Gazze’ye nasıl girmeli?

24 saat bittiğinde hareket edecek şeyin Siyonist teröre karşı işlettiği takvimi ve plânlı saati biz bilmiyoruz ki Siyonist korkak bilsin. Bu yüzden daha da azdı, bu yüzden o bizim basınımızın bile gerzekçe ağzına doladığı “yerleşimcilerine” tek tek silahlar, el bombaları ve otomatik tüfekler dağıttı. Durmak kendi tercihi değil. Duracak!

BÜTÜN hava teçhizatı ve mühimmatıyla saldırıyor Siyonist terörist. Kara harekâtına dair güya ABD uyarı yapıyormuş, çok daha fazla ileri gitmemeliymiş.

Yahu korkularını bile yalanla örtüyor bu kâfirler!

O korku olmasaydı, 46 kilometrelik bir şeridin bombalanmamış tek bir alanı kalır mıydı?

Haritadan silinmiş bir şehir var. Belki “Doğrusu yok” diyebilirdik. Fakat o şehir “1” nüfuslu olsa bile o şehirde iman var, ihsan var, direniş var, varlık var. Dolayısıyla binaları yıkılmış olsa bile orada bir şehir var.

24 saat tanımıştık Sayın Devlet Bahçeli’nin sözleriyle. 24 saat bittiğinde azgınlıkları adeta pik yaptı.

Peki, Bahçeli neye işaret etmişti?

24 saat bittiğinde hareket edecek şeyin Siyonist teröre karşı işlettiği takvimi ve plânlı saati biz bilmiyoruz ki Siyonist korkak bilsin. Bu yüzden daha da azdı, bu yüzden o bizim basınımızın bile gerzekçe ağzına doladığı “yerleşimcilerine” tek tek silahlar, el bombaları ve otomatik tüfekler dağıttı.

Durmak kendi tercihi değil. Duracak!

Ve biz Gazze’ye gireceğiz.

Girecek ve önce vahşi namussuzların yıktığı hastaneleri inşâ edeceğiz.

Okullar kuracağız. Evler yapacağız. Enerji santralleri kuracağız.

Sosyal medyada, “Türk askeri oraya girer de başına bir şey gelirse kim hesabını ödeyecek?” gibi imansız sorular var.

Peki, barış ortamı kurulsa, oradaki yetimlerin zihinlerini kurtarmak, gönüllerini imar etmek için psikolog, pedagog, öğretmen, okul öncesi eğitmeni, drama eğitmeni, spor eğitmeni göndermeyi önersek, bu ne der o imansız?

Anlamıyorlar, anlayamayacaklar.

Kur’ân’dan bekledikleri şey oruç tutarken sakızın o ibadeti bozup bozmayacağını yazması. Ondan bekledikleri şey ölülerinin ardından para vererek gönderdikleri sözde sevaplar…

Fakat Tevbe Sûresi, hani o kâfirlere ve onlara karşı savaşmayacak olan ikiyüzlülere karşı bir ültimatom çektiği için özellikle besmelesiz başlayan sûre diyor ki, “Kâbe’de hacılara su dağıtanlarla Allah yolunda cihat edenleri bir mi sanırsınız?” (Tevbe, 19).

Mesele bu kadar basit!

Bu ayetin öncesi ise tamlanan (Tevbe, 18): “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a tam anlamıyla iman eden, namazı kılan ve zekâtı verenler imar edebilir.”

Kâbe’de hacılara su taşıyanlardan bir aksiyon göstermelerini isteyenler ya çok saflar, ya konuyu idrak edemiyorlar. O hâlde biz neden ikinci fırka olmaya talip değiliz.

Allah’ın mescitlerini (Mescid-i Aksâ ve çevresini de) adaleti ve hizmetiyle Türk Devleti imar etmeye muvaffak olmuştu. Bundan sonra da iş başa düşmüş hâldedir.

Bugüne dek “Tarafsız olan bertaraf olur” dedik. Bugün iki tarafa da oynayanların tarafsız olmamakla övündüklerini izliyoruz. İşte onlara inat, Gazze’ye gireceğiz.

Ama öyle, ama böyle, gireceğiz!