KARADENİZ’DE gaz bulundu, CHP
ve taifesi kederden perişan oldu. “Bakalım
bu defa neler saçmalayacaklar?” diye merak ediyordum, ama bu kadar fena
olacaklarını, bu kadar akla ziyan lâflar edeceklerini doğrusu tahmin
etmemiştim.
Gazın
bulunduğuna inanmayabilirler, bulunan miktarı küçümseyebilir yahut gazda başka
bir kusur bulabilirler diye düşünüyordum ama bulunan gazın Türkiye’nin zararına
olduğunu söyleyebilecekleri hiç aklıma gelmemişti.
Evet,
inanması zor ama CHP’nin çiçeği burnunda genel sekreteri bayan, aynen şöyle
diyordu: “Bu gazın kullanılabilir hâle
gelmesi on yıllar alacak, bir sürü masraftan sonra devreye girmiş olsa dahi
bunun Türkiye’ye hiçbir faydası olmayacak, çünkü elde edilen gelir halka
yansımayacak, yandaşların cebinden gidecek…”
Vay
canına! Ne müthiş bir ileri görüşlü analiz(!)…
Bunu
söyleyen bayan, bir zamanlar PYD’nin terörist bir örgüt olmadığını da
söylemişti.
Ama
kabul edelim ki, hanımefendinin öngörüsünün tamamı da yanlış sayılamaz; içinde
doğru olması muhtemel bir bilgiyi de barındırıyor. Öyle ya, onlarca yıl sonra
gazdan elde edilen gelir “yandaşlar”a gideceğine göre, demek ki onlarca yıl
sonra da iktidarda AK Parti olacakmış yani CHP için ufukta hiçbir iktidar şansı
görünmüyormuş. Allah-u âlem, bu doğru işte!
Bir
başka CHP milletvekili, bir TV ekranında gaza karşı çıkma sadedinde,
Cumhurbaşkanı’nın müjdeyi neden Cuma gününe sakladığına takmış! Aslında demek
istediği, gazın lâikliğe aykırı olduğu idi ama bir türlü bunu açıkça telâffuz
edemiyordu.
“Olur
mu öyle şey?” demeyin, bunlardan her şey beklenir!
Halk
TV’ye baktım, spiker yüreğine su serpeceği ümidiyle Sözcü’nün ünlü köşe
yazarına bağlanıp âdeta yalvarırcasına ondan bir umut tahsil etmek istiyordu. Ünlü
yazar, spikerin arzusuna uygun olarak, iktidarın her seçim öncesinde olduğu
gibi bu defa da yine gazın bir palavra olduğunu zorlama bir sırıtmayla iddia
etti. Hazret bu günün hangi seçimin öncesi olduğunu izah etmedi ama güya işi
küçümsemek için zorlama sırıtmalarında çektiği acınacak işkence hâli apaçık
görünüyordu.
Gazın
bulunması bunların kimyasını adamakıllı bozmuş olmalı ki, her meselede zırt
pırt atıp tutan CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun da dili tutuldu. Konuyla
ilgili tek kelime söyleyemedi.
Buna
karşı çıkmalı ya da kötülemeliydi. Ama nasıl?
İktidarın
yaptığı her iyi şeye bir kulp bulabiliyordu ama bu defa bu iş kolay
olmayacaktı. Bir ara, “Acaba
‘Karadeniz’in iki üç bin metre derinliğinde ne işimiz var?’ desem nasıl olur?”
diye düşündü, olmadı. Düşündü, düşündü… Tam beş gün düşündü! Teslim olmaktan
başka çâre bulamadı.
Nihâyet
beş gün sonra ölgün bir ifadeyle, “Gaz
bulunması bizi memnun eder” diyebildi. Arkasından da illâ ki bir pislik
bırakması lâzımdı, “Yeter ki ülke
yararına kullanılsın” diye ilâve etti. Bu ülkenin yararına kullanılmayacak
da kimin yararına kullanılacaktı? Yunanistan yahut İtalya’nın ya da başka bir
devletin yararına mı kullanılacaktı? Adamın görevi fesatlık ya…
Arkasından
da parti teşkilâtından bu konuda fikir beyan edilmesini yasakladı. Bunun sebebi
de, bir danışmanının, Cumhur İttifakı’nın CHP’nin negatif tavrından çok memnun
olduğu şeklindeki uyarısıymış.
Şimdi
CHP ve bilcümle Erdoğan düşmanları, Cumhurbaşkanımızın gaz müjdesini önemsizleştirmeye
çalışıyorlar ya, aslında zamanında onların cumhurbaşkanının da bir petrol
müjdesi olmuştu.
Çokları,
özellikle genç ve orta yaş kuşakları bunu hatırlamaz, bilmezler…
Bilindiği
gibi 27 Mayıs 1960 Darbesi’ni CHP ile ordu içindeki çoğunluğu CHP yanlısı bir
cunta yapmış, devletin başına da cuntanın lideri, CHP’nin Genel Başkanı İsmet
İnönü’yü peygamber olarak gören Orgeneral Cemal Gürsel’i getirmişlerdi.
CHP’lilerin ve onun şemsiyesi altındaki “ilericilerin” sevinçten coşup
taştıkları darbe sonrası, 1960 yılının bir yaz ayında bu Cemal Gürsel bir bomba
patlattı. Ama ne bomba!
Dünya
tarihinde bir ilki başarmıştık. Gürsel radyolardan milletimize müjdeyi
verirken, sevinçten ve heyecandan sesi titriyordu. Evet, petrol bulmuştuk.
Bulduk ama nerede? Düz arazide mi? Hayır! Denizde mi? Hayır! O hâlde nerede?
Dağın
tepesinde!
Hayır,
asla lâtife yapıyor değilim. Dünyada ilk defa Türkiye, dağın tepesinde petrol
bulmuştu! Devlet Başkanımız, CHP’nin yere göğe sığdıramadığı “Cemal Aga”sı, Toroslardaki
Bulgur dağının tepesinde muazzam bir petrol yatağı bulunduğunu müjdelemişti.
“E, peki nerede bu
bulunan petrol?”
derseniz, onu Kılıçdaroğlu’na sormalı; çünkü bu petrol de Kılıçdaroğlu’nun
Adana’daki bin yataklı sahra hastanesinin yanında bulunuyor. Hastane neredeyse,
petrol de oradadır!
Bu
CHP’yi, CHP’lileri ne yapalım? Biz bunlarla aynı milletin insanları mıyız?
Milleti tarif ederken, “kaderde, kıvançta, tasada beraber olan fertlerin
meydana getirdiği” bir topluluk şeklinde ifade edilirdi, hâlbuki bunlarla bizim
hiçbir müştereğimiz bulunmuyor.
Ülkemizin
iyiliğine olan bir olaya biz sevinirken onlar üzülür, ülkemizin başına bir felâket
geldiğinde biz üzülürüz, onlar sevinirler. Hiç şüphe edilmemelidir ki, Devletimizin
Doğu Akdeniz ve Ege’de, Libya’da ve Suriye’de başarı kazanmaması, onların en
büyük arzusudur.
Şanlı
ordumuzun Irak’ta, Suriye’de ve Libya’da zaferden zafere koşması bizleri
gururlandırırken, onlar kederden kahroluyorlar. Biz Mehmetçiğin şehâdetine
gözyaşı dökerken, onlar DHKP-C’li teröristin ölümüne ağıt yakıyorlar, ilâ âhir...
Bunların
adam olacaklarına dair en küçük bir umut yok. Bundan böyle her işimizde
hesabımızı bu gerçeğe göre yapmalıyız. Bunlara asla taviz verilmemeli, bunları
kazanmak gibi ham hayâllerle bunları şımartmamalıyız!