Genelkurmay’ın ışıkları artık hiç sönmesin!

Genelkurmay’ın ışıkları geceleri yine açık. Ama o ışıklar artık bu ülkenin millî birlik ve beraberliğini, emniyetini, güvenliğini ve geleceğini korumak için sönmüyor. O ışıklar artık, yıllarca zalimin zulmü altında ezilen kardeşlerimizin haklı dâvâlarına destek olmak için sönmüyor. O ışıklar artık, dosta güven, düşmana korku salıyor! O ışıklar artık adâleti, barışı, huzuru, güveni gösteriyor. O ışıklar hiç sönmesin!

“TÜRK Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’de ne işi var?”

“Türkiye’nin Suriye’deki sınır dışı operasyonları meşru değil…” “Türkiye’nin bölgedeki askerî harekâtı kabul edilemez. TSK, Suriye’yi bir an önce terk etmelidir!”

“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Katar’da ne işi var?”

“Katar, Türkiye’yi parsel parsel satın alıyor…”

“Türkiye bir an önce Katar’la olan ilişkilerini bitirmelidir. TSK Katar’ı bir an önce terk etmelidir…”

“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Libya’da ne işi var?”

“Türkiye, Libya’da çizgiyi aştı. Türkiye Avrupa’yı karşısına almamalıdır. TSK Libya’yı bir an önce terk etmelidir…”

“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Somali’de ne işi var? Türkiye Somalilere neden yardım ediyor? Somali Ordusuna destek veren TSK, Somali’yi bir an önce terk etmelidir…”

“Türkiye’nin S-400 hava savunma sistemine ne ihtiyacı var? Kim Türkiye’ye saldıracak ki? Bir an önce S-400’lerden vazgeçilmeli…”

“Türk savaş gemilerinin Doğu Akdeniz’de ne işi var? Doğu Akdeniz’deki gerilimin sorumlusu Türkiye’dir. Türkiye arama tarama faaliyetlerine bir an önce son vermelidir…”

“Türk Silahlı Kuvvetleri, Azerbaycan Ordusuna neden destek veriyor?”

“Türkiye, Karabağ’a cihatçı gönderdi. TSK Azerbaycan Ordusuna verdiği desteğini bir an önce kesmelidir!”

***

Yanlış anlaşılmasın, bu sözler ne Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a, ne Almanya Başbakanı Angela Merkel’e, ne de Yunanistan Başbakanı Kyorkias Miçotakis’e ait. Bu sözler maalesef ve maalesef Türkiye Cumhuriyeti’nin ana muhalefet başta olmak üzere sözde muhalif siyâsilerine ait!

Bu sözler maalesef ve maalesef, hâlihazırda Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan, kendilerini ise sözde bu ülkenin siyâsî temsilcisi gören sözde siyâsilerine ait!

Bu açıklamalar Türk siyâsî muhalefetinin içine düştüğü derin çâresizlik ve büyük basiretsizliği gösteriyor. Maalesef o kadar acı ki, yaptıkları muhalefet artık bu ülkenin bekâsını, birlik ve beraberliğini, geleceğini tehdit eder noktaya geldi!

Muhalif kesim gaflet ve delâlet içinde çırpınmaya başladı. Siyâsilerden sonra millete, milletten sonra şimdi de milletin gözbebeği Ordusuna saldırmaya başladılar.

Tümüyle seviyesiz ve basiretsiz zihniyetin bir temsilcisi, canlı yayımlanan bir tartışma programında, “Devletin ordusu Katar’a satılmıştır” ifadesini kullandı.

Şahsın konuşmasını defalarca dinledim. Israrla, “Ordu satılmıştır” ifadesini tekrarladı.

Konuşmacılardan biri, “Ordu? Ordu denir mi ya?” diye sormasına rağmen bu şahıs, “Tank palet nedir? Nedir? Ordudur, bu ülkenin namusudur” diye ısrarla ordunun ve devletin namusunun satıldığını iddia etti. Daha sonra tepkilere bakıp, “Ben onu kastetmedim, öyle demedim” diyerek kendince günah çıkarttı.

İbret vericidir, çünkü bu kadar kibirli, küstah ve aşağılık bir dili şu âna kadar Türk olmayan ne Macron, ne Merkel, ne de Miçotakis kullandı, kullanabildi. Kimse kullanamadı. Ama bizim (“bizim” derken utanıyorum) muhalefet öyle bir gaflet ve delâlet çukurunun içinde debeleniyor ki, artık ne konuştuklarının, ne de söylediklerinin alçaklığını görebiliyorlar.

Öfkeliler… Milleti kaybettikleri gibi, milletin ordusunun kontrolünü de kaybettiler. Bu ordu, o hani sürekli kontrol altında tuttukları, görevi ise sadece kurdukları vesâyetin bekçisi olmak olan ordu değil artık! 

Kuduruyorlar! Bu ordu, hani o milletin iradesini yok sayan, yıllarca gayr-i millî bir avuç azınlığın tahakkümünde kışlasına mahkûm ettikleri ordu değil artık.

Evet, Genelkurmay’ın ışıkları geceleri yine açık. Ama o ışıklar artık bu ülkenin millî birlik ve beraberliğini, emniyetini, güvenliğini ve geleceğini korumak için sönmüyor. O ışıklar artık, yıllarca zalimin zulmü altında ezilen kardeşlerimizin haklı dâvâlarına destek olmak için sönmüyor. O ışıklar artık, dosta güven, düşmana korku salıyor! O ışıklar artık adâleti, barışı, huzuru, güveni gösteriyor. O ışıklar hiç sönmesin!