SEZAR, Milât öncesi
birinci asırda Basforos kralını Zile’de yendikten sonra “Geldim, gördüm,
yendim” diyerek Roma’ya mesaj göndermiştir.
Kendi
dilinde söylemiş tabiî: “Veni, vidi, vici.”
ABD,
şu günlerde Afganistan’ı terk ederken, Başkan Baydın kameralar karşısına geçti,
açıklama yaptı.
Pek
çok şey söyledi ama esas söylemesi gerekeni ihmâl etti.
“Geldim,
gördüm, kaçtım” demeliydi.
Kendi
dilinde tabiî: “I came, I saw, I ran away.”
Hem
de öyle bir kaçış ki apar topar! Tası tarağı toplamaya bile vakit ayırmadan…
*
11
Eylül 2001’de New York’taki İkiz Kuleler uçak saldırısı ile yıkıldıktan hemen
sonra ABD, Afganistan’ı işgal etti.
Saldırıyı
El-Kaide örgütü üstlenmiş. Lideri Afganistan’da saklanmakta.
“Hurra!”
deyip çullandılar üstüne. Yirmi yıl kaldılar.
El-Kaide
lideri Bin Ladin, 2011’de öldürüldü. Fakat ABD kuvvetleri Afganistan’da kalmaya
devam etti.
Fırsat
buldukça çekilme plânlarından bahsettiler ama bugüne kadar kalmayı sürdürdüler.
Bir
avuç insanı yakalamak ve cezalandırmak için bir ülkeyi işgal etmenin ne gereği
vardı?
Bütün
Afgan halkının suçu neydi?
İşin
aslı, iki piyon verip iki kale ve bir vezir almak, neticede mat etmek gibiydi
ABD’nin oyunu.
İki
kule verdi, iki ülke aldı.
Afganistan
ve Irak…
Yetmedi,
ardından Suriye… Diğerlerini saymayalım.
New
York’taki iki kulenin yolcu uçaklarıyla yıkılmasında El-Kaide’nin rolü nedir,
görünüşte üstlenmişlerdir ama gerçekten onların işi midir, emin olmak zor.
Bin
Ladin’in öldürülüşü bile şaibeli. “Denize attık” dediler, delil sunmadılar,
kimseye bir şey göstermediler.
Belki
doğru, belki değil.
Bir
yüz değiştirme ameliyatı yapmış da olabilirler pekâlâ.
Komiser
Kolombo’ya sorsak söyler: “Ceset yoksa cinayet de yoktur.”
Okyanusa
attıkları çuvalın içinde patates olmadığını kim iddia edebilir?
*
Afganistan’da
yirmi yıl kalmanın anlamı nedir, gereği nedir?
“Hedef
Bin Ladin’di, onu da onuncu yılda hâllettiniz” diyelim, sonraki on yıl ne için
kalmaya devam ettiniz?
Bir
trilyon dolar harcamışlar bu süre içinde.
O
parayla ne yaptınız?
Ne
kadarı geri çıktı?
Ne
kadarını şişirdiniz?
Kâğıt
ve matbaa masrafıyla, kafana göre karşılıksız para bastıktan sonra, bir değil,
iki trilyon harcasan ne çıkar?
Afgan
ordusuna çok emek vermişler. Eğitmişler, donatmışlar.
Dediklerine
göre, üç yüz bin kişiymiş Afgan ordusu.
Gerçekte
ise öyle değil.
Bir
kısmı hayâlet asker. Sadece kâğıt üstünde var olan, gerçek hayatta bulunmayan…
Komutanlar
elindeki mevcudu iki katı gösterip, onlar için aldıkları dolarcıkları cebellezi
etmekte.
*
“ABD’nin
en uzun savaşı” diyor Bay Baydın. “Bitirmek zorundaydık; yirmi bin askerimiz
öldü, çok fazla masraf yaptık” diyor.
Yirmi
yıl kan döküldükten sonra, “Dört başkan değişti” diyor.
Çok
üzgün olduğunu belirtiyor ama pişman olmadığını söylüyor.
Çelişkilerin
bini bir para! İndirim çok yüksek. “Mevsim sonu” değil, “batan geminin malları”
yahut “iş değişikliği” değil, terk-i diyar sebebiyle bu kadar ucuz.
Yanlış
yaptıklarını da itiraf ediyor.
Fakat
ağırlıklı olarak Afganistan yönetimini ve haklını suçluyor.
Geçmişteki
hatâları tekrar etmek istemediği için derhâl çekilme kararı aldığını beyan
ediyor.
Bir
ülkeyi yirmi yıl boyunca işgal altında tutup içine ettikten sonra apar topar
gitmek ABD’ye uyar.
“Onca
yıl boyunca ne yaptınız?” sorusunun mantıklı bir cevabı yoktur.
“Eğittiğiniz
ordu bu mudur?” desek, susarlar.
Bir
yarısı Sovyet ordusunu yenip püskürten, ABD ordusunu alt eden Afgan gençlerinin
diğer yarısını eğittiniz de bu sonucu mu aldınız? Bu nasıl eğitmedir?
Golf
oynamaya mı gittiniz oraya, ceviz oynamaya mı?
Onca
para harcadığınızı söylüyorsunuz, karşılığında aldıklarınız nedir? Neler
götürdünüz? Uyuşturucu mu, madenler mi? Yoksa sadece dağ havası mı aldınız?
*
Giderken
“Demokrasi, insan hakları, terörle mücadele” derler, kaçıp giderken tam tersini
söylerler.
Öyle
oldu nitekim.
Baydın,
Afgan ordusuna savaşma iradesini veremediklerinden yakındı terk ederken:
“Afgan
siyâsiler pes etti. Ordu çöktü. Beklediğimizden hızlı gelişti. Afgan
Cumhurbaşkanı Gani, askerlerin savaşacağını düşündü, yanıldı. Direnemediler.
Bir ülkeyi yeniden inşâ edemeyiz… Onlar savaşmazken ABD askerinin savaşması
yanlış. Daha kaç ABD askeri ölmeli?”
Yanlış
hesap bu defa Bağdat’tan değil, Kâbil’den döndü.
Ve
galiba, ABD yenilince, NATO da yenilmiş oldu.
Taliban
tek kurşun atmadan tam gaz geldi, yönetime el koydu.