Gençlik İlâhî bir nimettir (3)

Gençler geleceğimizin teminatıdırlar. Bu sebeple, Kur’ân-ı Kerîm’de Müslüman bir nesil yetiştirmenin ehemmiyeti, Hazreti İbrahim’in, “Ey Rabbimiz! Bizi Sana (samimiyetle) teslim olmuş kimseler kıl, zürriyetimizden de (yalnız) Sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (yetiştir)” duasıyla ortaya konulur. (Âmin!)

BİZİ bu yazıyı yazmaya iten, millet olarak dünyevî ve uhrevî hayatlarımızı alâkadar eden ve muhatap olacağımız/olduğumuz günümüz şeytanî ideolojileri ve vahşi kapitalizmin gençliğimize biçtiği rolden ileri gelmektedir.

Paraya ve güce hükmedenler, teknolojiyi ellerinde tutan ve yönlendirenler, savaşa bir adım önde başladılar. Ne yazık ki her toplumun en büyük dinamik gücü olan gençliği, egemen oldukları alana çekmeyi başardılar. Bunu karamsar olduğumuzdan değil, tehlikeye dikkat çekmek için söylüyoruz.

Teknolojiye egemen güçler, kendi hâkimiyet alanlarına girmeyen reel ortamlara alternatif olarak sanal âlemler oluşturdular ve farklı milletlerden müteşekkil gençliği kendi hâkimiyetleri altındaki sanal âlemde toplayarak adeta “sanal gençlik” doğurdular. Böylelikle gerçek âlemden, aileden, toplumdan, ahlâktan ve maneviyattan kopuk bir gençlik türedi.

Bu gençliğin hayâlleri, beklentileri, düşünceleri, hesapları, kaygıları, kavgaları, anlayışları egemen sistemin çizdiği sınırlar dairesinde seyrediyor. Globalleşen dünyanın, kapital düzenin dilini kullanan ve gelenek, görenek, örf, âdet takmayan, “özgür birey, özgür irade, özgür genç, özgür kadın, özgür toplum” gibi süslü ama içi boş kelimelerle kandırılan gençliğimiz, özgürleştirilme vaadi ile tabiri caizse sahibi belirsiz kölelere dönüştürüldü.

Bizim intizarımızın sebebi, yüz sene evvel Müslüman milletimizin hissiyatına aykırı, medeniyet tasavvurumuza düşman ehl-i salîbin muharrik gücü, Sykes-Picot tarafı ve bugünkü sahipleri olan ABD ve Hıristiyan Batı’nın, içimizdeki mankurtları vasıtasıyla maalesef gençlerimiz için rol model olarak gösterilmesidir.

Bizim ruh dünyamızı tarumar eden, bizi inanç kodlarımıza düşman hâline getiren eğitim politikaları vasıtasıyla bizi bize yabancı ettiler. Hâlâ ellerinde bulundurdukları bir kısım medya fitnesi ve “sanat” adı altındaki zehir kusan yazılı ve görsel (temaşa) vasıtalarla arzu ettikleri düzenin devamı için bir kısım gençler gün geçtikçe manevî boşluklara itiliyorlar. Bu yönde bazı ebeveynlerce (!) ve sözde gençlik kuruluşu STK’lar tarafından hiçbir tedbir alınmamaktadır. Bunlar âdeta cehenneme odun taşıyan zebani görevi görüyorlar.

Gençliğin içine girdiği bu girdaptan sadece Kur’ân’ın örnek gösterdiği şahsiyetlerin rehberliğinde çıkabiliriz. Bize rehberlik edecek metot bellidir. Hazreti Muhammed (sas) ve diğer peygamberlerin hayatı yolumuzu aydınlatacaktır. Bize burada Kur’ân’ın örnek verdiği genç modellerden Hazreti İbrahim, Hazreti Yûsuf, Hazreti Musa, Hazreti Meryem ve Ashab-ı Kehf, yolumuzu aydınlatacaktır.

Kur’ân mucizesinin izinden gidenler için yolumuzu aydınlatan ışık olan Hazreti Peygamber (asm), İslâm toplumunun şekillenmesinde, İslâmî değerlerin yaşanmasında ve yayılmasında gençlere büyük görevler vermiştir. O (sav), gençlerin cesaret ve enerjilerinden gereği gibi yararlanmak için, her şeyden önce gençlerin kendine güvenli, sağlam bir kişilik geliştirmelerine imkân sağlanmasının önemini çok iyi biliyordu. Peygamberimiz, sorumluluk gerektiren en yüksek görevlere hazırlanmalarını, gençliğin tabiî hakkı ve toplum yararının bir gereği olarak görüyordu. Bundan dolayı gençlere özel ilgi gösteriyor ve onları sürekli teşvik ediyordu.

O dönemde görev ve sorumluluklarının bilincinde olan kumandanlar, âlimler ve hâkimler yetişmişse, bu ancak Hazreti Peygamber’in (asm) yardımı, ilgisi ve teşviki sayesinde olmuştur. O (asm), gençlerin ilim alanında yetişmesine büyük önem vermiştir. Zekâ ve kabiliyetine güvendiği gençlerin ilimde uzmanlaşmaları için bütün engelleri kaldırmış, başkalarına göstermediği müsamahayı gençlere göstermiştir. 

Gençlik dönemi, iradeye hâkim olmanın en zor dönemidir. Böyle olduğu için çok özel bir donanım gerekmektedir. Yani karşılaşılan problem ne kadar büyük ve tehlikeli ise, o zaman o nispette ciddî ve güçlü bir hazırlık yapmak doğru olacaktır. Gencin iradesi bu noktada kontrol edilemediği takdirde, her türlü kötülüğe sevk eden nefsî arzular ve şehevî istekler etkin olmaya başlayacaktır.

Oysa bu arzuların, heves ve isteklerin meylini kesen bir plân ve programın işletilmesi gerekir. Hele günümüzdeki muhteris ve şeytanî ideologların gücü ellerinde bulundurduğu dünyada, gayrimeşru beraberliklerin vaka-i âdiyeden sayıldığı, özellikle görsel medyanın irin gibi aktığı, TV ve haber kanallarının yedi yirmi dört edepsizlik saçtıkları bir vasat yaşıyoruz.

Elbette gençliğimizin geleceğinden umutluyuz. Sözümüze bir dua ve temenni ile son verelim ki yarına umutla bakabilelim. Bu konuda bizi memnun edip hayra vesile olan gelişmelerin olduğunu da unutmayalım.

Gençler geleceğimizin teminatıdırlar. Bu sebeple, Kur’ân-ı Kerîm’de Müslüman bir nesil yetiştirmenin ehemmiyeti, Hazreti İbrahim’in, “Ey Rabbimiz! Bizi Sana (samimiyetle) teslim olmuş kimseler kıl, zürriyetimizden de (yalnız) Sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (yetiştir)” duasıyla ortaya konulur. (Âmin!)

Kur’ân-ı Kerîm’de, gelecek nesillerin yetişmesiyle ilgili üzerinde durulan bir başka husus da, yetişecek nesillerin salih kimseler olarak terbiye edilmesidir. Bir başka ayet-i kerîmede de, yetiştirilecek olan nesillerin ahlâk yönünden temiz nesiller olmasına dikkat çekilmiştir. Vesselâm…