İNSANLAR hayatlarının dönüm
noktalarını ölümsüzleştirmek için bu anları kaydetme yolunu seçiyorlar.
Bunlardan biri de doğum sürecinin fotoğraflanmasıdır.
Ebeveynler,
bebeklerinin dünyaya göz açtığı ilk anlarını ölümsüzleştirmeyi, hatta bazı
ebeveynler doğum süreçlerini kayda almayı fazlasıyla önemsiyorlar. Ülkemizde
giderek artan talep nedeniyle fotoğrafçılar doğum fotoğrafçılığına yöneliyor.
Doğum
fotoğrafçılığında fotoğraf sanatına dair teknik bilgilerin edinilmesi son
derece önemli. Fakat daha da önemli olan, kişinin doğum fotoğrafçısı olduğunu
sertifikalandırması. Çünkü doğum fotoğrafçılığı, en nihayetinde hastane
ortamında yapılan bir iş.
Günümüzde
hastaneler doğum fotoğrafı çekecek olan fotoğrafçılardan doğum fotoğrafçısı
olduğuna dair sertifika istiyorlar. Bu nedenle doğum fotoğrafçısı olmak için
ilk önce sertifikalı bir doğum fotoğrafçılığı eğitimi alınmalı.
Doğum
fotoğrafçılığı, doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası olmak üzere birkaç
farklı aşamadan oluşur.
Doğum
fotoğrafçıları ilk önce hamilelik sürecine ilişkin fotoğraflar çekerler.
Hamileliğin özellikle son döneminde yapılan bu çekimler aslında ortaya konauln hikâyenin
başlangıcını oluşturur.
Doğum
zamanında ise fotoğrafçı, annenin doğuma hazırlanma sürecini de fotoğraflar.
Böylece süreç içerisinde yaşanan duygular fotoğrafa aktarılmış olur. Hazırlık
aşamasından sonra doğum anı fotoğraflanır. Doğum anından sonra bebeğin göbek
bağının kesilmesi ve bebeğin ilk ağlama sesinin olduğu fotoğraflar çekilir. Bu kareler
duygunun zirvede olduğu fotoğraflar olduğu için son derece etkileyicidir. Bu
aşamada ortamı şekillendirme gibi bir durum söz konusu değildir. Yani doğum
fotoğrafçısının ortamı bir stüdyoya çevirme şansı yoktur. Ayrıca çekimler
doğumhanede ve operasyon esnasında yapıldığı için doğum fotoğrafçılığında flaş
ve yardımcı ışık kaynakları gibi bazı ekipmanları kullanma imkânı hemen hemen hiç
yoktur. Bu da doğum fotoğrafçısının işini zorlaştırır.
Doğum
fotoğrafçılığında en önemli anlardan biri de bebeğin anneyle buluştuğu ilk
andır. Bu anda hem anne, hem de bebeğin tepkisi mutlaka fotoğrafa
yansıtılmadır. Aksi takdirde oluşturulan hikâye eksik kalacaktır.
Doğum
sonrası fotoğraflarında ise bebeğin ayak mührünün yapıldığı, boy, kilo ve baş
çevresinin ölçüldüğü anlar ile bebeğin ilk yıkandığı anlar fotoğraflanmalıdır.
Doğum fotoğrafçılığında annenin yanı sıra babanın da bebekle ilk buluştuğu an
son derece önemlidir. O nedenle bu anın da fotoğraflanması hikâyenin bütünlüğü
açısından son derece önemlidir.
Tüm bu süreç sonunda ortaya etkileyici bir hikâye ortaya çıkar. Bir doğum fotoğrafçısı bu hikâyeyi en etkili şekilde fotoğraflayabilmek için hem doğum süreçlerine dair bilgi sahibi olmalı, hem de fotoğrafçılık sanatının inceliklerini bilmelidir.