Gençliğe ve eğitime inen darbelerin sonu: 28 Şubat

Gelinen aşamada 28 Şubatçıların rütbelerinin sökülmesi, birinci olumlu adım olarak tarihe geçmiştir. FETÖ’nün “Müslüman” görünümlü bir terör örgütü olduğu da açık edilmiştir. Son olarak, eğitim ve öğretimde gerek MEB, gerekse YÖK’te (ve üniversitelerde) eğitim-öğretim bu toplumun değerleriyle barışık olmalı ve yeni bir hamur ile yoğrulmalıdır. Fizikçi N. David Mermin’in de ifâde ettiği üzere, darbeler sayfası kapanmıştır, gençlik ve eğitim açısından gerekli atılımlar MEB ve YÖK ile atılırsa “fikrî iktidar” olma yolundaki büyük adım da atılmış olur.

FARKLI bakışlar kazanmadığında, kendi yaşadığı yeri Dünya zannediyor insan. Dünya ülkeleri arasında en azından bilimsel olarak objektif olmaya çalışanlar, en sonunda doğruyu buluyorlar. Doğru tektir: Zamanın şâhit olduğu ve kaydedilenler…

Türkiye’de ise Newton, Einstein ve Hawking “mutlak doğru” olarak ortaya konarken, Kuantum fiziğinin kurucusu Max Planck, Nikola Tesla, N. David Mermin ve Ahmed Yüksel Özemre gibi isimler sumen altı edilmek istenmiştir.

Bu bilim insanlarının hepsi de bilime yaptıkları katkı açısından yararlanılacak kişilerdir. Ancak fikir, yorum ve sosyal açıdan iki ana omurgaya ayırmak gerekir. Newton ve Hawking, İngiliz kraliyet ailesinin Hıristiyanlık fikir ve görüşlerini “bilim” adı altında yaymakla görevliydiler. Einstein, Kuantum fiziğine katkı sağlarken fikir açısından Newton’un çizgisinden çıkamamıştır. Diğerleri ise ya objektifti ya da İslâm ile bir sorunları yoktu.

Bunlardan ilginç olanlardan birisi, ABD’li fizikçi N. David Mermin1, diğeri ise Ahmed Yüksel Özemre’dir2. Mermin özgün ve tarafsız fikirleriyle öne çıkmasına rağmen Türkiye’de pek tanınsın istenmemiştir. Mermin, aşağıda verdiğimiz kaynakların “1” numaralı linkte yer alan bilgiye göre şu fikri savunur: “Her yeni fikir, bir ya da iki nesli idâre eder.”

Fizikçi olarak söylediği bu cümle, her fikrin güncellenmesi gerektiğini, zamanın gençliği ve zamanın ruhuna uygun saykal yapılmasının zorunluluğunu vurgular.

Yunanların her 20 yılda bir saldırdığı, her 10 yılda bir darbenin yaşandığı ülkemizde bu tür değerli fikirler pek yaygınlaşmamıştır. Zira darbelerin hedefi de buydu zaten. Yani “Toplum cahil kalsın, üç beş elit kaymağı yesin, azınlık hükmederken, çoğunluk köle gibi çalışsın”... Darbelerin mantığı buydu. Darbelerin ve arkasından gelen idamların en önemli nedenlerinden biri de hiç şüphesiz İslâm ve Müslümanlar ile açıktan açığa savaştı.   

En azından bilinen 2 bin 225 yıllık Türk tarihinin son bin yılının geleneğini oluşturan İslâm varlığı Haçlıların savaş nedeni olduğu gibi, darbelerin de nedeniydi ve bu, dikkatlerden kaçırılmamalıdır. Bu bağlamda, eğitimde bilinç düzeyi en öne çıkarılması gereken nokta, darbelerde bile toplum kesimlerinin ayrışmasıdır ve bu durum ayrıca manidardır.

12 Eylül darbecileri için CIA’nin 1970 Türkiye Şefi olan Paul Henze, ABD Başkanı Jimmy Carter’a “Bizim çocuklar başardı” diye haber vermişti3. Müslümanları hedef alan 28 Şubat Darbesi’nin en önemli figürlerinden H.K., “28 Şubat bin yıl sürecek” demiş ve FETÖ’nün ele geçirdiği askerî liseleri de savunmuştu. 28 Şubat’ta bütün Müslümanlar sıkıntı çekti; FETÖ hâriç!

FETÖ’nün silahlı bir terör örgütü olduğu ise 15 Temmuz 2016’ta aşikâr oldu.

15 Temmuz’da ilk defa Haçlılar, Türk-İslâm ve vatan düşmanı darbeciler kaybetti, millet kazandı. Özellikle 28 Şubat’tan sonra FETÖ’nün silahlı bir darbe yapacağı ifâde edilse de “kimse dikkate” almadı. Zira bu uğurda yapılmış ciddî bir akademik çalışma da mevcut değildi. Demek ki rektörlerin bu tür devlet, vatan, bayrak ve millet düşmanı yapılarla ilgili doktora çalışmalarına önayak olması gereken kişilerden olması zorunludur. Zira eğitim-öğretim açısından son yıllarda çok adım atılsa da toplumun beklentilerini karşıladığını tam olarak ifâde etmek güçtür.

28 Şubat tam anlamıyla gençliğe, eğitime ve öğretime inen bir darbeydi. Milletin okuması ve kamu kurumlarına Müslümanların girmesi istenmiyordu. Bu, açıktan açığa yapılıyordu. Başörtülü insanlarımızın başlarını açmaları için “ikna odaları” kurulmuştu. Hiçbir kişi “ikna odaları”nın bilimsel bir yönünü ortaya koyamadığı gibi, 28 Şubat da bin yıl sürmedi. Ancak iki önemli noktadan birisi tamamen çözüldü: FETÖ’nün bir terör örgütü olduğu ortaya çıkarıldı ve 28 Şubat Darbesi’ni yapan bazılarının rütbeleri söküldü. Bu, gençliğin önündeki harika bir gelişmedir.

Ancak bu durumun yeteri kadar gençliğe anlatıldığını düşünmüyorum. En azından bazı rektörler bu yolda “Darbeler Tarihi” başlıklı seçmeli bir dersin açılmasına öncülük edebilirler. Böyle bir ders var mı? Rektörler bu uğurda neden çalışmazlar?

İkinci ve en önemli durum ise, 28 Şubat’ın eğitim ayağıdır. 28 Şubat döneminde bir YÖK üyesinin enstitüdeki konuşmalarına kulak misafiri olmuştum. Söz konusu eski YÖK üyesi, 1992’de rahmetli Özal tarafından kurulan 22 civarındaki üniversiteye “ihtiyaç olmadığını” ve “Türkiye’nin özel şartlarının olduğunu” söylüyordu. Türkiye’nin özel şartları neydi? “Müslümanlar kamu kurumlarına girmesin ve üniversitelerde okumasınlar” düşüncesi…

Peki, Özal’a ne oldu dersiniz?

Şimdi, son yirmi yılda 150 civarında üniversite kuran anlayışa karşı, darbeci zihniyetin elinde fırsat olsa neler yapmak ister dersiniz? 

Gelinen aşamada 28 Şubatçıların rütbelerinin sökülmesi, birinci olumlu adım olarak tarihe geçmiştir. FETÖ’nün “Müslüman” görünümlü bir terör örgütü olduğu da açık edilmiştir. Son olarak, eğitim ve öğretimde gerek MEB, gerekse YÖK’te (ve üniversitelerde) eğitim-öğretim bu toplumun değerleriyle barışık olmalı ve yeni bir hamur ile yoğrulmalıdır.

Fizikçi N. David Mermin’in de ifâde ettiği üzere, darbeler sayfası kapanmıştır, gençlik ve eğitim açısından gerekli atılımlar MEB ve YÖK ile atılırsa “fikrî iktidar” olma yolundaki büyük adım da atılmış olur. Aksi durumda darbeci zihniyet, şimdilik sadece yeraltına iner, ilk fırsatta hiç olmadığı kadar yine millete balyozu indirir. Eğitim noktasında Sayın Prof. Dr. Mahmut Özer ve Prof. Dr. Erol Özvar’ın atanmaları isâbetli olmuştur. Bu uğurda diğer atamalar da benzer şekilde olursa mesafe alınması kolay olacaktır.

 

Kaynaklar

(1) https://physicstoday.scitation.org/doi/10.1063/1.880968

(2) https://www.ozemre.com/

(3) https://www.setav.org/bizim-cocuklar-basardinin-belgeleri/