TOHUM, toprağa gömülüp uygun koşullar sağlandığında bir
bitkiye dönüşen hayat özüdür. Ufacık tohumlar toprağın bağrına sığınıp yağmur
damlalarıyla buluştuğu zaman mucize gerçek olur ve güneşe “Merhaba” der minik
filizler.
Anadolu’da on bin yıl önce başladı tohumun serüveni.
İnsanoğlunun hayatına girmesiyle avcı ve toplayıcı toplumlar yerleşik yaşama
geçtiler. İnsanlık tarihiyle birlikte tarım da değişti ve gelişti. Ancak son
yıllardaki araştırmalar, hazırlanmak ve yüzleşmek zorunda olduğumuz küresel bir
gıda felâketine dikkatlerimizi çekmeye başladı.
Tohum olmaz ise temel gıdalarımızın hiçbiri olmaz.
Gıdasız kaldığımızda ise Dünya’daki canlı yaşamı tehlikeye girer. Bu nedenle
Dünya ulusları ve elbette ülkemiz tohumların korunması için bireysel ve ortak
çalışmalar yürütmektedir. Birçok ülke kendi içinde tohum bankaları kurmaktadır.
İçlerinden en çok bilineni, 2008 yılında, Norveç’in kuzeyinde kurulan çok
uluslu “Svalbard Küresel Tohum Deposu”dur.
Ülkemiz hem biyolojik çeşitlilik, hem de geçmişi
binlerce yıla dayanan bitki kaynakları açısından çok zengin bir ülke. Yapılan
araştırmalar 10 binden fazla bitki türünü topraklarımızda barındırdığımızı
gösteriyor. Yüzde otuz beşi endemik olan bu bitki türleri maalesef yok olma tehlikesiyle
karşı karşıya. Bu tehlikenin önüne geçebilmek için bitkilerin tohumları gen
bankalarında saklanıyor. Bunun temel amacı, tohumları, ilk günlerinde olduğu
gibi genetiğine müdahale edilmemiş hâliyle uygun koşullarda saklamaktır. Buralarda
saklanan özgün tohumlar sayesinde, ileride değişebilecek ortam ve koşullara
uygun yeni çeşitlerin ıslahının da yapılması hedefleniyor.
Ülkemizde bugün Ankara ve İzmir’de olmak üzere iki tane
tohum gen bankası bulunuyor. Bunun yanı sıra 18 adet de arazi gen bankasına
sahibiz. 2010 yılında kurulan “Türkiye Tohum Gen Bankası”, 250 bin tohum
saklama kapasitesine sahip. Türkiye Tohum Gen Bankası aynı zamanda dünyadaki en
önemli on gen bankası arasında gösteriliyor. Her iki tohum gen bankasında
yaklaşık 3 bin beş yüz türe ait 110 bin civarında tohum örneği bulunuyor. Bu
tohumlar özel depolarda, son teknolojiye sahip imkânlar kullanılarak muhafaza
ediliyor.
Gen bankalarının genel amacı, genetik çeşitliliği
muhafaza etmek. Fakat olası bir küresel âfete karşı “Nuh’un gemisi” rolünü de
üstlenebileceği göz ardı edilmemeli. Belki de bu yüzden gen bankalarında en
fazla arpa ve buğday tohumlarının saklandığı görülüyor.
Bunun yanı sıra, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2017
yılında başlattığı ve yürüttüğü “Ata Tohumu Projesi” gün geçtikçe
gelişiyor. Genetiğine müdahale edilmemiş, doğurgan, sürekli ve sürdürülebilir tohumlar “ata
tohumu” olarak adlandırılıyor. Projenin başlangıcından
günümüze kadar “Yerel Tohum Buluşmaları” kapsamında vatandaşlarımız
tarafından bini aşkın tohum bağışı yapıldı. Toplanan tohumlar, Tarımsal Araştırmalar
ve Politikalar Genel Müdürlüğü’ne (TAGEM) bağlı uzmanlar tarafından incelenip
hazır hâle getirildikten sonra tekrar üreticilerle buluşturuluyor.
Bugüne kadar TAGEM uzmanlarınca 56 farklı yerel tohum
türü incelemeye alındı. Bunların bir kısmının hâlen proje kapsamında, tanımlama
ve kayıt altına alma işlemleri devam ediyor.
“Tohum” deyip geçemeyiz öylece. Bir tohumla başlar
bütün iyilikler ve kötülükler, çirkinlikler ve güzellikler. Bu nedenle tohum
atarız toprağa, fikirlere, yüreklere ve hayâllere. İşte o bir tohum barındırır
içinde geçmişimizi, günümüzü ve geleceğimizi! O hâlde sahip çıkmamız gereken,
yalnızca mümkün olduğu kadar zengin çeşitliliğe sahip ve verimli hububat
tohumları değil, bizi biz yapan, bize atalarımızdan yadigâr ve bizden sonraki nesillere bırakacağımız
mirasımızdır!
Kaynaklar
https://arastirma.tarimorman.gov.tr/tarlabitkileri/Menu/100/Turkiye-Tohum-Gen-Bankasi
https://interaktif.trthaber.com/tohum/tohum-gen-bankalari/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Svalbard_K%C3%BCresel_Tohum_Deposu