Genç zihinlerde medcezir

Şimdiyse yeni ve sağlam nesiller için bize millî bir tarih ve millî bir eğitim gerek. Şanlı tarihin toz dumandan arınmış hâlini ders kitaplarımızda artık görmek istiyoruz! Çelişkilerden kurtulmak istiyoruz!

“HALIK’a itaat, vatana hizmet, kavmiyet ve milliyete muhabbet etmek, vezaif-i tabiiye-i insaniyedendir.”*
(Dikkat! Bu yazı, 18 buçuk yaşında olan bir öğrenci tarafından yazılmıştır. Sitem ve dua içerir.)

Geçenlerde, üniversite hazırlık sınavı için eğitim aldığım kurumdaki tarih dersinde, hocama bir soru sordum: “Siz bir tarihçi olarak, müfredata göre anlattığınız tarihten tatmin oluyor musunuz? Bize doğru ve sağlam bir tarih anlattığınıza inanıyor musunuz Hocam?” 

“Hayır, ama maalesef bu alışık olduğumuz bir durum!” dedi.

“Ne acı!” diye geçirdim içimden. On iki yıllık eğitim dönemimizde, birinci sınıftan başlayarak Türkiye'nin tarihî sürecini anlayabilme yolculuğuna çıkıyoruz. Bu yolculuğun biz genç nesiller için çetrefilli olduğunu düşünüyorum. Çünkü önümüze konulan kitaplarda tarihimize ve değerlerimize “biz”den olmayan bir bakışla karşı karşıya kalıyoruz.

Tarih anlatılırken boşluklar görüyoruz. Sorduğumuz bazı sorular cevapsız kalıyor. Öğretmenlerin kimi zaman “Çocuğum, bu konu hakkında daha fazlasını konuşmaya gerek yok! Kitapta yazılanları bilin, yeter! Sınavda karşınıza şu an konuşulanlar değil, kitapta yazılı olanlar çıkacak” ikazlarıyla uyarılıyoruz.

Çoğu zaman testlerimizi çözerken çelişkide kaldığımızı söyleyebilirim. Doğru şıkka ulaşmayı isterken, aslında büyük bir yanlışı işaretliyoruz. Bu dayatılan tarih, gençlerin asıl değerlerinden uzaklaşmasına, benliklerini unutmasına ve özenti içinde yabancı bir yolculuk geçirmelerine sebep oluyor. Sonuç olarak “boş nesil”in peydâ olmasına yol açıyor.

İlkokul dönemlerimi hatırlıyorum; siyaset ve kalkınma bakımından Türkiye'nin yeni yeni toparlanma dönemine denk gelen senelerdi. Öğretmenim Batıcı bir düşünceye sahipti. Kendi siyâsî ve kültürel düşüncelerini bizlere empoze etmek için elinden geleni yapardı. Kitap onlarındı. Müfredat tümden onların elindeydi. Tarihimiz, benliğimiz ellerinde un ufak edilmişti, bizden bizi uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Bu dönemde milletimizin asıl mahrumiyeti, ilimden, düşünceden ve fikirden mahrum kalmaktı.

Sınıfta öğrendiklerimizi 10 yaşında bir çocukken eve gelip sorgulama ihtiyacı hissederdim. Aileme sorardım, anlatırlardı ve işte tarih algım, çelişkiler içinde oluşmaya böyle başlamıştı!

Ortaokula geldiğimde inkılap tarihi ve edebiyat derslerinde yine aynı çelişki devam etti. Bu sefer öğretmenlerime onları zorlayacak sorular sormaya başlamıştım. Gerçeği bilmek istediğim için çoğu zaman farklı fikir yapısında olan öğretmenler tarafından azarlandım. İşin kötü yanı, sorularımı hoş karşılayıp cevap vermek isteyen öğretmenlerin bile sorduklarımı cevaplamakta çekingen davranmasıydı. Bu durum benim için çok üzücüydü ve bitmeyeceğini sandım.

Anneme, “Her şey çok karmaşık! Ne zaman bir şeyleri idrak edeceğim?” dediğimi hatırlıyorum. Derken lise dönemimde imam-hatip okulu ile tanıştım.

Gördüğümüz derslerin konuları ve müfredatı belli olsa da bize “biz”in anlatıldığını ilk defa burada gördüm. Uzun soluklu derslerimiz olurdu. Tartışmalar, fikir alışverişleri ve öğrendiklerimiz bizi heyecanlandırırdı. Yaptığımız şey, karşılaştırmalı tarihti aslında… Geçmişimizde yaşananların asılları gözler önüne serilir ve bizler büyük bir idrakle sarsılırdık. “Neyin düşmanlığıydı bu? Neden yarım yamalak ve eksiktik?” Bu soruları artık sorabiliyor ve cevap bulabiliyorduk. Şanslı olduğumuz için, yalnızca kıymetli hocalarımız sayesinde doğruyu ve yanlışı ayırt edebiliyor ve eskisi gibi karmaşaya düşmüyorduk. Türkiye’deki gelişmelerin de yaşlarımızın ilerlemesiyle beraber arttığını görüyorduk. Baskıların ve dayatmaların olduğu Türkiye artık geride kalıyordu. Daha millî ve daha güzeldik.
Ve bugün…
“Mâziyi millet hatırlayınca tarih oluyor”… Ecdadımızın şanlı tarihinin hatırlatılması bizde büyük değişimlere yol açtı. Bizlere farkındalık kazandırdı. Türk milleti, başta 15 Temmuz'u yaşayarak tarihten ders almayı öğrendi. Özümsedi ve içselleştirdi.

Şimdiyse yeni ve sağlam nesiller için bize millî bir tarih ve millî bir eğitim gerek. Şanlı tarihin toz dumandan arınmış hâlini ders kitaplarımızda artık görmek istiyoruz! Çelişkilerden kurtulmak istiyoruz! Ecdadımızı, vatan mücadelelerimizi, şanlı zaferlerimizi ders kitaplarımızda görmek ve küçük yaşımızda tarihimizle objektif bir şekilde tanışmak istiyoruz. Yetkili büyüklerimizin gayreti bizler için olsun; çünkü bizim dualarımız onlarla!


*Hersekli Arif Hikmet