Evliyâ Çelebi’nin izinde

Tarihe tanıklık yapanların yazdığı eserlerle gerçeğe ulaşırız. Türklerin köklü bir medeniyet inşâ ettiğini, zulümden yana olmadığını anlarız. Geçmişiyle barışık yaşamak için asırlar aşıp günümüze gelmiş eserlerin yalnızca ad değil, içeriklerini bilmeli, özümsemeliyiz. Böylelikle çağımızın yangınları dört bir yanımızı sarmışken, geçmişle geleceğin senteziyle hem yangınları söndürmeli, hem de bizim yurdumuza sıçramasına engel olmalıyız.

SEYYAH olup bu âlemde gezenler, kendi benliğinin izini sürenler, yetinmeyip kâinatın sırlarının peşinden gidenler... İşte bu dünyada mutluluğu yakalayanlar onlardır! Arayan bulur. Bulsa da, bulamasa da bu yolda ömrünü feda eder nasıl olsa...

Varlık âlemine gelişimiz de bir seyahat değil midir? Adım adım yolculuğun safhalarını geçerken türlü bâdire atlatıp geliriz. Her bir durak, diğerinin hazırlayıcısıdır. Birçok sır keşfeder, tecrübeler ediniriz. Yaratılışımızın hikmeti gereği de gönlümüz bir kuş misâli hep uçmak ister. Canımız her sıkıldığında demez miyiz “Alıp başımı giderim” diye? Gideriz elbet; her fırsat bulduğumuzda yakın ya da uzak bir seyahat gerçekleştiririz. Sonuçta hepimizin amacı birdir; tebdil-i mekânda ferahlık vardır.

Gerçekten şu anda bu ferahlığa hiç olmadığı kadar muhtacız. Kabımıza sığamıyoruz, neredeyse uçacağız. Ne çok sıkıldık aylardır, daracık mekânlara sığdık, dört duvar arasına tıkılıp kaldık. Mayamızın toprakla yoğrulmasından mıdır nedir, çok özledik toprağa ayak basıp dere tepe gezmeyi. Artık zamanı geldi; kurallara uymanın meyvelerini yavaş yavaş aldık ve kırılgan, ince bir çizgide normalleşme sürecine girdik.

Özgürlüğe kanat çırpan ruhumuz doludizgin koşmak, yürümek, gezip dolaşmak istiyor artık. Madem hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, salgın hastalıktan sonraki normal hayatımız eski alışkanlıklarımızla aynı olmayacak, var mısınız bu yıl tatil özlemiyle yanıp tutuşan gönlümüze bir iyilik yapalım ve gezgin ruhumuzu başka bir gezgin olan Evliyâ Çelebi’nin izinden gitmeye ikna edelim?

Alışkanlıklarımızı rafa kaldıralım, doğa ve kültürel gezilere öncelik verelim. Elimize not defteri ve kalemimizi alıp kaydedelim gittiğimiz yerlerin tarihini, özelliklerini ve geleneklerini. Her şey dâhil pahalı otellere kapanıp kalmayalım. En önemlisi, gittiğimiz yerlerde yaşayan insanlarla iletişim kuralım. Anadolu insanını tanıyıp sıcaklığını hissedelim. Unutulmuş, gün yüzüne çıkmayı bekleyen hikâye, ezgi, şiir varsa derleyelim, onlara gönül zenginliğiyle hediyeler verelim. Göreceksiniz, onlar size kat kat fazlasını verecekler. Bunu yaparken, onlara saygı ve sevgi gösterelim. Sosyal mesafe sadece aramızdaki fiziksel yakınlıkla ilgili olsun, duygusal ve fikrî olarak bağımızı kuvvetlendirelim.

En önemlisi, seyyah olup gezeceksek eğer, bizden asırlarca evvel ruhundaki gezme aşkına gem vuramamış, seyahatini ölümsüz bir eserle taçlandırmış olan atamız Evliyâ Çelebi’yi hatırlayalım. Ruhuna bir Fatiha gönderip, eserinin hiç olmazsa özetini, tahlil yazılarını okuyalım. Onun ruhunu rehber edinerek gezelim. Belki bize de ilham gelir, onun gibi kalıcı eserler meydana getirebiliriz. Bu tatil mevsiminde seyahate çıkmadan atalarımızın izlerini sürmeli, açtıkları yollardan gitmeliyiz. Ne güzeldir bizim atalarımız, ama bilmeyiz; kendi nefsim de dâhil, sadece sınav sorularında uygun bir şekilde ezber yapıp isimlerini öğrenir, sonra unuturuz. Bazen çok izlenen bir bilgi yarışmasında ismi sorulunca, eşin dostun yanında verdiğimiz doğru cevapla övünürüz.

Kaşgarlı Mahmud, Dîvân-ı Lügati’t-Türk adlı eşsiz eseri bize mîras bırakmadan evvel seyahat yapmış, diyar diyar Türk illerini dolaşmış, topladığı verileri kaydetmiş ve eser hâline getirmiştir. Türk geleneklerini, dilimizin inceliklerini ve köklerini onun satırlarından öğreniriz. Ne kadar gurur duysak azdır.1

Ya Evliyâ Çelebi’ye ne demeli? Onun bizde bıraktığı iz sayılsa da bitmez. Dilimize pelesenk olmuştur, “Evliyâ Çelebi gibi” deriz hemen gezen birini gördüğümüzde. Ama onun ayak izinin tozu bile olamayız. Hangimiz tüm dünyanın tanıdığı bu seyyahın eserini okudu? İstisnalar mutlaka vardır ama böyle değerlerin toplumun çoğunluğu tarafından okunması gerekir.

Birçok Avrupa ülkesi, geçmişte kalan, unutulan özelliklerini onun eserinden öğrenmiştir. Onun eseriyle geçmişle bağlarını kuvvetlendirmişlerdir. Ya biz ne zaman geçmişle bağ kuracağız? Ne zaman tatillerimizi eğlenceye ayırmaktan vazgeçip, bir seyyah olup, ölümsüz eserler ortaya koyacağız?

Evliyâ Çelebi ve derin anlatımıyla Seyahatnâme

Evliyâ Çelebi, Türklerin ve tüm dünyanın gördüğü en büyük gezgindir ve en büyük seyahat kitabının yazarıdır. Onun Seyahatnâme’si, eşsiz bir rehberdir. Gönlünü kasıp kavuran seyahat arzusuyla alıp başını gitmiştir. Gitmiş, ama kaçar gibi değil, sistemli bir şekilde… Gezilerini kayda almış, inceden inceye not etmiştir. Kâh zamanındaki padişahın yanında seferlere, fetihlere iştirak etmiş, kâh görevlendirilmiş, kâh gönlündeki keşif ateşinin peşinden gitmiştir. Onun seyyah ruhunun fitilini ilk, Peygamber Efendimiz (sav) ateşlemiştir. O’nu rüyasında görmüş, bunu eserinde anlatmıştır. “Heyecanla, ‘Şefaat Yâ Resûlallah’ diyecek yerde ‘seyahat’ demişiz” ile başlayan serüveni asırları aşmış, günümüze gelmiştir.

Elli bir yıl gezdiğini söyler, kitabının oluşum safhasını da satır aralarında anlatır. Gezilerinin sonunda tüm notlarını derleyip, hem belge niteliğinde yer tasvirlerini, gerçekleşen olayları, nedenlerini, sonuçlarını yazar ve hem de açık yüreklilikle dönemin insanlarını, onların hikâyelerini, hatâlarıyla, söylenceleriyle anlatır. Bazı yerde efsane ve abartılı kurgu anlatılarla okuyucunun dikkatini toparlar ve eserin geniş halk kitlelerine hitap etmesini sağlar.

Dolaştığı yerlerde yerel yöneticilerle görüşüp o yer hakkında bilgiler almış, tüm kayıtlarını incelemiş, yaşayan halkla buluşmuş, halkın gelenek görenek, yaşayışı, kökeni ve diliyle ilgili titizlikle not tutmuştur. Rüyada aldığı talimata uymuş, gezisine İstanbul’dan başlamış “Şu İstanbulcağız” diye birçok bilgiyi aktarmıştır.2

Yaşadığı dönemde Osmanlı sınırlarının içinde veya dışında birçok ülkeyi dolaşmış, yöneticileriyle görüşmüş, ibâdet yerlerini gezmiş, ayrıntısıyla tanıtmıştır. Viyana’da bir ameliyata şâhit olmuş, eserinde aktarmıştır.4

Hiç evlenmemiş, bazı gezilerinde mektup götürme ve başka görevleri de kabul ederek dönemin yöneticileriyle güvenli geziler yapmıştır. Son gezilerini Kutsal Topraklara gerçekleştirmiş, son durak olarak Mısır’ı seçmiş ve eserini orada yazmıştır.3-4

Hem çok iyi bir eğitim alması, hem hayâl dünyasının genişliği, hem de içindeki macera ve bilgi tutkusu, onu geleceğe taşımıştır. Onu eserinden anlattığı ile bilir, öyle tanırız. İyi ata bindiğini, çevik biri olduğunu, hoşsohbet, alçakgönüllü, hoşgörülü olduğunu anlarız. Aynı zamanda edip, şair, hattat, mûsikîşinastır. Babasından seyahat izni aldığında, babası ondan gezilerinin sonunda bir eser vücûda getirmesini istemiştir. O da yıllarca gezmiş, tuttuğu notları sonradan yazıp kitaplar hâlinde mîras bırakmıştır. O yalnızca gezdiği yerleri anlatan kuru bir gezi rehberi yazmamış, kendi yorumlarını da katarak eğlenceli, efsanevî, gizemli, ironik bir anlatımla okuyucuya hitap edebilmiştir.

Günümüzde abartılı anlatılarına kuşkuyla yaklaşanlar olsa da, belki de eserinin geniş halk kitlelerince okunmasını sağlamak için bu yola başvurmuştur. Zamanın ihtiyaçlarını çok iyi bilen seyyah, hem anı, hem tarih, hem de gezi rehberi yazmış, çağın ötesine geçmiştir. Geçmişle gelecek arasında köprü kurmuş, dönemin anlatım, dil ve gramerini anlamamızı, hikâye ve anlatı özelliklerini keşfetmemizi sağlamıştır. Nihâyetinde hayâlinin peşine takılmış, her türlü zorluğa göğüs germiş, ömrünü bu yola vakfetmiş, on ciltlik eserini vücûda getirmiştir. Bize düşen, daha fazla değer vermek ve tanıtmaktır.

Tarihe tanıklık yapanların yazdığı eserlerle gerçeğe ulaşırız. Türklerin köklü bir medeniyet inşâ ettiğini, zulümden yana olmadığını anlarız. Geçmişiyle barışık yaşamak için asırlar aşıp günümüze gelmiş eserlerin yalnızca ad değil, içeriklerini bilmeli, özümsemeliyiz. Böylelikle çağımızın yangınları dört bir yanımızı sarmışken, geçmişle geleceğin senteziyle hem yangınları söndürmeli, hem de bizim yurdumuza sıçramasına engel olmalıyız.

Gönlümüzde yanan seyahat etme ateşini iyi kontrol etmeli, rehberleri izleyip tatili eğlence ve zaman öldürme aracı olmaktan çıkarmalı, biz de geleceğe ışık tutan kalıcı eserler üretebilmeliyiz.


1-http://tdk.gov.tr/divanu-lugatit-turk/kasgarli-mahmud/

2-https://www.ttk.gov.tr/tarihveegitim/evliya-celebi-1611-1685/

3-https://islamansiklopedisi.org.tr/evliya-celebi

4-http://www.turkiyat.hacettepe.edu.tr/Evliya_Celebi.pdf