Gazze’ye kesilen ceza mı, yoksa Gazze’nin azabı mı?

Hiç şüphesiz, Gazzelilere biçilen ceza kadar, suskunların payına Allah’ın murat buyuracağı büyük bir gazap düşecek. İşte o gün, onlar peşinen alacaklı ve avantajlı olacaklar. Üstelik mücazattan mükâfata giden yolun can vermekten, anne ve babadan, evlâttan ve kardeşten vazgeçtiğini bilerek…

CÜMLE kurmakta zorluk çektiğimi itiraf ederek, hiçbir cümle kurmasam da başlığı kapsayan sorunun tek başına kâfi geleceğine inanarak başlıyorum yazıma…

Altıncı haftasına giren Gazze’deki soykırıma dair verileri yansıtmak istemiyorum. İstemiyorum, çünkü bilinenleri tekrardan öteye gitmediği gibi, var olan umudu kaybetmemize de neden oluyor.

Şu bir gerçek ki, “HAMAS” gibi bir bahaneyi senelerdir cebinde taşıyan Siyonist yönetim, Gazze halkına 7 Ekim’de bir ceza kesti ve bu cezayı onların mübârek kanlarını kutsal topraklara dökerek ödetiyor.

Yerlerinden, yurtlarından edilen, açlığa ve yokluğa mahkûm olanların çaresizliği ne yazık ki dünya kamuoyunda ses getirip halk nezdinde yankı bulsa da, bîşuur ve insafsız şizofrenlerden oluşan otorite sahiplerine ulaşmada yeterli değil.

İşte tam bu noktada, onlar her zamankinden daha çok tek kapıya yöneliyor, “Senden başka gidecek kimsemiz yok, bize Sen kâfi gelirsin” diyerek Yüce Mevlâ’ya sığınıyorlar. Sadece sığınmıyor, dualarına iliştirerek bir de ah çekiyorlar.

Hiç şüphesiz, Gazzelilere biçilen ceza kadar, suskunların payına Allah’ın murat buyuracağı büyük bir gazap düşecek. İşte o gün, onlar peşinen alacaklı ve avantajlı olacaklar. Üstelik mücazattan mükâfata giden yolun can vermekten, anne ve babadan, evlâttan ve kardeşten vazgeçtiğini bilerek…

O hâlde, “Bebeğinden yaşlısına, erkeğinden kadınına dünyaları cehenneme çevrilen cennet ehline binlerce selâm olsun ve şehadetleri makbul biçimde mücadeleleri zaferle taçlansın” diyerek bu haftaki yazımızı sonlandırılıyoruz.

Biz yazımızı, zalimler de zulmünü sonlandırsın ve Gazze semalarına barış güvercinleri kanat çırpsın. Arkadaşlarından ve kardeşlerinden eksilen çocukların sesleri yeniden Gazze sokaklarında yankılansın, ambulansların sirenleri sussun. Hem dünya susarken, ambulanslar da susmalı değil mi?