Gazi Mestan Türbesi

Gazi Mestan Türbesi, Priştine şehrinden Mitroviça şehrine giden yol üzerinde, Kosova Savaşı’nın yapıldığı Kosova ovasının yaklaşık 6-7 kilometre güneydoğusundaki hâkim tepe üstünde yer almaktadır. Yapılış tarihi ve kimler için yapıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte konuya dair iki farklı rivayet bulunmaktadır.

Kosova, Priştine

İSLÂMİYET öncesi dönemde bile Türkler cesaret, merhamet, adalet ve kahramanlıklarıyla bilinen bir milletti. O dönemlere ait bilgiler daha ziyade hikâye ve destanlara dayansa da daha sağlıklı bilgileri yerleşik bir düzende olan ve Türklerin savaştıkları ülkelerin tarihlerinden edinmek mümkündür. İslâmiyet’i kabul etmelerinin ardından bu yiğitlik ve cesaretlerini İslâm dinini yaymaya ve yeni yurtlar fethetmeye harcadılar.

Öncesinde “çeri” denilen ve bir araya geldiklerinde “yelme” ismini alan bu akıncılar, serhat boylarında büyük mücadeleler verdiler. İslâmiyet’in kabulünün ardından “yiğit ve yürekli savaşçı” anlamına gelen “alp” ismini alan bu savaşçılara hem kılıç eğitimi alan, hem de dönemin ünlü âlimlerinin halifeleri olarak yetiştirilen, adına “alperenler” denilen kişiler de eklendi. Bu kendini Allah’a adamış, benliğinden ayrılmış yiğit ve yürekli savaşçıların pîri Hoca Ahmed Yesevî’dir.

Hazret-i Türkistan’ın açtığı yoldan giden alperenler önce Selçuklular döneminde Anadolu’ya gelmişlerdir. Kendisi de bir alperen olan Şeyh Edebali’nin etkisini Osmanlıların kurucusu Osman Gazi’nin “Bizim dâvâmız kuru bir kavga ve cihangirlik değildir, İlay-ı Kelimetullah’tır -İslâmiyet’i yayıp Allah’ın adını duyurmaktır-” sözlerinden görmek mümkündür.

Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşmasında önemli hizmetleri olan alperenlerin bir kısmı Anadolu üzerinden Balkan coğrafyasına geçmişlerdir. Böylece Türkistan’dan bir daha dönmemek üzere yola çıkan alperen gaziler önce Anadolu’yu, ardından da Rum diyarını iman nuruyla nakış nakış işlediler.

Son nefeslerini verene kadar fetih ve irşat vazifesini sürdüren alperenler, hizmet ettikleri toprakların bağrına bir tohum gibi defnedildiler. Bazıları günümüzde dahi korunan üstü açık türbelerde metfun olsalar da bir bölümünün defnedildiği yerler kaybolup gitmiştir. Günümüze kadar gelen bu türbelerden biri de Gazi Mestan Türbesi’dir.

Gazi Mestan Türbesi, Priştine şehrinden Mitroviça şehrine giden yol üzerinde, Kosova Savaşı’nın yapıldığı Kosova ovasının yaklaşık 6-7 kilometre güneydoğusundaki hâkim tepe üstünde yer almaktadır. Yapılış tarihi ve kimler için yapıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte konuya dair iki farklı rivayet bulunmaktadır.

İlk rivayete göre türbenin, Kosova Savaşı’ndan çok önce bölgeye İslâmiyet’i yaymak için gelen alperenlerden Gazi Baba’ya ait olduğu yönündedir. Bu rivayetten yola çıkarak türbeye verilen Gazi Mestan ismi, gazâya katılıp kahramanlık gösteren kişiye verilen “gazi” unvanı ile Sırpça “yer” anlamına gelen “mesto” kelimesinden gelmektedir.

İkinci rivayet ise, türbenin Kosova Savaşı sırasında şehit düşen iki askere ait olduğu yönündedir. Türbenin içinde yer alan iki kişiden biri, Birinci Murad Hüdavendigar’ın bayraktarı olan Gazi Mestan’dır. Diğerinin ise kimliği bilinmemektedir. Bu nedenle türbe, halk arasında “Bayraktarlar Türbesi” olarak da bilinmektedir.

Rumeli topraklarında pek çok tepede fetihlere katılmış alperenler için kubbesiz açık türbeler yapılmıştır. Üstü açık yapılan bu türbelerden farklı olarak Gazi Mestan Türbesi’nin üstü kapalıdır. Gazi Mestan Türbesi’nin de bir zamanlar üst kısmının açık olduğu, sonradan kubbe inşâ edildiği tahmin edilmektedir.

Türbe 3,30 metre yüksekliğinde ve sekizgen bir formda inşâ edilmiştir. İçerisini dikdörtgen biçimi verilmiş taş söveli pencereler aydınlatmaktadır.

TİKA tarafından 2012 yılında restore edilmesinden önce dışı sıvalı ve badanalı olan türbenin taş duvarlarında kurşun izleri vardı. Kubbesini örten kurşun kaplamalar ise sökülmüş, türbenin içindeki iki mezar büyük oranda tahrip edilmiş ve etrafı çöp yığınlarıyla çevrilmişti. O dönemde Başbakanlığa bağlı olan bu kurum, türbenin restorasyonunu üstlenmiş ve bugünkü hâline getirmiştir.

Türbenin bulunduğu alan bölge halkı tarafından kutsal kabul edilmiş ve türbenin etrafı kabristan hâline getirilmiştir. Türbenin kabristan hâline getirilen bahçesinde döneminin üst düzey idareci ve âlimlerini sembolize eden kavuk işlemeli bazı mezar taşları da mevcuttur. Türbenin yapıldığı tam tarih bilinmese de mezar taşlarının en eskisi 1223 (1808) ve en yenisi 1342 (1923) tarihlidir.