Ey Aksâ’nın Ebû Hureyre’si!

Hacı Ebû Eymen… Mescid- i Aksâ kedilerinin dostu... 70 yaşında… Bir gün olsun, Aksâ’ya uğrayıp onları sevmeyi ihmâl etmiyor ve onları besliyor. Kediler, Hacı Ebû Eymen’i çok iyi tanıyorlar. Namazına durduğu an etrafında onlarca kedi toplanıyor. Ayaklarına dolanıyor, sırtına çıkıyor, oyunlar oynuyorlar.

"BİR kedi bulmuştum. Onu elbisemin yeninde taşırdım. Bundan dolayı ‘Ebû Hureyre’ (kedicik babası) künyesiyle çağrılır oldum." (Ez-Zehebî, Tezkiretü'l-Huffâz, Haydarâbâd 1376/1956, I, 32)

Hacı Ebû Eymen… Mescid- i Aksâ kedilerinin dostu... 70 yaşında… Bir gün olsun, Aksâ’ya uğrayıp onları sevmeyi ihmâl etmiyor ve onları besliyor. Kediler, Hacı Ebû Eymen’i çok iyi tanıyorlar. Namazına durduğu an etrafında onlarca kedi toplanıyor. Ayaklarına dolanıyor, sırtına çıkıyor, oyunlar oynuyorlar.

Yüzünde daima tebessüm, dilinde selâm… Kollarında çantalarla geziyor her daim. O çantalarda çocuklar için şeker, kediler ve kuşlar için ikramlar bulunuyor. Âdeta sevgisizliğe savaş açıyor Hacı Ebû Eymen! Bir adı oluyor böylelikle; ona Kudüs’te, “Ebû Hureyre” deniyor. O da kedileri için, “Ben onları Aksâ’da nöbet tutan murabıtlardan sayıyorum” diyor.

Çocuğu, genci, yaşlısı, herkes kedilerin babasını tanıyor. Aynı zamanda o, Aksâ çocuklarının da babası. Yolda karşılaştığı birine, tanısın veya tanımasın, şekerlerinden ikram ediyor ve selâm veriyor. Kedilerini beslemezken, onu insanların nâdiren tanıdığını söylüyor. “Ama bugün, Allah’ın yardımı ve lütfuyla insanlar uzaktan gördüklerinde bile hep, ‘Allah’ın selâmı ve rahmeti üzerine olsun ya şeyh (saygı değer, büyük kişi)! diyorlar” ifadesini kullanıyor.

Anlıyor ve görüyorum ki, sevmek çoğaltıyor insanı. İnanıyorum ki, yazgısını güzelleştiriyor insanın. Kâinatla adımız yan yana yazılmamış mı zaten? Kâinata ne kadar ayak uydurursak, o kadar var oluyoruz. İşte bir kediyi sevmek, kâinata uyduruyor insanı!

“1971 yılından beri mübarek Mescid-i Aksâ’dayım ve bu, Allah’ın bir lütfu… Önce tek bir kediyi sevmek ve beslemekle başladım. Sonra iki, sonra üç, dört... Derken bir günde kırk kediyi beslediğim oldu. Ebû Hureyre kedisiyle oynayıp şakalaştığı için Hazreti Peygamber’den (sav) bu ismi almasıyla meşhurdur. Hazreti Muhammed, onun bu davranışını engellememiştir. İşte bu yüzden ben de kedilere ikramda bulunmayı seviyorum!” diyor.

Bazı günler oluyor, Mescid-i Aksâ’dan uzaklaştırılıyor. Girişi yasaklanıyor. Böyle günlerde kedilere ikramda bulunması için arkadaşlarını görevlendiriyor ve Hacı Ebû Eymen’in görevini zaman zaman onlar yerine getiriyorlar. Bu durum karşısında, “Her türlü noksandan münezzeh olan Allah’ın bu güzel varlıkları yaratıp da doyurmaması mümkün mü?” diye soruyor.

Her gün okul gezileriyle Aksâ’ya onlarca çocuk geliyor. Hacı Ebû Eymen ise kedilerini ve kuşlarını beslemek için her gün geldiği mübarek mekânda çocuklarla muhabbet kuruyor, onlarla oyunlar oynuyor. Çocuklar ile Mescid-i Aksâ’nın arasında güçlü bir bağ oluşmasını sağlıyor. Uyku taklidi yapmadan evvel, “Nasılsınız bakalım güzellerim? Eğer uykuya dalarsam, beni uyandırmayın, tamam mı?” diye tembihlediği çocuklar, Ebû Eymen’in ellerine dokunuyorlar muzipçe. “Beni kim uyandırdı?” diyor. Çocuklardan kocaman kıkırdamalar duyuluyor. Geleceğin murabıtlarını sevgiyle besliyor. Onlara Aksâ’yı anlatıyor, Aksâ’yı yaşıyor.

“Kim hediye istiyor?” diye sorunca, çocuklar hep bir ağızdan “Ben!” diyorlar. “Gidin ve onu alın o zaman” derken ekliyor: “En güzel hediye nedir? Aksâ’ya geldik ve namaz kılıyoruz, işte en güzel hediye budur! Ama ben yine de size bir hediye vermek istiyorum.” Ve hazırladığı ikramları çocuklara uzatıyor…

Kuşları beslerken, “Dağlara buğdaylar serpin, ‘Müslüman ülkede kuşlar aç’ demesinler” diyen Ömer’den (ra), kedileri beslerken Hazreti Peygamber’in “Ebû Hureyre, utanma, övün! Sen kedi babasısın” dediği Abdurrahman bin Sahr’dan (ra) etkilendiği besbelli. Çocuklara ve gençlere kendini sevdirmesiyle, işgal altında olan toprağın insanlarına geleceğe dair sevgi temelleri atıyor. Emanete sahip çıkmanın en asil şeklini gözler önüne seriyor.

Kudüs’e gittim, Ebû Eymen Amca’nın kedilerini sevdim fakat Ebû Eymen Amca’yla henüz tanışamadım, şekerlerinden yiyemedim ve onunla selâmlaşamadım. Bir gün cebimdeki şekerlerden ben de ona ikram etmeyi istiyorum. Sevmeyi çoğalttığı için ona teşekkür etmek istiyorum.

“Ey Aksâ’nın Ebû Hureyre’si, sevgilisi, murabıtların şeker ve çikolata kaynağı! Rabbimizden senin için dünya ve ahiret saadeti diliyoruz.”