Geççekten mi?

Asıl merak ettiğim, açıklamanın 28 Şubat’ta yapılacağını öğrendiğinde, rahmetli Erbakan Hoca’nın koltuğunda oturan Temel Karamollaoğlu’nun neler düşündüğü ve hissettiğidir. Bugün 28 Şubat ile ilgili sorulan soruya cevaben Kemal abimiz, kendisinin de 28 Şubat mağduru olduğunu söylemiş. Sanırım işine başörtüsü ile gidip geliyordu o vakitler…

GEÇTİĞİMİZ hafta altı muhalefet partisinin lideri bir araya geldiler.

Oturma düzeni konusunda herhangi bir tantana yahut hırgür çıkmasın diye yuvarlak masa tercih ettiler.

Zira düz masalarda masanın orta kısmı daha kıymetli oluyor. Kenarda kalanlar kendilerini itilmiş, kakılmış hissedebiliyorlar.

“Son Akşam Yemeği” tablosu buna örnektir meselâ. Masanın ortasında Hazreti İsa oturuyor, Havariler de kıdem sırasına göre kenarlara doğru yayılıyorlar.

Günün sonunda da o masadan ihanet eden birisi çıkıyor.

Yine böyle düz bir masa kurulmuş olsaydı hâliyle Kemal abimiz ile Meral aplamız masanın orta kısmında oturacak, soğanın cücüğü partisi genel başkanları da oy oranları nispetinde kenarlarda kalacaklardı hâliyle.

O masadan bir(kaç) ihanet çıkar mıydı bilmiyorum lâkin en azından masa kurulmadan dağılmış olacaktı.

Maazallah, hele ki küçük enişte masanın kenarında kalacak olursa ondan önce egosu ceketini alır, masayı terk ederdi.

Şimdilik gün kurtarılmış oldu. Ne kadar şükretsek azdır.

Lâkin olur da bu “proje ittifak” seçimi kazanacak olursa önünde sonunda karşılarına bir düz masa çıkacak. Bakalım o zaman neler olacak.

Görün o vakit tantanayı!

Gerçi o yuvarlak masanın oylarını toplasanız -kendi yaptırdıkları anketlerde bile- sağdan sola, soldan sağa yüzde kırkı geçmiyor.

Seçimi kazanabilmek için dış kapının mandalı partisine muhtaçlar hâliyle. Bunu altısı da biliyor.

En çok da Meral apla biliyor. Zira vakti zamanında o partinin bir temsilcisi, Meclis kürsüsünden, hem de parmak sallayarak, “O sıralarda bizim sayemizde oturuyorsunuz, hâddinizi bileceksiniz” diye ayar vermişti kendisine.

Altı parti de dış kapının mandalı partisinin oylarını çantada keklik görüyor olabilirler -ki bunda da haksız değiller-.

Konu Erdoğan düşmanlığı olunca akan sular da duruyor, sallanan o parmaklar da unutulabiliyor.

Bakmayın siz dış kapının mandalı partisinin bu masada olmadığı için bozulmuş numarası yaptığına, “Bizi muhatap almayanları biz de muhatap almayız” şeklinde atar yaptıklarına. Bu masayı kuran irade, şartlar olgunlaşınca “gizli ortağı” da bu saadet çemberine dâhil edecektir. Gönüller bir olsun yeter ki!

Bu yuvarlak masa toplantısından demokrasi, barış, kardeşlik, özgürlük ve diyalog gibi bir ortak açıklama bekleyenler, maalesef biraz daha beklemek zorunda kalacaklar.

Zira altı saate yakın süren bu toplantıda not tutan birisi çıkmamış. Açıklama toplantıdan iki hafta sonra, 28 Şubat tarihinde yapılacakmış.

Muhtemelen masayı kuran irade, “dostları” için henüz bir basın açıklaması metni hazırlamamış olabilir. Masanın günahını almayalım biz.

Açıklama için seçilen tarih de pek manidar: 28 Şubat!

Açıklama tarihi 28 Şubat olunca, insan ister istemez işkilleniyor. “Sanırım 28 Şubat ile hesaplaşacak bir manifesto yayınlayacaklar” demek istiyorum lâkin çok da ümitvar değilim.

Nihayetinde o masada oturan büyük ortaklardan birisi CHP’nin genel müdürü, diğeri de 28 Şubat kararlarını tavizsiz uygulayacağını söyleyen ve uygulayan, zamanın İçişleri Bakanı Meral apla.

Benim asıl merak ettiğim, açıklamanın 28 Şubat’ta yapılacağını öğrendiğinde, rahmetli Erbakan Hoca’nın koltuğunda oturan Temel Karamollaoğlu’nun neler düşündüğü ve hissettiğidir.

Bugün 28 Şubat ile ilgili sorulan soruya cevaben Kemal abimiz, kendisinin de 28 Şubat mağduru olduğunu söylemiş. Sanırım işine başörtüsü ile gidip geliyordu o vakitler.

Bak yine bana bir gülme geldi, gülmekten yazının gerisini yazamıyorum.

Hani “ulusal ve uluslararası karar vericiler kendisi hakkında işaret verir”, “pop star” cumhurbaşkanlığı sevdasından vazgeçer, Meral aplamızın ablası yüzünde “Rabbi yesir” görür, dış kapının mandalı partisinden muhtaç olunan destek alınır, Mine Kırıkkanat’ın elindeki dosyalar faş olmaz ve halkımız da teveccüh gösterir de Kemal abimiz cumhurbaşkanı seçilirse, Zelenski’den sonra seçilen ikinci komedyen cumhurbaşkanı olur sanırım.

Bakalım tüm bu serencam Kemal abimiz için nasıl “geççek” ve halkımız kimi “seççek”, bekleyip göreceğiz artık…

Kalınız sağlıcakla efendim…