Evrenden önce olanlar ölmez

İnsanoğlu, olmadan öncesine müdahale edemeyecek kadar aciz bir varlık olarak görünüyor. Öldüğünde ölmeyen insan, olmadan önce olduğu yerde verdiği sözü tutun kişidir.

BİLİMSEL veriler, evrenin sonradan olduğu noktasında akıllarda şüphe bırakmamaktadır. Varlık âlemine gelen evrenin oluşumu noktasında en makbul görüş, Büyük Patlama (Big Bang) Teorisi’dir. Bu teori ile bilimsel veri ve sebepler üzerinden açıklama yapılarak evrenin anlaşılması sağlanır.

Evrenin sonradan oluşturulduğu, bir yay gibi üç boyutta harmonik olarak genişlediği ve bir ömrünün olduğu yönünde yaygın bir görüş vardır. Şimdiki bilimsel verilere göre, madde ve anti-madde birleşerek dalga şeklinde hiç veya yok olabiliyor. Benzer şekilde de hiç veya yokluk âleminde mevcut olan dalga şeklindeki hâller madde veya anti-madde olarak varlık âlemine gönderilebiliyor.

Maddeler bilinen şekliyle katı, sıvı, gaz ve plazma hâllerinden birinde bulunur. Plazma hâlini atomlaşmamış parçacıklar âlemi olarak görmek yanlış olmaz. Zira canlıların bütün özelliklerini gösteren en küçük yapı hücreyken, maddelerin bütün özelliklerini gösteren en küçük yapının atom olması gerçeğini göz önünde bulundurmak gerekir. Plazma hâli, maddeleşmemiş ve atom altı parçacıkların serbest olarak dolaştıkları hâl gibidir.

Dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarı olan Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) ve yerin metrelerce altında Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC), “proton” denilen atom parçacıkları yahut atom çekirdeklerini birbirleriyle çok yüksek hızlarda çarpıştırmaktadır.

Burada maddeye dış müdahale yapılarak, enerjileri, daha alt parçacık olup olmadığı (Tanrı parçacığı) ve evrenin oluşumuna dair “küçük bir evren oluşumu” gibi konular araştırılmaktadır. Bunların hepsi mevcudu anlamaya dönük çalışmalardır.

Yokluğun iki şekli olduğu düşünüldüğünde, daha varlık âlemine gelmemiş madde ve âlemlerin olduğu da söylenebilir. “Bu şekilde bir âlemde, varlık âlemine gelmeden önceki durumlar için insanlık müdahale edebilir mi?” gibi sorular da akla geliyor.  

Yani anti-madde ile madde oluşturacak dalgamsı enerji hamuruna müdahale ederek evrenin oluşumuna dair yeni ve farklı küçük evrenler oluşturulabilir mi? Bilimsel veriler varlık âlemindeki dar alanlara odaklandığı için, hiç veya yokluk âlemindeki madde ve anti-madde oluşturacak durumlara dair bilimsel bir müdahale, bir araştırma yapılabilir mi?

Varlık âlemi enerji dalgalanmaları ve hamuru gibi hâllerden intikal ettirildiğine göre, daha hafif bir durumdan daha kesif bir âleme geçiş olduğu anlaşılabilir. Hiçlik ve yokluk âlemindeki sürekli dalgalanmaların maddî varlık âleminde tezahür edebilmesi için ölçülebilir ve anlaşılabilir formata evirilmesi gerekir. Bunlara günümüz bilim dünyasında “duran dalgalar” diyoruz. Bu, bilimsel çalışmalar yapmak için anlaşılabilir bir durumdur.

Hiçlik ve yokluk âleminde maddî parçacıkları değil de onlara vesile olacak sebepleri enerji hamuru veya yoğunluğu şeklinde düşünmek yanlış görünmüyor. Bu durumlar, başı olmayacağı için bir mükemmelliğe işaret ediyor. Hiçlik veya yokluk âleminde varlık âlemine geçmemiş durumların anlamsız olduğu veya işe yaramadığı da söylenemez. 

Daha anlaşılır olması için söyleyelim; gaz hâlindeki madde, daha homojen, sıvı ve biraz daha katı homojenlikten ayrışmalara müptelâ bir varlıktır. Dolayısıyla katı, en basit hâliyle yokluk âlemindeki sınırsız hâllerden varlık âlemindeki 14 farklı sınırlı hâle düşerek daralma yaşamıştır. Üzerine yük binen maddî varlıklar aslında birer pranga giyerek bu âleme gönderilmişlerdir. Varlık âlemi daha çok ağırlık, yük ve pranganın olduğu yer iken, metafizik âlem daha serbest ve daha özgür görünüyor.

Ölmeden önce ölenlerin öldükten sonra ölememeleri noktasındaki yorumu, “Olmadan önce olanlar, olduklarında olmazlar” şeklinde yorumlamak mümkünken, olmadan önce olanların aslında daha mükemmel olduklarına işaret ettiğini görebiliriz. Olmaya başladıklarında ise düşüş yaşanır.

Bu nedenle, durum ne olursa olsun, bu evrene gönderilen bütün olanların Allah (cc) hayırlısını versin. İnsanoğlu, olmadan öncesine müdahale edemeyecek kadar aciz bir varlık olarak görünüyor. Öldüğünde ölmeyen insan, olmadan önce olduğu yerde verdiği sözü tutun kişidir.