13-15 Kasım
tarihlerinde, tüm dünyanın gözü Formula 1 yarışları nedeniyle İstanbul’a
çevrildi. Dokuz yıllık bir aradan sonra ülkemizde yapılan Formula 1 yarışları,
dünyanın en popüler otomobil sporları şampiyonası…
“Grand
Prix” olarak da adlandırılan Formula 1, tek kişilik açık tekerlekli otomobil
yarışıdır. Dünyada bu yarış için hazırlanan pistlerde ve şehir yollarında
gerçekleşir. Aslında 19-21 yarıştan oluşan yarışlar dizisi demek daha doğru
olur. Yıl sonunda toplanan puanlara göre Pilotlar Şampiyonluğu ile Takımlar
Şampiyonası (Otomobil Yapımcıları Birinciliği) ödülleri verilir.
Dünyada
en fazla izleyicisi olan Formula 1 Dünya Şampiyonası’nın ilk yarışı, 1950
yılının Mayıs ayında İngiltere’nin Silverstone pistinde yapıldı.
Yarışlar
kırsal alanlara kurulan pistlerde gerçekleşme birlikte, pistler FIA tarafından
yayınlanan en yüksek kalite değerine sahip olma şartıyla yapılıyor. Bunun hâricinde
sıra dışı pistler de bulunuyor.
Örneğin
Monaco’da şehir sokaklarının trafiğe kapatılmasıyla oluşturulan pist de mevcût.
Normal şartlarda günlük trafiğin aktığı sokaklarda asfaltı eritircesine hızla
giden araçları görmek heyecanlı olsa gerek. Bu özelliğinden dolayı Monaco Grand
Prix’i, en çok kazanılmak istenen yarış olarak biliniyor.
Yaptığınız
işte tutku önemlidir. Fakat bu yarışta tutku olmazsa olmazdır. Formula 1
pilotlarındaki tutku, onların defalarca birincilik elde etmesindeki en büyük
neden. Bunun dünyadaki örneklerinden bir tanesi olan Büyük Britanyalı Hamilton,
İstanbul’da düzenlenen yarışta bayrağı ilk sırada geçerek şampiyonluğu
garantiledi. 35 yaşındaki pilot 2008, 2014, 2015, 2017, 2018 ve 2019 ve son
olarak 2020 sezonunda zafere ulaşarak kariyerinin 7’nci şampiyonluğunu elde
etti.
Birincilik
kupasını TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’un elinden alan Hamilton, Türkiye’ye
sık sık geldiğini belirterek sevgisini şu sözlerle dile getirdi: “Asla unutamayacağım bir gün! Şampiyonluğu
kazanmak için daha güzel bir yer olamazdı. Türkiye’nin sahilleri çok güzel, kıyıları
çok güzel, Türkiye’yi seviyorum…”
Sezonun
diğer yarışları Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde yapılarak
tamamlanacak.
Formula
1, dünyadaki en ilginç ve bir o kadar da tehlikeli sporlarından birine konu. Yarışın
kendisi ve hattâ daha fazla ilginç olan yanı ise, yarışa katılan firmaların bu
yarışa özel ürettikleri arabalar. Bunlar oyuncak olanlardan ve sanal
oyunlardaki renk renk araçlardan oldukça farklı ve şaşırtıcı özelliklere sahip.
Öncelikle,
yarışı izlerken ekibin pistin kenarında birkaç kişiden ibâret olduğu düşüncesi
tamamen yanlış. Formula 1 takımı, ortalama 600 kişi demek!
Formula
1 araçları, dünyanın en hızlı araçlarından. Amaçları en kısa sürede hızlanmak.
Fakat pistlerin zorlayıcı virajları ve lâstik değişimi gibi çeşitli nedenlerle
kısa sürede yavaşlamak da önemli. Araçların 0’dan saatte 100 kilometre hıza çıkıp
ve tekrar 100’den 0’a düşmesi yaklaşık 2 ilâ 4 saniye sürüyor.
Formula
1 araçları pistte birkaç tur attıktan sonra fren diskleri “bin santigrat”
dereceye ulaşabiliyor. Bunun, yanardağlardan fışkıran erimiş lavların ısısına
eşdeğer olduğu belirtiliyor.
En
temel model aracın mâliyeti tam olarak bilinemese de 2018 verilerine göre,
ifade edilen ortalama, 16 milyon avroya kadar çıkmakta. Belki de daha fazlası…
Formula 1 araçları satılmıyor, satın alınamıyor; sadece son teknolojilerle
üretiliyorlar. Bu nedenle tam mâliyeti bilinemiyor. Her yıl eklenen teknolojik
yeniliklere göre mâliyet değişebiliyor.
Kaynaklarda
her bir Formula aracının en az 80 bin parçadan oluştuğu belirtilmekte. Bunun
getirisi olarak, tıpkı uçaklardaki gibi her bir parçanın büyük titizlikle
birleştirilmesi gerekiyor. Bu araçlar için de asfaltta uçtuklarını söylemek
yeridir.
Bir
araç motorunun en yüksek performans kriterine göre tasarlanmış olması nedeniyle,
o araç en fazla beş yarışa dayanabiliyor. Diğer bir konu, aracın en önemli
parçalarından biri olan lâstikleri… Her yarışta ortalama 500 gram ağırlık
kaybediyor lâstikler.
Yarışlarda
kilo kaybeden sadece aracın lâstikleri değil. Pilotların da aracın içindeki
yüksek sıcaklık nedeniyle ortalama bir yarışta 4 kilogram civarında kilo
kaybettikleri bilinmekte. Bu kadar tehlikeli bir yarış için kullanılan bu
araçlarda hava yastığı bulunmuyor fakat kokpit, 250 tona eş darbelere
dayanabiliyor ve kullanılan kasklar en dayanıklısından. Kullanılmadan önce en
ağır testlerden geçiyorlar.
Yeteri
kadar hız ve açı sağlanırsa, Formula 1 araçlarının baş aşağı sürülebilecek
aerodinamiğe sahip olduğu belirtiliyor. Bu noktada aracın ağırlığı, hız ve
yakıt miktarı önemli. Aracın direksiyonu oldukça kafa karıştırıcı; uçaklardaki
gibi çok fazla sayıda gösterge ve tuş bulunuyor. Bunları yönetmek başlı başına
maharet gerektirir nitelikte.
Yarış
esnasında araçlar sadece lâstik değişimi için duruyorlar. Tabiî bu değişim
saniyeler içerisinde oluyor. Bunu gerçekleştiren ekibi hayranlıkla izlememek
mümkün değil. Formula 1 araçlarına yarış sırasında yüksek sıcaklık nedeniyle
yakıt takviyesi yapılmıyor. Yakıt tankları buna göre yapılıyor.
“Formula
1 yarışına hiç kadın pilot katıldığı olmuş mudur?” diye merak ettim.
Ulaşabildiğim bilgi, puan kazanabilen tek bir kadın olduğu. Bu isim, 1975
İspanyol Grand Prix’ine katılan Lella Lombardi.
Türkiye
için Formula 1 ne demek?
Dünyada,
“Formula 1’i olan/olmayan ülke” diye bir söylem varmış. Monaco’daki yarış
sırasında insanların balkonlarını kiraya verdiklerini ve kiraların binlerce
avro olduğu gerçeği, bu yarışın turizm geliri açısından oldukça önemli
olduğunun delillerinden sadece biri.
Verilere
göre, İstanbul’da gerçekleşen yarışı dünya üzerinde yaklaşık 400 milyon tekil
izleyici, Türkiye Grand Prix’ini canlı olarak takip etmiş. Ekonomik açıdan elde
edilen gelir noktasında telâffuz edilen rakam da yaklaşık 150 milyon dolar.
Pandemi
nedeniyle seyircisiz yapılması bu yıl için dezavantaj olsa da önümüzdeki
yıllarda bunun seyircili olarak yapıldığında elde edilen gelir katlanarak
artacaktır. Dünyanın dört bir yanından meraklılarının ülkemize gelecek olması,
turizm geliri açısından her anlamda Türkiye’ye kayda değer katkı sağlayacak. Tüm
takımların iki gün süren yarışlar için en az üç dört gün ülkemizde kalmaları
gerekecek. Takımda görevli sayısını hatırlarsak, oldukça büyük sayılar demek bu.
Bu sayılara, yarış yapılan tüm ülkeleri pilotlarla birlikte dolaştığı
belirtilen Formula 1 fanatik izleyici grubunu da eklersek, beklenti, Formula 1
yarışının Türkiye’ye getirisinin düşünülenin çok daha üzerinde olacağı yönünde…
Formula
1 yarışının bu yıl olduğu gibi bundan sonra da Türkiye’nin tanıtımına olumlu katkı
sağlamaya devam etmesi dileğiyle…