Geçmişte dağa çıkarılan Kürt çocuklarıydı, gelecekteki ise FETÖ çocukları olacak!

Bundan sonra bu tarz sorunlar yaşamamak için eğitim sistemimizi ezberden çıkarıp uygulamalı hâle getirmeliyiz. Çocuklarımızı sevdikleri alanda yetiştirmeliyiz. Devlet işlerini, yurtları ve okulları cemaatlerin tekelinden kurtarmalıyız. Devletimiz vakıflar, STK’lar açtı ama yeterli değil. Bu alanda çok daha güçlü çalışmalar yapılabilmeli. Eskiden Ülkü Ocakları vardı, Milli Gençlik Vakıfları vardı ve tüm bu vakıflar sayesinde bugün Türkiye’de güzel bir yönetim var. Eğer gelecekte ülkemize gençler kazandıramazsak, Batı bizim elimizle bizim ülkemizde yönetim yapacak.

FETÖ… Fetullahçı Terör Örgütü, yıllara dayanan bir geçmişi olan, din üzerinden büyüyen bir cemaat gibi görünen, illegal bir terör örgütü…

FETÖ, sadece Türkiye’de değil, dünyada “Müslümanların ağırlıklı yaşadığı ve kolay sömürülecek coğrafyalarda” Batı tarafından inşâ edilip desteklenen bir suç örgütüdür. Din üzerinden yürüyen bir örgüt olsa da, aslında bu örgütün ne dini, ne imanı vardır. Bu örgüt, dünya üzerinde kurgulanmış ve maşa olarak kullanılan bir suç makinesidir.

FETÖ daha çok dindarları kullanıyor gibi görülse de, aslında zayıf halka olan mâkâm, para ve şöhret düşkünü dindar olmayan insanları da kullanmaktadır. Dindar olmayan birçok insan bu örgütün içerisine girdikten sonra formalite olarak başını örtmüş ve gösteriş için namaz kılmaya başlamıştır. Çünkü bu örgütün vaadi büyüktür. Dünyada cenneti isteyen herkes bu örgütle bağlantılıdır.

FETÖ’yü güçlü kılan en önemli etkenlerinden biri, küçük yaştan itibaren alınan öğrencilerin beyinleri yıkanarak, komutla çalışan birer makine olarak yetiştirmesiydi. Bir itirafçının ifadesine göre Hava Kuvvetleri’nin ve Kara Kuvvetleri’nin yüzde 90’ı FETÖ’cü! Bu yapıyı tam anlamıyla temizlemek mümkün değil.

 

FETÖ’cüler zengin, akıllı, başarılı, fakir ve pasif öğrencileri tercih ediyorlardı. Her birine tek tek proje geliştirip kod adı vererek, büyük gizlilik içinde örgüte eleman kazandırıyorlardı.

Bu terör örgütünün yıkılması, üç ana ayağa bağlı: Siyaset, ticaret, ibadet… Bu ayaklardan bir tanesi Sayın Cumhurbaşkanımızın “taban” dediği “ibadet” kısmı ki, dost halkası oluşturuyordu. O tabandan yüzde 90’ı ayrılmış durumda. Derin hipnozla bağlı olanlar var; işte sadece bunlar bağlılığını devam ettiriyor!

Ticaret yanı kısmen devam etmekte olup, büyük ölçüde güçleri kırılmış durumda. Siyaset kısmı ise henüz hiç dokunulamamış alan. En tehlikeli ve en güçlü kısım da burası! Kriptoların ve FETÖ yöneticilerinin bulunduğu alandır bu alan.Büyü ve hipnoz yöntemi ile insanların akıllarını kiralayan FETÖ, insanları insanlıklarından çıkarıyor. Örneğin kendisini Mehdi olarak gören bir örgüt liderinin terli iç çamaşırlarını giyecek kadar akıl tutulması yaşıyorlar.

Fetullahçı Terör Örgütü, Türkiye’de duygusal, cahil ve zaafları yüksek olan insanlar tarafından çok hızlı büyütüldü. Geldiğimiz noktada FETÖ’ye karşı mücadelede çok üst düzey hatâlar yapılıyor. Bir altındaki adamı harcayıp kendini kurtaran kripto FETÖ’cüler hâlâ görevlerinin başındalar. Hapse atılan ve ülkeden kaçan tüm FETÖ’cülerin çocukları ise bu ülkeye düşman olarak büyüyorlar. Biz bugün baba ve anne FETÖ’cülerle mücadele etmeye çalışıyoruz, fakat gelecekte çocukları bu ülkenin başına belâ olacaklar. Kendi ellerimizle vatansız, dinsiz, imansız bir sürü hain yetiştiriyoruz.

FETÖ’cülerin çocuklarına psikolojik destek vermeliyiz. Aksi hâlde bu çocuklar bu ülkenin başına belâ olacaklar! Kürtleri katlederek onların çocuklarını dağa çeken zihniyet, FETÖ’cülerin çocuklarının zihinlerini de dağa kaldırdı. Gelecekte o zihinler bizim savaşacağımız düşmanlar olarak karşımıza çıkacaklar.

Suçun bireyselliği karinesini daha denetimli işletmeli

FETÖ’cüleri temizlerken, aslında birçok mazlum olan insanı da temizliyoruz. Oğlu FETÖ’cü olan ve FETÖ ile ilgisi olmayan birçok baba suçlanıp yargılanıyor. Abisi FETÖ’cü birçok kardeş, FETÖ’cülere karşı mücadele eden birçok asker “FETÖ’cü” etiketiyle yine FETÖ’cüler tarafından suçlanıp görevlerinden ediliyorlar.

Mesleğimiz gereği bu tarz vakalarla çokça karşılaşıyoruz. Bir askerin gelip, “Ben vatanını seven bir askerim, yıllardır FETÖ’cülerle askeriyede savaşıyordum, darbe olayından sonra beni FETÖ’cü olmakla suçlayıp görevimden attırdılar. Asıl FETÖ’cüler içeride, bana yardım edin!” diye ağladığını gördüm. Yine yaşlı bir amca, “Oğlum FETÖ’cüymüş, benim haberim yoktu. Onun benim üzerime aldığı telefon hattıyla FETÖ’cülerle yaptığı telefon konuşmalarından dolayı beni 70 yaşımda hain olmakla yargılıyorlar. Hain olarak yargılanmak benim zoruma gidiyor. Oğlum firari olarak yurtdışına kaçtı, onu evlâtlıktan reddettim. Bana yardım edin!” diye ağlıyordu.

Eşini, ailesini, çocuklarını mağdur eden FETÖ’cüler… En önemlisi de, masumları “FETÖ’cü” diye suçlayıp mağdur eden, “içerisinde FETÖ’cülerin olduğu yargı mensupları” gördüm.

Bundan sonra izlenebilecek yollardan biri, halkın güvenini kazanmak için FETÖ’nün siyâsî ayağına dokunmaktan geçiyor. FETÖ’ye karşı mücadelede ibadet kısmından daha çok siyaset ve ticaret ayağına dokunmak gerekiyor. İddialara göre devletimiz, mağdur ettiği vatandaşına hakkını geri vermek için istediği herhangi bir ilde, isterse ismini de değiştirerek başka bir işe girme hakkı veriyor. Buna FETÖ’cülerin ailelerine ve çocuklarına psikolojik destek vermeyi de eklersek çok önemli bir yol kat etmiş oluruz.

Bundan sonra bu tarz sorunlar yaşamamak için eğitim sistemimizi ezberden çıkarıp uygulamalı hâle getirmeliyiz. Çocuklarımızı sevdikleri alanda yetiştirmeliyiz. Devlet işlerini, yurtları ve okulları cemaatlerin tekelinden kurtarmalıyız. Devletimiz vakıflar, STK’lar açtı ama yeterli değil. Bu alanda çok daha güçlü çalışmalar yapılabilmeli. Eskiden Ülkü Ocakları vardı, Milli Gençlik Vakıfları vardı ve tüm bu vakıflar sayesinde bugün Türkiye’de güzel bir yönetim var. Eğer gelecekte ülkemize gençler kazandıramazsak, Batı bizim elimizle bizim ülkemizde yönetim yapacak.

Değerli devlet büyüklerimize seslenmek istiyorum: Eğer adaleti sağlamak ise amaç, önce FETÖ’nün siyâsî ayağına dokunun, sonra da kandırılmış cahil öğretmenlere, doktorlara, polislere. Bu ülkede FETÖ’nün bu kadar güçlü olmasında herkesin payı var. Şimdi 70 yaşındaki suçsuz bir amca yargılanıyorken siyasetin içinde FETÖ’ye hizmet etmiş koltuk sahibi birileri yargılanmıyorsa, ben buna “dâvâ ve adalet” demem. Eğer adaleti tecelli ettireceksek, güce göre değil, hak ve hukuka göre muamele edeceğiz. Bu ülkede “Dokunulamaz” denilen herkese dokunuldu. Peki, ya diğer büyük FETÖ’cülere neden dokunulamıyor?

Ben Ülkücü bir ailenin kızı “Asena” ve hiç bulaşmadığım bu örgütten önemli kripto isimlerin içeri girmesine vesîle olmuş biri olarak diyorum ki, adalet keskin bir kılıçtır ve doğru kullanmayanın döner boynunu keser. “Vatan, bayrak, millet” diyen ve o uğurda ölecek biri olarak yine diyorum ki, siyâsî görüşüne bakmaksızın adaletin tecellî ettirilmesinden yana tavır takınmalıyız.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bu mücadelede yalnız değildir. Allah onu korudu ve bize bağışladı. Bizler de bu yolda adaleti sağlaması için onun yanında olacağız. Allah adaletli olanları sever.

“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şâhitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar, Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şâhitliği) eğer, büker (doğru şâhitlik etmez) yahut şâhitlik etmekten kaçınırsanız, (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisa, 135)

“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şâhitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış)tır. Allah’a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.” (Mâide, 8)

“Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah, her şeyi işitici, her şeyi görücüdür.” (Nisa, 58)