Gericilik-bağnazlık

Dine ve dindarlığa bağnazlık-gericilik gibi yaftalar yakıştıranların bizatihi kendileri bu çirkin tanımlamaların layığıdırlar. Hem bunu yapanlar, Allah’ı bilmemek ve tanımamaktan gelen bir bağnazlık içindelerken, kelimeleri yanlış hedeflere yönelterek de son derece gerici bir tavır içine düştüklerini biliyorlar mıdır?

KELİMELERİN anlamlarını bilmek, o anlama layık durumları saptamaya kâfi gelmiyor yazık ki… Bazen de kelimelerin anlamları çok yöne çekilebilecek kadar esnek olabiliyorlar.

Gericilik ve irtica, çok farklı durumlara uygun düşecek bir kullanım alanına sahip. Öyle ucu açık kavramlar ki, anlamının tam tersinde bile ergonomik bir cümle kurmak mümkün oluyor. Gericiliği “geleneğe bağlılık” olarak gösterenden “dindarlık” ile eş değer tutan yazık zihinlere kadar her çeşit tasarıma denk geliyoruz.

Geri olmak, ileriye varmış menzillerin ardında kalmakla yakın anlamlı. Zaten hangi kulvarda kullanılırsa kullanılsın, bu yakın anlamıyla kullanımı çok yaygın. Peki, gelenek ve dindarlık toplumdaki en yaygın yönelimlerken, bunu gericilikle açıklama gericiliği nereden geliyor?

Bir şeyin başlangıcının kadim olması, o şeyin muhtevası hakkında böyle bir kanaat var etmez. Kaldı ki, eskidikçe değeri artan ya da ilk değerini koruyan pek çok şey kıymetlidir. Bazı geleneksel yönelimler her ne kadar dinî normların dışında da kalsalar, dinî kaideler hiçbir zaman eskiyebilecek şeyler arasında sayılamazlar.

Din zaten eski bir zamanda Allah’ın var ettiği ve kıyamete dek sürecek bir sistemdir. Bu sistem İlâhî bir dokunuş olduğundan, eskimesi ya da geride kalması söz konusu bile olamaz. Ama daha da garip olanı, toplumumuzda dine uzak zihinler tarafından İslâm’ın geri, diğer dinlerin modern farz edilmesidir. Hatta bırakalım İslâm dışı dinleri ve din taklidi öğretileri, Uzak Doğu’da gelenekle dinin sentezinden meydana gelen biçimler bile bu güruh tarafından son derece ileri ve modern kıymette kabul görüyor.

Bir şeyin eskiliği geri olduğu anlamını taşıyorsa, bu vasata son din İslâm’dan önceki bütün yönelimleri dâhil etmek daha doğru olacaktır. Kaldı ki, zamanca eskilik, “geri” sıfatıyla uzaktan yakından ilgili değildir.

Gericilik bilmemektir, bilmediğini inkâr etmektir. Gericilik tam da Allah’ın hükûmetinde O’nu bilmeden ve tanımadan yaşamaktır. Gericilik; sözünü tartmadan konuşmak, sınırını bilmemek ve hakka riayet etmemektir. İslâm topraklarındaki tüm modern gelişmeleri din karşıtlığı üzerinden değersizleştirme çabası da gericiliğin tam anlamıyla kullanımıdır.

Bir de bağnazlık var ki, bu da tıpkı gericilik gibi, daha ziyade Müslüman kesime gönderme amacıyla sarf edilen bir garip kavram. TDK, bu kelimenin anlamını şöyle verir: “Bir kimseye veya bir şeye aşırı düşkünlük ve tutkuyla bağlılık, bağnazca davranış, taassup, mutaassıplık, fanatizm.”

Anlama baktığımızda din ve gelenek gibi değerlerin bu kelimeyle hiçbir alışverişi yok gibi duruyor. Hatta din bir “şey” kapsamında olmamakla birlikte, din karşıtlığı bir “şey” kapsamında pekâlâ anılabilir. Buradan hareketle, dindarlar değil, dindar olduğu için bir insanı daha en başta yok sayanlar ve aşağılama gayretine tevessül edenler bağnaz kabul edilebilirler.

Din (İslâm) bütün kıymetli ve İlâhî öğretileriyle Mukaddes Kitabımız ve Peygamberiyle birlikte her şeyden önce Allah’a iman etmektir. Yüce Allah da “bir kimse” olarak adlandırılamayacağından, “bağnazlık” kelimesinin anlamıyla yine örtüşmemektedir. Yüce Allah Yaratıcıdır. Her şeyin sahibidir. Öyleyse O’na inanmak ve tutkuyla bağlanmak bir şeye ya da bir kimseye aşırı düşkünlükle eş değer görülemez. Fakat bir yandan Allah’ın ve O’nun bize bahşettiği sistemin, kitabın ve Peygamberimizin dışında kalan kim varsa ona bir dinden daha fazla itimat etmek de bağnazlığı daha çok karşılayacaktır. Yani burada yine dine ve dindarlığa bağnazlık-gericilik gibi yaftalar yakıştıranların bizatihi kendileri bu çirkin tanımlamaların layığıdırlar.

Hem bunu yapanlar, Allah’ı bilmemek ve tanımamaktan gelen bir bağnazlık içindelerken, kelimeleri yanlış hedeflere yönelterek de son derece gerici bir tavır içine düştüklerini biliyorlar mıdır? Pek sanmam!