“GERÇEĞİNDEN mi, plasebo olanından
mı?” Bu sorunun cevabını, aşıyı yapılan kişi bilmiyor. Yapan sağlık görevlisi
de… Hangisi yaptıracağını bilgisayar belirliyor. Zaten bu şekilde yapılma
nedeni, aşının güvenli olup olmadığını belirlemek.
Aşı
için gönüllü olanların bazılarına gerçek aşı, bazılarına ise aşı etkisi olmayan
zararsız bir sıvı/su enjekte ediliyor. Aşıların üzerinde sadece kod numarası
yer alıyor. Gönüllüler arasından hasta olanlarda, geriye dönük aşı kodlarına
bakılarak kime gerçek aşı yapılmış, kime plasebo aşısı yapılmış, belirleniyor.
Böylece aşının etkinliği belirleniyor.
Plasebo,
Lâtince kökenli ve “hoşnut etmek” anlamına gelen bir kelime. Tanım olarak ise
vücûda ağız, burun ya da enjeksiyon yolu ile verilebilen etkisiz bir ilâcın
telkine dayalı bir etki ortaya çıkartması hâlini ifade ediyor. Yani fiziksel
anlamda tedavi gücü yok. İlâç diye veriliyor ama ilâç değil. Beynimizde tedavi
algısı yaratarak iyileştiğimize inanmamızı sağlıyor.
Diğer
bir taraftan, yapıldığınız aşı plasebo aşısı değil de gerçek aşı olsa bile,
aşının koruma etkisi, Ankara Üniversitesinden yapılan açıklamaya göre, ikinci
dozu aldıktan 10 gün sonra başlıyor ve öncesinde bu virüsü kapmışsanız, hasta
olma olasılığınız büyük. Bu da “Maske-mesafe-hijyen kurallarına devam!”
demektir.
İçinde
bulunduğumuz Aralık ayının ilk günlerinde AstraZeneca-Oxford, BioNTech-Pfizer,
Moderna ve Gamaleya-Spunik-V aşıları üçüncü faz ara sonuçlarını açıklamışlardı.
8 Aralık’ta ise Sinovac/CoronaVac, faz 3 deneylerine dair ilk sonuçları
açıkladı. Çinli aşı üreticisi Sinovac tarafından geliştirilen ve üçüncü faz
denemeleri kapsamında Endonezya’ya gönderilen Koronavirüs aşısının bin 600
gönüllü üzerinde denemeleri yapıldı. Sinovac, denemeler netîcesinde
koruyuculuğu yüzde 97 olarak belirtti. Çin’de üretilen aşının ülkemizde de 15
Eylül’de faz-3 denemeleri başlamıştı. Sonuçlarının birkaç gün içerisinde
açıklanması bekleniyor.
Henüz
üçüncü faz denemeleri devam eden CoronaVac aşısı, bilindik usûl inaktif virüs
tekniğine göre hazırlanıyor. BioNTech-Pfizer ve Moderna mRNA tekniği;
AstraZeneca-Oxford ve Gamaleya ise viral-vektör tekniğine göre hazırlıyor.
İnaktif
virüs ve viralvektör teknikleri, yıllardır kullanılan, bilinen eski teknikler. RNA
bazlı teknik ise kaynaklara göre yeni bir teknik olmakla birlikte, dünyada ilk
kez Koronavirüs aşısının üretiminde kullanılıyor. Aynı zamanda henüz insanlarda
tıbbî anlamda kullanılmamış bir yöntem olarak kaydedildi kaynaklara…
Türkiye
neden Çin menşeli aşıya yöneldi?
Bu
açıklama, Türkiye’nin 50 milyon doz almış olduğu CoronaVac aşısını neden tercih
ettiği konusunda cevaba giden yolda ipuçlarından biri olabilir mi?
Saklama
koşulları ve fiyat, tercih nedenlerinden olsa da, sıraladığımızda en önemli
neden, az önce değindiğimiz gerçeklik.
Sağlık
Bakanımızın açıklamasına göre Türkiye, CoronaVac aşısının hâricinde 1 milyon
doz Pfizer-BioNTech aşı siparişi verdi.
Türkiye’de
ilk uygulamanın tahminî 25-26 Aralık’ta başlayacağı aşılama çalışmalarının dört
aşamada yürütülmesi plânlanmakta.
İlk
aşamada sağlık çalışanları, 65 yaş üstü, engelli, koruma evlerinde kalanlar ile
kalabalık yerlerde yaşayanlar; ikinci olarak toplumun işleyişi için gerekli
sektörlerde, kritik işlerde çalışanlar, 50 yaş üzeri ve en az bir kronik
hastalığı olanlar; üçüncü olarak 50 yaş altı, en az bir kronik hastalığı
olanlar, genç yetişkinler, ilk grupta yer almayan sektör ve meslek çalışanları;
dördüncü (son) aşamada ise ilk üç grubun dışında kalanlar aşılanacak.
Hayırlısı
bakalım…
Diğer
ülkelere baktığımızda aşının uygulamalarına dair durum şu şekilde:
İngiltere’de
Pfizer-BioNTech’in geliştirdiği aşı, 8 Aralık’ta uygulanmaya başlandı. Aşı ilk
olarak 90 yaşındaki bir kadına uygulandı. Öncelikli olarak, aşı yapılmaya
gelemeyecek olan bakımevlerinde yaşayanlara ve onlarla ilgilenen personele,
sonrasında ise 80 yaş üstü ve sağlık personeli aşılanacak.
Rusya’ya
baktığımızda Sputnik-V aşısı 5 Aralık günü Moskova’da uygulanmaya başladı. Burada
öncelik, sağlık çalışanları ile öğretmenler ve sosyal hizmet çalışanlarının…
Amerika
Birleşik Devletleri’nde aşılanma sürecine geçilmesi için Amerikan Gıda ve İlâç
Dairesi’nin onayı beklenmekle birlikte, aşının Aralık ayı içerisinde
uygulanmaya başlanması bekleniyor. Kararın ardından, Aralık ayı bitmeden 20
milyon kişinin aşılanmış olacağı ifade ediliyor...
Almanya
da ABD gibi onay bekleyenler arasında. Hollanda ise EMA (Europan Medicines
Agency) onayının ardından 4 Ocak 2021 tarihinde uygulamaya başlayacağını
belirtiyor.
Ekonomik
anlamda iyi durumdaki ülkeler, aşılarını üretmiş ve henüz piyasaya sürülmeden çok
önce elle tutulur dozlarda toplu alımlarını yapmış durumdalar. Peki, aşıyı üretmeye
gerekli ve yeterli altyapısı olmayan veya aşıyı satın alma noktasında geliri az
olan ülkeler ne yapacaklar?
Aşıların
dünya genelinde eşitsiz dağıtılması durumunda şu âna kadarkinden çok daha fazla
kişi, hayatını kaybedebilir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bu böyle…
Aşıya
ulaşılabilirlikteki eşitsizliklerin önüne geçerek ülkelerin aşıya ulaşabilmesi
adına DSÖ, “Covax” isimli bir proje geliştirdiğini ve şimdiye kadar yaklaşık
700 milyon doz için sözleşme yaptığını belirtmekte. Covax’ın 2021 sonuna kadar
2 milyar doz aşı alması beklense de bu sayı, aşı anlaşmalarının dışında kalan
ülkelerin nüfusunun sadece yüzde 20’sine yetecek!
Aşının
etki süresine dair bilgi yok
“Ha
bulundu, ha bulunacak” dedik, “Aşıyı kim bulacak?” dedik,
“Bulundu,
ilk kim piyasaya sürecek?” dedik (pasta çok büyük) ve bunların hepsinde epeyce
yol alındığını gördük. Önemli bir soru var ki, cevabı konusunda henüz netlik
olduğu söylenemez: Hangi aşı daha etkili ve etki süreci hangi çapta?
Bu
konuda Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Necmettin Ünal, kendisi
gibi aşı gönüllüsü olanlara şu sözlerle uyarıda bulundu: “Maske, mesafe, hijyen ve toplu aktivitelere katılmama kuralını ihlâl
etmemeniz gerekiyor. Çünkü aşının ne kadar süre etkili olacağıyla ilgili
elimizde bir veri yok.”
Sağlıkla
kalın…