DOKSANLARIN vergi rekortmeni,
genelev işletmecisi Matild Manukyan, mîrası yüzünden son günlerde yeniden
gündem oldu.
Manukyan,
bu kez oğlu Kerope Çilingir’in ölümü nedeniyle gündeme geldi. Öldüğü günden
beri devam eden mîras kavgası, oğlu Kerope Çilingir’in ölümü üzerine daha da
alevlendi.
Manukyan’ın
kavga konusu olan mîrası epey yekûn olduğu için magazin basını hiç bu dâvânın
peşini bırakmadı. Genelev patroniçesi Manukyan’ın kayıtlara geçen mîrasında 500
daire, 50 dükkân, 4 han, 4 yazlık, 220 ticarî taksi plâkası, 40 bina, 2
fabrika, Kalamış’ta yat, bir Rolls-Royce, dört BMW ve dört tane de Mercedes
otomobil ile bir otel yer alıyor.
Normal
şartlarda bunlar bizi ilgilendirmiyor. Bize ne genelev patroniçesinin
servetinden veya o servet üzerinden doğan mîras kavgasından! Ama o mîrasın
nasıl elde edildiği hususu, bir benzerlik nedeniyle ilgi alanımıza giriyor…
Bir
dönem Fetullahçı yapılanmanın içinde bulunmuş, yapının çirkin yüzünü görünce
FETÖ’den ayrılıp örgütle ilgili önemli ifşalarda bulunan Çetin Acar, FETÖ Çatı
Dâvâsı’nda verdiği ifadeyle, Fetullahçı terör örgütünün fuhuş yapılanmasını
gözler önüne sermişti.
Acar,
ifadesinde, FETÖ’cülerin 3 bin kişilik fuhuş ordusu kurduğunu dile getirerek, “Bunların bin civarı Gülen evlerinde
kalanlar... Bunlar bakanların, milletvekillerinin, generallerin koynuna
sokuluyordu ve kayıt altına alınıyordu. Bunların arkasındaki de eski Emniyet
Terörle Mücadele Başkanı Cihangir Çelik’tir. Bunun kullandığı ‘Zehra’ isminde
bir ‘fahişe imamı’ vardır. Okumaya gelen bin civarında kişi, Gülen’in evinde
fahişe olarak kullanılıyor” dedi.
3
bin kişilik fuhuş ordusu, Manukyan’ın kaç katı kim bilir?
FETÖ,
bunları belli ki tuzak kurmak için kullanmış. Ama Fetullah’ın parayı nasıl
sevdiğini herkes biliyor. Dolayısıyla bu ordu üzerinden Manukyan’ın kazandığı
paralardan çok daha fazla para kazandığı kesin!
Sadece
kadın ticareti yaparak para kazanmadı Fetullah bu işlerden. Şantaj yoluyla bu
paraları 10’a, 100’e katladı…
***
Fetullah’ın
kadın tacirleri, İzmir’deki bir fuarda tuzağa düşürüp koynuna alüfte
yerleştirdikleri bir işadamından günler sonra okul için yardım talebinde
bulunurlar. İşadamı talebi reddeder. Bunun üzerine kadın tacirleri, işadamının
mâkâmını terk ederler. Ancak terk sırasında bir CD’yi sehpanın üzerine
bırakarak giderler.
Daha
sonra CD’yi fark eden işadamı, onu bilgisayarına yerleştirir ve izler. Durumu
anlar. Netîcede şantajın nereye varacağını öngörür ve her şeyi eşine anlatmaya
karar verir…
Eşi
ile arasında çetin olaylar geçer, ama bir şekilde kendini affettirmeyi başarır.
Bunun
üzerine kendisini ziyarete gelenleri arar, mâkâmına davet eder. Fetullahçı
kadın tacirleri, amaçlarına ulaştıklarını umarak, ellerini ovuştura ovuştura
gelirler. İşadamı, güvenliğe kapıları kapattırır ve bu alçaklara, “Bana kurduğunuz bu tuzak sebebiyle,
düştüğüm hatâdan dolayı bana bir tek eşim hesap sorabilirdi ve ben bu hesabı
verdim” diyerek masanın altında sakladığı sopayı çıkarıp Fetullahçı kadın
tacirlerine gerekeni yapar…
***
Bugünlerde
Fetullah’ın hasta olduğunu duyan mîrasçılarının birbirlerine düştüklerine dair
haberler yayınlanıyor. ABD ve Avrupa’da, tıpkı Manukyan’ın mîrasçıları gibi,
birbirine hakaret edip suçlayanlar var.
Fetullah’ın
fuhuştan kazandığı para onların olsun. Lâkin burada dikkat edilmesi gereken çok
önemli bir mevzu var: Fetullah’ın bu fuhuş ordusuyla avucuna aldığı kişiler,
örneğini verdiğim işadamı gibi ne zaman davranacaklar?
Bu
konuda bir şeylerin yapılması lâzım. Fetullah’ın asıl tehlikeli mîrası bu!
Eğer o mîrası ortadan kaldıramazsak, FETÖ ve türevleriyle mücadele etmemiz mümkün olmaz!