Fetih rüyası

Fetih rüyaları, Yahya Kemal’in tâbiriyle “bozgunda görülen rüyalar”dır. Bozgun devresini tamamladık ve Ergenekon kuşatmasını da kırdık. Sıra, bizim nizâmımızı hâkim kılmaya gelmiştir! Bir Türk ve Müslümanın bu dünyada yegâne gâyesi, Peygamberinin Mâkâmını ihya edip Dininin kurallarını bütün cihana hâkim kılmaktır. İdealsiz Müslüman bir ceset, ülküsüz Türk ise kadavradır!

ZOR bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu zorluk, bizi bir an bile zaafa kapılmama şuuruyla donattığı için bir avantaj aynı zamanda.

Bu coğrafyada sürekli dinamik bir güç olmak zorundasınız. En küçük bir sürçmede sırtlanlara yem olursunuz!

Anadolu coğrafyasının bizden önceki sakinleri, hep bu realiteden dolayı tarih sahnesinden çekildiler.

Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyada ayakta durmanın en temel şartlarından biri de tam bağımsızlıktır. Bu bağımsızlık şartlarını sağlayamadığınız takdirde kar gibi eriyip gidersiniz. Nitekim Selçuklu ve Osmanlı dönemleri bağımsızlıktan yarı bağımlılık ve tam bağlılığa dönüştüğünde, hüsranı yaşadık.

Bu deneyimlerle 15 Temmuz 2016 tarihinden itibaren tarih sahnesine üçüncü kez çıkıyoruz. Selçuklu ve Osmanlı’nın tarih sahnesine çıkışını sağlayan ortam çok uygundu, ancak Türkiye’nin Büyük Türkiye olmasının önünde muazzam ve küresel engeller var. Ancak ümitsizliğe gerek yok! Engel ne kadar büyükse, azim ve kararlılık da o ölçüde büyür.

Türkiye’nin “Büyük Türkiye” olması için dünyanın bütün büyük aktörlerinin ilgi ve oyun sahası olan bir coğrafyada zoru başarması gerekiyor. Şartlar ne olursa olsun, tutmamız gereken ilk coğrafya hattı, Tovuz-Trablusgarp hattıdır. Bu hat, Türkiye’nin bekâ hattıdır!

Bu bekâ hattının Tovuz nirengi noktası esas alınırsa, bir ana hattı ve iki tali hattı vardır. “Bekâ hattı” dediğimiz ana hattın güzergâhı neresidir? Tovuz’dan başlayıp Hazar Deniz’i kıyısınca Güney Azerbaycan toprakları ve Tebriz’i içine alan Kuzey Azerbaycan toprakları...

Bu hat Tebriz, Süleymaniye, Kerkük, Musul, Halep ve İdlip üzerinden Doğu Akdeniz’e kavuşur. Doğu Akdeniz’de iki kola ayrılır bir kol, doğrudan deniz rotasını izleyerek Trablusgarp’a en kısa yoldan ulaşırken, diğer kolsa Lübnan, Filistin, Mısır ve Doğu Libya üzerinden yine Trablusgarp’a erişir.

Trablus kesişme noktası, bekâ hattının nihâyeti değil, ana terminallerinden biridir. Trablusgarp’tan sonra iki yol daha vardır: Biri Fas’a kadar uzanan Mağrip yolu, diğeri de Sahra Altı Afrikası’na uzanan Nüfuz yoludur. Bu Nüfuz Yolu’nun Süveyş Kanalı’ndan Kızıldeniz’e uzanan ve oradan da Hint Okyanusu’na uzanan bir suyolu vardır.

Bekâ hattının başlangıç çizgileri kara olsa da bitiş ile gerçekleşme çizgileri deniz ve okyanuslardır. Bunun temini için Trablugarp ile Akdeniz’i, Mağrip yoluyla Atlas Okyanusu’nu ve Nüfuz yoluyla da Hint Okyanusu’nu görmemiz lâzımdır.    

Nüfuz yolunun suyolu yani deniz hattının Afrika kıyısında Mısır, Sudan, Eritre ve Somali yer alırken, Arap yarımadası kıyısında Hicaz Bölgesi ve Yemen yer almaktadır.

Bekâ hattı, bizim mutlak sûrette büyük ve sayılı bir deniz gücü hâline gelmemizi icbar eder!

Bekâ hattından sonra ikinci derecede öneme sahip hat, Turan hattıdır. Bu hat Tovuz’dan başlayıp Hazar Denizi’nin üstünden Orta Asya’yı geçerek Çin Seddi’ne dayanan bir hattır. Bu hatta “Kıpçak Hattı” da diyebiliriz. Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Doğu Türkistan’ı içine alan bu hatta Turan fikri Oğuz coğrafyasında olduğu kadar kuvvetli değildir ve hattâ bağımsızlık kazanmış grupta - Özbek, Kırgız, Kazak- bir karşılığı olmadığı gibi, bu ülküyü Oğuz boylarının bir oyunu olarak düşünenler de vardır.

Ancak bu hattın amiral gemisi Doğu Türkistan’dır. Doğu Türkistan bir azat olsun, Turan ateşi bütün cihanı yakacak bir kesafet kazanır. Zira Turan hattının hem entelüktüel, hem de nüfus ve nüfuz potansiyeli Doğu Türkistan’da yatmaktadır.       

Tovuz nirengi noktasından Avrupa’ya doğru uzanan bir hat daha vardır: Tovuz-Tiran hattı...

Bu hat, Tovuz-Tiflis üzerinden Karadeniz’e çıkar ve Karadeniz’in ortay hattını izleyerek Tuna nehri ağzından Doğu Avrupa’ya girer ve Kosova üzerinden Tiran’a varır. Hedef başka bir denizdir; o deniz de Adriyatik’tir.

Tovuz-Tiran hattının varış hattı Adriyatik Denizi olduğu için, bu hattın güneybatı sınırı Bosna-Hersek olur. Bu hat, Roma ve Viyana’ya en yakından bakan hat olduğu için, buna “Kızılelma Hattı” diyebiliriz.

Bu üç hattı içine alan ve bunlara yeni hatlar katan bir büyük hattımız daha vardır; o da “ümmet hattı”dır.

Ümmet hattı, bu üç hattın ihyası üzerine oturacak olan çatıdır. Bu çatı, dünyadaki bütün Müslümanları içine alan ve tüm dünyayı yönetecek olan büyük ve âdil yuvanın adıdır.

Fetih rüyaları, Yahya Kemal’in tâbiriyle “bozgunda görülen rüyalar”dır. Bozgun devresini tamamladık ve Ergenekon kuşatmasını da kırdık. Sıra, bizim nizâmımızı hâkim kılmaya gelmiştir!

Bir Türk ve Müslümanın bu dünyada yegâne gâyesi, Peygamberinin Mâkâmını ihya edip Dininin kurallarını bütün cihana hâkim kılmaktır. İdealsiz Müslüman bir ceset, ülküsüz Türk ise kadavradır!

Vesselâm…