öğretmiştir.
KAAN’ın stratejik önemine odaklanmadan önce TUSAŞ’ın neler ürettiğine bakmak gerekiyor.
TUSAŞ helikopter, uçak, İHA, uzay sistemleri ve diğer teknolojik ürünler üreten, Türkiye’nin gözbebeği niteliğindeki şirketlerden biridir. Helikopter olarak T625 GÖKBEY ve ağır sınıf taarruz helikopteri ATAK’ı üretmektedir.
Uçak sınıfında ise KAAN, HÜRJET, HÜRKUŞ görev uçağı, HÜRKUŞ eğitim ve savaş uçağı, TUSAŞ F-16, T38 (ARI), Barış Kartalı ve Meltem 3’ü üretmektedir.
İHA sınıfında ise TUSAŞ ANKA, ANKA III, AKSUNGUR ve ŞİMŞEK insansız araçlarını üretmektedir. Bunların yanında uzay sistemleri olarak GÖKTÜRK-1, GÖKTÜRK-2, GÖKTÜRK-3, GÖKTRÜK-Y ve TÜRKSAT 6A ürünlerinden bazılarıdır.
KAAN’ın grup arkadaşları ABD’nin F22, Güney Kore’nin KF21 ve F35’dir. F35 ortaklarını yukarıda saymıştık. Bu ve benzer uçakların özellikleri hangisinin üstün olduğunu ortaya koyar. Öncelikle KAAN bu uçaklar arasında 15 yıl gibi kısa ürede ürüne dönüşen ilk uçak olmasıyla dünyada büyük ses getirmiştir. Yunanistan şapkasını önüne koyup düşünmeye başladı bu yüzden. Çünkü KAAN’in muadili uçaklar daha uzun sürede ürüne dönüşmüştür.
KAAN şimdilik F-16 motorunu kullanıyor. Bu stratejik açıdan harika bir durum. ABD’nin Özal döneminde Türkiye’ye sattığı F-16’lar vardı, Türkiye bazı F-16 uçaklarını kendisi üretti. F-35’ten ise Türkiye’nin elinde bir adet var. Ancak parasını verip alamadıkları da mevcut. Şimdi 48 adet F-16 motorunu ABD Türkiye’ye verdi ama uçağı vermedi.
Türkiye, KAAN’da bu F-16 motorlarını kullanarak ne yapabileceğini gösterdi. Bu bir!
İki: KAAN’ın yerli uçak motoru envantere girecek. İşte o zaman ABD gibi ülkelere, “Sizin motorunuz ne yapabilir, KAAN’da kullanılan motor ne yapabilir?” denilecek. KAAN yerli motorla uçtuğunda, bu kez üç kat daha yüksekten uçacak. KAAN varken diğer ülkeler bu şartlar altında F-16 mı, yoksa KAAN mı almak isterler? İşte böyle bir hamle ile ABD’ye açıkça meydan okunmuştur.
Ayrıca KAAN F-16 motoru ile uçmuş ve başarıya imza atmıştır. Şimdi kendi motorumuzla uçtuğunda sesten iki katı daha yüksek hıza erişecek olup burada da hem F-16, hem de F-35 açısından üstün konuma geçecektir. Böylece F-16 ve F-35’in tacı kalmayacaktır. F-15’in çift motorlu oluşunun zaten KAAN’da mevcut olması sorun teşkil etmemektedir. Yani KAAN, ABD’nin F-16, F-15 ve F-35 gibi üç uçağının birlikteliğini yerle yeksan etmiştir.
Bu uçakların hangisinin üstün olduğunu ortaya koymak için stratejik açıdan KF21, F-35 ve KAAN’ın teknik özelliklerine bakmak gerekir. Uzunluk açısından KAAN birinci sıradadır. Azamî hız açısından da KAAN birinci sıraya oturdu. KAAN ayrıca füzelerini kapalı alanda taşımaktadır. KF21 ve KAAN çift motora sahipken, F-35 tek motorludur. Ancak KF21’in motoru, KAAN’a yerli motor takıldığında geride kalacaktır.
KAAN diğerlerinden farklı olarak yüksek radara yakalanmama kabiliyeti, süpersonik hız dâhil olmak üzere hassas ve tam vuruş, yapay zekâ ve nöral ağ desteği arttırılmış muharebe gücüyle lider konumundadır. Bu yönüyle Türkiye, bu asrın Türkiye Yüzyılı olabileceğini göstermiştir.
Sadece beşinci nesil uçak ile lider konuma yükselen bu ülkenin evlatlarının mutlaka durdurulması istenecektir. Fırsat buldukça intihar, suikast, darbe ve terör gibi her koldan saldıracaklardır. Devlet ve özel sektör açısından Türkiye’nin savunma sanayii teknolojilerindeki bu sıçraması kararsız devletlerin flû tutumunu ortadan kaldırıp ya Türkiye ya da diğerleri ile birlikte olmanın tercihini sunmuştur.
Türkiye temel bilimler ve mühendislik alanında yeni yatırımlar yaparak sürdürülebilir alıcılığını ortaya koymaya dev gibi bir adım atmıştır. Dijital teknolojinin ve nanoteknolojinin birlikte omuzladıkları sanayi devriminde Türkiye, dijital kısımda da savunma sanayii teknolojileri ile iddiasını ortaya koyarak büyük başarılara imza atmıştır. Ancak nanoteknoloji alanında yapılması gereken çok daha büyük işlerin olduğunu hatırlatmakta yarar vardır.
https://www.tusas.com/urunler/ucak/ozgun-gelistirme/kaan
https://www.defenceturk.net/kf-21-savas-ucaklarinin-seri-uretimi-basliyor
https://www.savunmasanayist.com/guney-korenin-kf-21-savas-ucagi-seri-uretimde/