
KİM ne derse desin, Gazze hususunu unutturma girişimlerinin başlangıcı, bence Suudi Arabistan’da yapılacakken uyduruk bahaneler ileri sürülerek yapılmayan Türkiye Süper Kupa maçını tehir ettiren olaylardır. Bugünden o güne bakılınca ilk adım olarak görünen budur. Ne Türkiye Futbol Federasyonu’ndan, ne de Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan bu maçın neden Suudi Arabistan’a alındığı ve neden oynanmadığı yönünde kamuoyuna doyurucu bir açıklama yapılabilmiş değildir. Uluslararası bir krize sebep olanlarla ilgili olarak, takip edebildiğim kadarıyla doğru dürüst hiçbir işlem de yapılmamıştır.
Bu uluslararası krizin ülkemizi değişik sıkıntılara soktuğu aşikârdır. Ancak esas olarak o gün ve ardından ülkemizde ve etkili olduğu ülkelerde Gazze gündemi törpülenmiş, Gazze konusu basın-yayın dünyasından ve gündeminden neredeyse düşürülmüştür.
Şunu hatırımızdan çıkarmayalım: Gazze Katliamı pervasız ve katil İsrail’in dünya ölçeğindeki itibarını sıfırladı. Bunu itibar sıfırlamasını yapan, tüm Haçlı devletlerinin yönetimleri dahi İsrail’in maddî ve manevî yanında olmasına rağmen bir avuç Gazzeli Müslümandır.
Sadece katil İsrail dünyada kaybetmedi. Siyonizm, dünyanın her yerinde kaybetti. Hükümetlerin İsrail’e destekleri her şeye rağmen Siyonizm’e esir oldukları için devam etse de, aynı ülkelerin halklarının tepkileri olanca hızıyla devam ediyor.
Hiç kimsenin beklemediği bir şekilde, bir avuç Müslüman, tüm dünya gündemini değiştirdi ve belirler oldu.
Katliamcı İsrail’e, Siyonizm’e lânet okunmaya dünyanın her tarafında milyonlarca insan Filistin bayrakları ile devam ediyor. Dünya milletleri hem İsrail ve Siyonizm’i lânetliyor, hem de Siyonizm’e esir olmuş kendi yöneticilerini sorgulamaya, şiddetli ve devamlı bir şekilde eleştirmeye, esaslı gündemler oluşturmaya devam ediyorlar.
“Masum ve eziyet görmüş, katliama uğramış” diye yıllardır dünyaya servis edilen Yahudi tiyatrosu artık kimseye doğru gelmemeye ve sorgulanmaya başladı.
Dünyada “güçlü, kuvvetli ve kudretli İsrail” imajı gitti, yerineyse “korkak, acımasız, insanî hiçbir değer tanımadan katliam yapan, vahşi ve yalancı İsrail-Siyonizm” imajı zihinlerde kalıcı hâle gelmeye başladı.
Düşünsenize, yüz yıldır oynanan tiyatro beş ayda buharlaştı. Buharlaşmakla kalmadı, dünyanın her yerinde nefret edilen, güvenilmez, her türlü melâneti kendisine görev edinmiş lânetli bir kavim imajı pekişmeye başladı.
Diğer bir olguysa şu: Bütün Hıristiyan âlemi, güvenilmeyecek olanın İsrail ve Siyonistler, güvenilecek olanınsa Müslümanlar olduğunu gördü, yaşadı ve tüm açıklığı ile görmeye ve yaşamaya başladı.
Her ülke artık (halklar nezdinde), kan emici bu Yahudi ve Siyonizm hegemonyasından kurtulmak gerektiğine kanaat getirmeye ve bu durumu her platformda dillendirmeye başladı. Bu ülkelerin sağduyulu, aklı başında insanlarının tamamı, esas baş belâsının ve ne edip edip kurtulmak gereken esas sıkıntının Siyonizm tasallutu olduğunu anlamaya başladı. Bu anlamda en acınası zavallı halk ise tabiî ki Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan sıradan halk.
Kendinden, çevresinden ve dünyadan haberi olmayan, doğru dürüst hiçbir şeyi hatırlamayan ABD Başkanı Joe Biden’in bu dönem Donald Trump ekarte edilerek neden seçtirildiğini şimdi daha iyi anlıyoruz. Anlaşılıyor ki, Biden’in esas seçtirilme nedeni buymuş. ABD’nin tüm maddî kaynaklarını bu katliamda İsrail’e hiçbir başkan, Biden kadar rahat aktaramazdı. Emin olun, İsrail’e nelerin aktarıldığından onun bile haberi yoktur. Siyonizm lobisi işini tıkır tıkır yürütüyor. Zira Biden’in kendisinden haberi yok ki dünyadan haberi olsun.
Bu yaşananların devamında İslâm’ın bu kadar ilgi odağı olması, binlerce insanın İslâmiyet’i araştırmaya yönelmesi ve kendi dinlerini, kitaplarını sorgulaması ve bu sorgulamalar sonucunda İslâmiyet’e girmesi, Siyonistlerin ve Evanjelistlerin müthiş bir şekilde canlarının yanmasına sebep oluyor.
Bu saydığım gelişmeler, dünyanın her tarafında Gazze’yi perdelemek ve aleyhlerine dönen dünya gündemini ortadan kaldırıp eski düzene geri dönmek için öncelikle medyada perdeleme, ilgiyi başka yönlere çekme faaliyetleri tüm hızı ile devam etmektedir.
Türkiye gündemi de oynatılmayan futbol maçından itibaren değişmiş, tüm basının gündem ve manşetlerinin değiştirileceği bir ortam oluşturularak şer güçler ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır. Bugün de içimizdeki maşalarına görevlerini yaptırıyorlar.
Futbol Federasyonu Başkanı, Galatasaray Spor Kulübü Başkanı ve Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı bu işin ne kadar içinde veya bu olaylardan ne kadar haberdar, bilme şansımız yok; ancak o günden beri ülkemizde, “Hiç de zamanı değil” diyebileceğimiz değişik gündemler oluşturacak olaylar peşi sıra gelmeye başladı.
Sonuçta Gazze Katliamı ülkemizdeki gündemini biraz daha kaybeder hâle geldi. “Bu işin doğasında var” diyebilirsiniz, ancak bunun için sarf edilen çabaları görmemek biraz fazla saflık olur.
Siyonizm ve onlarla birlikte katliam yapan ABD ve Avrupa devletleri yöneticileri çokça gündemden düşürüldü. Emin olun, diğer İslâm ülkelerinde de değişik yollarla Gazze gündemden düşürülmekte.
Ülkemizde en son Trabzonspor-Fenerbahçe maçı, iyice ve en ince ayrıntıları ile incelenirse, ülke gündemini değiştirmek için provoke edilen bir müsabaka oldu. Başından itibaren ilmek ilmek işlenmiş gibi duran, futbolla yatıp futbolla kalkan bir şehrin manipüle edilmesi üzerine ülkemizde gündem yine Gazze’den uzaklaştırıldı. Ve bu suni gündem uzatıldıkça uzatılıyor. Esas olarak dünyada ve ülkemizdeki Gazze konusu gündemden uzaklaştırılıyor. Olan her olaya takılırsanız, Gazze serencamını doğal olarak kaçırırsınız.
Bir de dünyaya bakacak olursak, en son Rusya’da yapılan baskın ve katliam da yine Gazze’yi, katliamcı Siyonistleri perdelemek ve katilin Siyonistler olduğu gerçeğini üç beş satılmış ve adı sözde Müslüman olan teröriste para karşılığı katliam yaptırarak “Müslümanlar katil” imajını perçinlemek için sergilenen bir tiyatro. Tüm dünya tekrar manipüle edildi böylece. Bu iş öyle üç beş kişinin organize edebileceği bir şey değil. Bu olayın, güçlü ülke istihbaratlarının milyon dolarlık bir tiyatrosu olduğu güneş gibi apaçık ortada. Yaparsınız operasyonu ve bu işler için daha önce kurdurduğunuz bir terör örgütüne üstlendirirsiniz, olur biter. Tabiî yerseniz…
Peki, bu perdeleme niçin bu kadar önemli?
Bugüne kadar Gazze’de katledilen, işkenceye ve tecavüze maruz kalan insan sayısı otuz beş bin civarındayken, önümüzdeki günlerde açlık ve katliama maruz kalma ihtimali olan insan sayısının yanında Gazze’den Mısır’a göç edenler haricindeki tüm Gazze halkı en az beş altı yüz bin civarında. Yani yaklaşık 600 bin insan ölümle yüz yüze. Görünüyor ki, katliam artarak devam edecek. Hazırlıklar, yığınaklar ve Gazze etrafındaki insafsız ve hukuksuz abluka bunun için. Ve bu yüzden Siyonizm’e göre bu vahşet mutlaka perdelenmeli. Silahlarla, bombalarla öldürebildiklerini öldürecekler, öldüremediklerini ise açlık ve susuzluk öldürsün istiyorlar. Görebildiğimiz kadarıyla bugüne kadar yapılan katliamın on beş yirmi katı daha büyük ve korkunç bir katliam önümüzde duruyor.
Dünya gündeminde bunlar olurken, bizim medyamız ve İletişim Başkanlığımız Müslümanlar lehinde oluşan ve belki de tarihin en olumlu bu dönemini hasada çevirecek ne ciddî bir faaliyet, ne de ciddî bir gündem tutuyor. Yaşanan katliamlar yönünden yüz yıl kullanılsa bitmeyecek olay ve belgelerin arşivlendirilmesi yönünde ne ciddî bir arşivleme çalışması, ne de İslâm tarihinde nadir rastlanacak böyle bir ortamı değerlendirip dünya halklarının temsilcileri ile yapılacak seri konferans, seminer ve toplantılar yapılıyor. Bir fikir veya eylem göremiyoruz. Böyle bir ortam bugüne kadar ne yazık ki heba edildi, heba edilmeye devam ediliyor. Elinde imkân ve fırsat olanlar bakalım bunun hesabını tarihe nasıl verecekler…
Her akşam Gazze’de yaşananları televizyon ekranlarında yorumlamak bu iş için yapılabilecek en kolay iş. Yarın başka bir gündem gelir, ona geçersiniz ve o yeni gündemi yorumlamaya başlarsınız, olur biter. “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye” demeden önce, ne yapılması gerekiyorsa yapılması lâzım. Yaşadığımız bu Gazze Katliamı, sesli, görüntülü ve yazılı olarak İletişim Başkanlığı, TRT ve tüm medya kuruluşlarımızca, olayların tanıkları hayattayken ve yaşananlar tüm canlılığı ile ortadayken arşivlenmeli. Her medya kuruluşu, sadece haber geçmek için değil, uzun yıllar belgeseller, filmler, diziler, ansiklopediler, kitaplar hazırlamak için şu an bulunabilecek her materyali, her olayı ve her anıyı soğumadan arşivlemeli. Öyle ki, “Lâzım olur, olmaz” demeden her şey arşivlenmeli.
Olaylar durulduğunda yapacak fazla bir şey kalmaz. Ben bunu özellikle TRT ve İslâmî hassasiyeti olan basın ve yayın kuruluşları ve İletişim BaşkanlığıQndan bekliyorum. Ne yazık ki olması gerektiği kadar bu konu üzerine eğilmiyorlar. Ya da kimsenin böyle bir gündemi yok ne yazık ki.
Neredeyse Avrupa ülkelerinin duyarlı insanları bir araya gelip Gazze gündemi ve İsrail zulmü ile ilgili daha kalıcı faaliyetler başlatacaklar, ancak ne hikmetse bizde tık yok. Sayın İletişim Başkanı ve İletişim Başkanlığı, dünya tarihinde Müslümanların haklılıklarını gündem edecek daha müsait başka bir olay mı bekliyorlar harekete geçmek için, anlayamıyorum.
Gazze, İslâm ve mazlum halklarla ilgili koskoca bir gündem heba edildi. Bundan sonra da heba edilecek gibi duruyor. Bizim İletişim Başkanlığı ve Başkanı ise durumun farkında değil sanırım. Çok ümidim vardı kendilerinden ancak önümüzde kocaman bir hayâl kırıklığı var. Asırları gün gün tarasanız, son dört beş ayda dünya halklarının doğruya/haklıya ve İslâm’a bu kadar ilgi ve aç olduğu bir manzara bulamazsınız. Bundan sonra bulunabilir mi, meçhul.
Ne yazık ki Sayın Cumhurbaşkanımız, her işte olduğu gibi bu işte de yalnız kalmış görünüyor. Yine yalnız, her zaman yalnız…
Ben üzerime düşen hatırlatma ve uyarma görevimi yapayım; yetkilisi gerekeni düşünsün, plânlasın ve harekete geçsin diye umarak…
Allah’a emanet olun…