2023 Seçimlerinde Erdoğan’ın alternatifinin bir türlü
oluşturulamaması, muhalefetin stratejik sendromu! Milletimiz de Sayın Erdoğan
yerine ülkenin yönetimini ele alabileceğine inandığı alternatif bir ismi
ufukta/pratikte görmüyor.
Dolayısıyla 2023 sonrasında “Erdoğan’sız Türkiye”
hedefinde muhalefet (DEVA-Gelecek Partileri de dâhil) bir türlü sonuç alıcı
hamle bulamıyor. Muhalefet için yakın ve imkân dâhilinde gördüğü tek strateji
var: 2023 yılında Meclis çoğunluğunun muhalefet blokunda kalması ve yerel
yönetimlerde de muhalefetin yaygın başarısına odaklanmak ve Erdoğan’ı devirmek
işini ise ABD-AB güçlerine bırakmak...
Cumhur İttifakı’nın odaklandığı strateji ise, Türkiye’nin
Irak-Suriye sınır boyunda tezgâhlanan butik PKK devletçiği kurgusu olan ABD-AB stratejisini
boşa çıkarmak, Ege’de suları ısıtarak cephe sayısını arttırma tezgâhında olan
AB blokunun taktiklerine karşı ataklarda durmak… Yani Erdoğan ve özelde Devlet’e
diz çöktürmek isteyen dış politika sağanağına hazır olmak...
Şahsi öngörüm şöyle: Dış ve iç politikadaki bu sarmal
ve operasyon zincirine karşı Cumhur İttifakı’nın bir devlet ölçeğinde hazırlığı
var ve 2021 yılı oldukça “yumuşak güç/diplomasi satrancı” ile yürütülecek.
Bu arka plân içinde Sayın Erdoğan’ın “yeni anayasa”
gündemini iki pencereden görebiliriz: Birincisi seçim barajı ve Cumhurbaşkanı
adayının aynı zamanda parti genel başkanı olmamasına yönelik değişiklik gibi
politik yönüyle güncellemeler… İkincisi ise 2023 Seçimlerine matuf hamleler…
Biz bu yazımızda, ikinci pencereden bakışlar atacağız.
***
İktidar “ekonomik ve ideolojik” algı yönetimiyle
iletişim kurar; ancak muktedir olması için “yaşam standardını sürdürmek ve
millî kimliği tüm sosyal tabakalarda bütünleştirmek ile hükûmet etmek” eylemini
sağlar. Vatandaş bunu şu sadelikte tercüme eder: Ekmek ve yücelmek…
Yeni anayasa, “hükûmet etmek” ile değil, “devlet
olmak” ile ilgilidir; toplumsal sözleşme ve özgürlük-güven şemsiyesini kapsar.
AK Parti, ekmek-yücelmek-toplumsal
sözleşme- özgürlük-güven şemsiyesi alanında “lider performansı/teşkilât
etkinleşmesi” noktasında başarılı kaldığı için “Yeni Türkiye” vizyonunda. Fakat...
***
ABD Orta Doğu'da ileri karakol, AB ise ucuz işçilik
kaynağı olarak Türkiye’yi görmek istiyordu ve bunu da eski Türkiye'de
yapılandırmıştı. İleri karakol sorunlarında NATO’yu sopa olarak devreye
sokarken, ucuz işçilikte de AB üyesi olmayı motivasyon havucu olarak gösteriyordu.
Tâ ki Erdoğan liderliğindeki Yeni Türkiye yolunda millî yürüyüş başlayana
kadar...
20 yıllık AK Parti iktidarının “Cumhur İttifakı” stratejisi/konsolide
uyumu sayesinde S-400/Suriye-Libya-Karabağ
gösterimleriyle 2023 yılının “bağımsız-güçlü Türkiye” ayracı olacağı çok
açık.
Bütün bunlar “devlet ufku” yol haritasıdır.
Millet İttifakı’nın “hükûmet etmek” eşiğinde kalan “düşük
profilli politik kalkışmalar” peşinde ülkeyi yorması, 2021 yılında ABD-AB
ittifakı açısından “kullanılmaya müsait siyâsî katmanlar” kıvamındadır. Millet
İttifakı, 2023 kumpası için tuzaklanıyor...
Z kuşağı ise (2023 yılında oy kullanacak kuşaktır aynı
zamanda) ABD-AB için “Erdoğan’ı devirecek yeni enerji” olarak kurgulanmaktadır.
Boğaziçi Üniversitesi bu tahlil için biyopsi verimliliğinde görülmektedir.
İstiklâl Marşı Yılı ilân edilmesinin hangi stratejiye
karşılık geldiğine ilişkin en hayatî/kritik örnekleme ise şudur:
Google’ye girin, bitişik olmak kaydıyla “2023kuşağı”
yazın ve ekrana düşen başlıkları/görünümü aşağıya doğru gözlemleyin: “Millî/sivil
hareket” çıkacaktır!
Bir de ayrı yani boşluk bırakarak yazın: “2023
Kuşağı”… Erdoğan’ı devirmek için Z kuşağını raporize eden ve nasıl Erdoğan’ı
devirmek için gençlerin konsolide edileceğine dair yol haritası veren
ABD-FETÖ-AB kozmik odalarını/dijital aksiyonları göreceksiniz...
Bir şeye dikkat çekiyoruz: Siz başka gündemlerle
odaklanmanızı kırılgan hâle getirmeyin, gençler üzerinde oynanan büyük oyunu
İstiklâl Marşı ruhunda buluşarak bozmalıyız!