Gelecek yolu

Büyük devlet olmanın ve zalimlere karşı mücadele edebilmenin temelinde yalnızca güç yoktur. Varlık ve güç ihtiyaçtır. Lâkin büyük olmak, bütün bir millet olarak azim, kararlılık, cesaret ve gayret ister. Gayretsiz ve cesaretsiz olmaz.

MİLLETLERİN devletleşmeye ve medenî dünyanın kendisini göstermeye başlamasından beri insanoğlu belli parametreler üzerinde durmaya başladı; ortak yaşamayı sağlayan dil, aidiyet hissettiren toprak parçası, toplumu birleştiren ortak geçmiş, inanç ve varlık yani maddî güce sahip olmak…

Toplumları bir arada tutarak milletleştiren ve devletleştiren diğer nedenlerin her biri ayrı bir bilim dalı, araştırma konusudur. Onlar üzerine binlerce sayfalık kitaplar yazıldı, yazılmaya da devam ediliyor. Bu ay maddî güce yani varlık meselesine eğilmek istiyorum.

Aynı dili konuşan, ortak geçmişe sahip, geneli aynı dinin mensubu ve kendilerine ait olan bir vatan toprağı üzerinde yaşayan halk, kendisini emniyette hissettiğinde artık gözünü yeni ufuklara diker. Belli amaçların peşinden koşar ve farklı imkânlara sahip olmak ister. Evinden uzaklara gitmeyi, daha ötelerde ne olduğunu öğrenmeyi, başka diyarlarda olan varlıklara da sahip olmayı ister.

Tarihin kaydı tutulmuş tüm zamanlarında yükselen devletlerin temelinde belli dinamikler vardır. Millet ve devlet politikaları, milletlerin özellikleri, yaşadıkları kırılma sayılacak büyük olay veya savaşlar gibi hususlara ek olarak bir de coğrafî konumları ve kontrol ettikleri ticaret yollarına nüfuzları vardır. Çünkü ticaret yalnızca mal ve ürünlerin taşınması değildir.

Para ve varlık, âdemoğluna verilmiş karşı konulması güç bir duygu oluşturur. Her insan varlık sahibi ve güce haiz olmak ister. Aynı şekilde devletler de bu minvaldedirler. Bu nedenle ticaret yani ürünlerin taşınması önem arz eder. Binlerce kilometrelik mesafelerde taşınacak ürünlerin güvenliği ve taşınması için gerekli ihtiyaçlar bir süre sonra sadece tüccarların değil, devletlerin de meselesi olmuştur. İyi ama nedir ticaret yolu ve ne işe yarar?

Temel ve basit mantıkla ticaret yolu, ürün taşınması için kullanılan yoldur. Detayında ise ticaret; para akışı, bilgi akışı, güç göstergesi, politik üstünlük gibi alt ama çok önemli meseleleri kapsar. Çin’den yola çıkan bir ürünün İngiltere’ye kadar ulaşabilmesi hiç de kolay değildir. Eski zamanlarda kervanlarla taşınan ürünler aylarca yol alırdı. Kervanların en kısa ve en güvenli yoldan gitmeleri gerekliliği zamanla ortaya İpek Yolu’nu çıkardı. Hindistan’dan taşınan baharat ve ürünler de bir süre sonra aynı gerekçeyle Baharat Yolu’nu ortaya çıkardı. Her iki tarihî ticaret yolunun ortak özelliği, en kısa ve en güvenli yollar olmalarıydı.

Güvenlik konusu devletlerin sınırları içerisinde kervanların devlet eliyle korunması, kervanlara mola verip dinlenecek yerler temin edilmesi, yolun tüccarlar için cazip hâle getirilmesi gibi ihtiyaçlarla asırlar içerisinde bu yolların belirgin hâle gelmesine zemin hazırladı.

Ürün, paraya denktir. Para ise varlık ve güce sebeptir. Bu durum iki bin yıl önce de böyleydi, şimdi de böyle. Yarın da böyle olacak gibi görünüyor. Ticaret yolları ortaya çıktığında önemli olan konular, örneğin güvenlik, maliyet ve mesafe gibi nedenler yine aynıdır. Dün kervanlar vardı, bugün büyük gemiler, trenler, uçaklar var. Dün devletler ve kervan sahipleri güvenlik için yatırımlar yapmışlardı, bugün yine aynı. Bugünlerde Kızıldeniz’den geçen ticaret gemilerini korumak için ABD ve İngiltere, Yemen topraklarına bombalar yağdırarak Husilere operasyon yapıyorlar. Çünkü Filistin ve Gazze’de yaşanan soykırıma karşı olan Yemenli Husiler, bazı gemileri hedef aldı ve Batılı firmalara büyük ticarî kayıplar yaşattı. Bu sırada Kızıldeniz yerine Hindistan’ı yani Hint Okyanusu’nu dolaşan gemilerin ticaretin ulaşım maliyetini 6 kat artırdığı söyleniyor. Demek ki ticaret güvenliği için devletler göz kırpmadan silahlarını ateşleyebiliyorlar. Batılı firmalar ve devletler için insan hayatının paradan değersiz olduğunu anlatmak için başka kelimelere ihtiyaç duymuyorum.

Akdeniz hâkimiyeti için yaşananlar ortada. Daha vahimi, Gazze’de yaklaşık sekiz aydır süren soykırım, katliam ve yıkım da aynı nedenle yapılmaktadır. Farkı, henüz olmayan ama olması için çalışılan ve İsrail ile ABD’nin hâkimiyetini güçlendirmesi plânlanan yeni bir ticaret yolu ve enerji merkezi meselesidir. İsrail, içinde insan olsun olmasın, her binaya tonlarca bombayı atarak Gazze’yi tamamen yıkmak ve dünyayı buna alıştırmak istiyor. Gazzeli kardeşlerimizin orada yaşam olmayacağı ve kaldıkları takdirde ölümden başka yol olmayacağına inandıkları gün orayı terk edeceklerini varsayacakları ve Gazze’yi unutacakları hedefleniyor. Bunu başardıkları gün bambaşka bir amaç ve hedefle Batı’nın emrine hazır bir şekilde orada yeni bir şehir inşâ edileceği zaten dünya basınına sızdırılmış bir gerçek.

Ticaretin bu denli önemli olması doğal olarak insanoğlunda bazı duyguları kabartıyor ve birbiriyle çatışmaya kadar giden yolu açıyor. Tarihte ticaret yollarına hâkimiyet için yapılmış birçok savaş var. Ticaret yoluna hâkim olanların bu yolu korumak için verdiği bir sürü savaş da var. Bazı savaşların ise doğrudan olmasa bile dolaylı olarak ticaret yollarıyla ilgisi olmuş. Geçmişte böyleydi, bugün de aynı. PKK terörünü finanse ederek bölgede karmaşa yaratmaya çalışan Batı buna güzel bir örnek. Lâkin unutulan bir nokta var.

Türk devletleri tarihin her devrinde ticaret yollarına hükmetmiş, o yolların güvenliğini sağlamış, kervanlar için kervansaraylar inşâ etmiştir. Değişen modern zamanlarda ise büyük limanlar, demiryolları, karayolları yapmıştır. Büyük Hun Devleti’nden Selçuklulara, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan devlet silsilesinde anlayış değişmemiştir.

Türkler, karakteristik özelliklerinden kaynaklanan merhameti, saygınlığı, cesaret ve kararlılığı sayesinde her daim güvenli bir liman olmuştur. Güvenilirlik hem milletimiz, hem de diğer milletler için değerlidir. Tacirler de bu güvenli limanı değerlendirmişlerdir. İşte bugün hâlen bu karakteristik özelliklerimizin yansımalarını devam ettiriyoruz. Savaşın devam ettiği Ukrayna’dan tahıl koridorunun açılması, Siyonist ve katil İsrail ile önce kısmen, sonra tamamen ticaretin kesilmesi meselesi buna en güzel örnektir.

Yine aynı şekilde bugünlerde gündeme alınan bir başka mesele, yeni bir ticaret yolu projesi. Bu proje, devlet aklının kendi merkezinde çalışmaya devam ettiğini, inanç, azim ve kararlılığından bir şey kaybetmediğini göstermektedir. Yeni bir ticaret yolu demek, bugün ticaret yollarına hükmedenlerin beline vurulacak büyük bir darbe demektir. Ürün yoksa para da yok demektir. Bu basit iktisat mantığı daha şimdiden bazı çevreleri telaşa düşürdü. En ekonomik yol olacağı söylentisi ise oldukça dikkat çekici. Güvenlik konusunda akla gelen bölgedeki karmaşanın çözülmesi de yine devlet aklının hesap ettiği, hatta satır aralarında deklare dahi ettiği bir durum.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak ziyaretinde ele alınan meseleler ve bazı konuşmalarında yer alan “Bu yaz terörün belini kıracağız” gibi ifadeler, bu tezimizin doğruluğunu desteklemektedir.

Büyük devlet olmanın ve zalimlere karşı mücadele edebilmenin temelinde yalnızca güç yoktur. Varlık ve güç ihtiyaçtır. Lâkin büyük olmak, bütün bir millet olarak azim, kararlılık, cesaret ve gayret ister. Gayretsiz ve cesaretsiz olmaz. “Türk milletinin karakteri yüksektir” (Gazi Mustafa Kemal), evet. Ve bizde eksik olan tek şey, gayret meselesidir. Bu meseleyi de inşallah aşacak ve zalime “Dur” diyeceğiz.

Esenlikler diliyorum…