Giyim kuşam kültürünün hatırlattıkları

İnsan; fikren, vicdanen, ahlâken hak ve hukuka riâyet etmenin, kısacası insan olmanın mücadelesini vermelidir. Bu yolda giyim kuşam da önemlidir, ancak elbiselerin içindeki fertler daha da önemlidirler. Gösteriş için modaya, akımlara uymak, insanı gerçek insan yapmaz.

TOPLUMSAL yapı içerisinde giyim kuşam, insanoğlunun varoluşundan itibaren gösteriş ve imaj başta olmak üzere insanın kişisel gelişimi ve durağanlığına dair bizlere fikir verir. İnsan, ilişkilerinde kullanılan araçlara sahip oldukları değerler ve kurallar itibariyle anlamlar yükler. Bu yapı sosyo-kültürel olguyu meydana getirir. 

Giyim kuşam fertten ferde değişir ve anlamlar taşır. Fertler arası giyim kuşamdaki farklılıklar ve anlam taşıma nedenleri, göreceli olmasından dolayıdır. İnsanların yapıları, toplumun her kesiminde aynı değildir. Bu değişkenlik zaman içerisinde genel değerler ve kurallar olarak karşımıza çıkar.

Giyim kuşam, fertlerin önemli ihtiyaçları arasındadır. Başta sağlık olmak üzere toplumsal yapıda kişisel statü, imaj ve görünüş bakımından giyim önemlidir. İnsanlar güzel görünmek, iyi giyinmek, rüküşten maade şık olmak gibi sebeplere bağlı olarak giyinmek için farklı anlayışlara ve algılara girerler. Giyinmek bir yanıyla da insan kusurlarının ve eksiklerinin gizlenmesinde, ayıplarının kapatılmasında da önemli bir örtüdür.

Giyim kuşam erkekler için de, kadınlar için de mahrem yerlerin kapatılmasında işlev görür. Kişiden kişiye, toplumdan topluma değişir. Fertlerde simgesel birer anlam ifade edebilir. Belirli gruplara, kuruluşlara göre bir aidiyet unsurudur da. Sosyal ve siyâsî çerçevede, kamusal ve toplumsal alanda, cenaze ve yas günlerinde de simgesel ve kültürel kişilik sağlar. Türlü sanatsal ve kültürel işlevselliği bakımından yine giyim kuşam öne çıkar.

Giyim kuşam, klâsik ve modern bir kimlik göstergesi olarak öne çıkar. Kimilerinde olgunluk, asillik, düzgün, dinamizm, doğruluk ekseninde bir imaj, kimilerinde de ahlâk anlayışına göre karaktersizliğin bir numûnesi olur.

Elbiseler kültür ve uygarlığın değişimine göre değişmektedirler. Giyim kuşam, kültür grupları ve sosyal sınıflar arasındaki ilişkilerin değişimini yansıtır. Toplumsal değişimin hızına ve niteliğine göre giyim kuşam, hızlı veya yavaş değişime uğrar. Ekonomik sebepler de ailelerin giyim kuşamına tesir eder.

Hangi nedenlere, hangi şartlara dayanırsa dayansın, giyim kuşamda modaya, zamanın tarzına uymanın arzularını taşır her fert. Modaya uygun tarzlara yetişememenin fertleri zorladığı görülür. Yaşayış alanındaki bu zorlama, fertlerin imajlarına düşkünlüğünü kişisel bakımdan olumsuz bir hâl içinde sürükler.

Yıllar geçtikçe insan, daha fazla imkân ve imtiyaza kavuştukça, giyim kuşam başta olmak üzere bu değişimi “mutluluk yolunda önemli bir adım” olarak görür. Gerçek mutluluğun şartları arasında görülen insanların iyi ve temiz giyinmeyi “dürüst bir görünüme kavuşmak” olarak anlama yanılgısı, toplum hayatını önemli ölçüde olumsuz etkilemektedir.

İnsan; fikren, vicdanen, ahlâken hak ve hukuka riâyet etmenin, kısacası insan olmanın mücadelesini vermelidir. Bu yolda giyim kuşam da önemlidir, ancak elbiselerin içindeki fertler daha da önemlidirler. Gösteriş için modaya, akımlara uymak, insanı gerçek insan yapmaz.

Yıllar geçtikçe kendi kökünden uzaklaşan insan, zor zamanlarda yaşadıklarını da unutuyor. Yıllar içinde çok şey değişiyor. Kırk elli yıl öncesinin yamalı ve ilkel denebilecek elbiseleri, lâstikleri kalmadı. O günlere dönmek zor, ancak bugünlerden geleceğe emin adımlarla ilerlemek için fantezilere, tarzlara, modalara fazla takılmamalı, ancak çağa uygun, mütevazı bir hayat içinde olmalı, bunun için çalışmalı.

Giyim kuşam temizlik, iyi görünme, iyi bir etki bırakma gibi algıları taşısa da, her fert giydiklerinin de hakkını vermelidir. Hayat bizlere içi boş elbise de, çıplak bir beden de vaat etmez. İnsan kendisinin bu âleme ne için geldiğinin fevkinde/farkında olarak iyi, güzel, erdemli yaşamalıdır.

Eski ile yeninin mücadelesi her alanda yıllardır devam etmektedir. Dilimizdeki kelimelerden tutun da yeni fikirlere kadar her alandaki bu çaba, giyim kuşamda da var. Olması da gerekir. Zira bu anlayış, bu mücadele, israf etmeden yahut özenmeden, hattâ bu durumu bir zafiyet addetmeden olmalıdır.

Avrupa’nın modası hâline gelmiş bazı şehirlerinde sezonluk moda çılgınlığı ülkemize yansımaktadır. Farklı coğrafyalardaki insanların modaya kapılarak aynı tür giysileri giymesi, kültürel etkileşimi ve giyim anlayışı üzerindeki etkisini de -özellikle elit kesim üzerinde- açık şekilde göstermektedir. Bu tarz etkileşimle küresel giyim kuşam modası, topluma kültürel bir zenginlik olarak sunulmaktadır. Kapitalist sermayenin tüketim toplumu dayatmasının bir parçası da moda çılgınlığıdır. Dünyadaki kaynaklar her yıl buharlaşıp uçarken, iş kolundaki işletmeler, gelecek yıllardaki giyim kuşamda daha ekonomik bir kullanıma yönelik girişimleri düşünmelidirler. Geleceğin giysilerini belirleyecek, çevreye uyumlu ve geri kazanılabilir materyaller içinde giyim kuşam da düşünülmelidir.

Victor Hugo, “Eski elbiseler, eski dostlar gibidir” der. Bugün yaşasaydı ne derdi bilinmez ama Young da, “Elbiselerini kendilerinin en önemli kısmı yapanlar, elbiselerinden daha değerli olamazlar” diyor. Elbise insana oturmalı, yakışmalı, insanın giydiğinden dolayı değil ama kişiliğinden o değeri görmelidir. Kıyafetiyle karşılanan insan, kişiliğiyle uğurlanmalı, saygı görmeyi hak etmelidir.