
GEÇTİĞİMİZ günlerde Eskişehir’de 18 yaşındaki bir kişi, 5 kişiyi bıçakla yaraladı. Zanlı, üzerine hücum yeleği giyip Nazi kaskı ve gözlük takarak önüne gelen kişilere rastgele saldırdı. Saldırganın dijital oyunlardan etkilendiği, dijital platformlar aracılığıyla yurt dışındaki Nazi grupları ile iletişim kurduğu kamuoyuna yansıdı.
Zanlı bir de manifesto yayınladı. Yayınladığı manifestonun Norveç canisi Anders Behring Breivik’in manifestosundan esinlendiği belliydi.
Saldırgan, eylemi bir cami bahçesinde yapmıştı. Bu da akıllara Yeni Zelanda’daki bir camide 51 Müslümanı katleden Brenton Tarrant’ı akıllara getirdi. Zaten yayınladığı manifestoda da bu katillerden “Aziz” diye bahsediyordu. Kamuoyuna yansıyan bilgilerde zanlının dijital oyunlardan fazlasıyla etkilendiğine dair bilgiler yer aldı.
Bu saldırıdan birkaç gün sonra da Yozgat’ta 17 yaşındaki bir çocuk, önüne gelen 3 kişiyi bıçakladı. Bıçakladığı kişilerden 14 yaşındaki bir evlâdımız, maalesef hayatını kaybetti. Bu saldırıdaki zanlının dijital dünya ile doğrudan bağını kuran bir bilgi kamuoyuna yansımadı ama bu olayda zanlının da bir çocuk olması ve Eskişehir saldırısından birkaç gün sonra meydana gelmesi, olayın Eskişehir’deki saldırıdan esinlendiği şeklinde yorumlandı. Yani Eskişehir saldırısının Yozgat’taki saldırıya bir tür ilham verdiği düşünüldü. Bu da bu tür olayların detaylarının kamuoyunda işlenmesinin başka olayları tetikleyebileceğini bizlere gösteriyor.
Her iki olay hakkında soruşturmalar devam ediyor. Zanlıların saldırıları ne amaçla ve hangi motivasyonla gerçekleştirdikleri bu soruşturmalar sonucunda netlik kazanacak ama kamuoyuna yansıyan bilgiler olayın dijital dünyayla bir şekilde ilişkili olduğunu gösteriyor.
Dijital dünya şiddeti körüklüyor ve eğlence aracına dönüştürüyor
Her iki saldırıdan yaklaşık bir ay önce dijital oyunların çocuklar üzerindeki etkilerine dikkat çeken bir yazı kaleme alarak yazıda dijital oyunların şiddeti meşrulaştırdığını ve şiddeti bir eğlence ve haz aracına dönüştürdüğünü belirterek, “Şiddete dayalı internet tabanlı oyunlar, çocukların kişilik, kimlik ve değer yargıları üzerinde derin negatif etkiler bırakıyor. Öyle ki, şiddete dayalı oyunlar, çocukların şiddeti kanıksamasına, hatta şiddeti bir tür eğlenceye dönüştürmesine neden oluyor. (…) Dijital dünya, çocukların insanî ve vicdanî değerler gelişiminde derin ve onarılması güç etkiler oluşturabiliyor. Bu durum, aslında insanlığın geleceği adına da çok ciddî negatif durumlar doğurabilir. Bu tür durumları önlemek için dijital içeriklerin bilinçli bir şekilde tüketilmesi gerekiyor. Bunun için de ebeveynlerin, çocuklarının dijital dünyada geçirdiği zamanları kontrol etmeleri, dijital dünyada çocuklarının ne gibi içerikler tükettiğini takip etmeleri, çocuklarının tükettiği içeriklerin negatif etkilerini bilmeleri ve bu etkileri en aza indirmek için çocuklarını eğitmeleri gerekiyor” demiştim.
Ebeveynler çocuklarının dijital dünyadaki adımları takip etmeli
Özellikle Eskişehir saldırısı, sanal dünyanın ergen yaştaki çocuklar ve gençler üzerinde ne denli yıkıcı etkiler bıraktığını ve bu konuda acilen önlem alınması gerektiğini bizlere gösteriyor. Bu konuda yetkililer gereken adımları atacaklarını dile getirdiler. Ama bu sorun, sadece kamu otoritesinin atacağı adımlarla çözülebilecek bir sorun değil. Herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Özellikle de ailelerin çocuklarının dijital mecralardaki adımlarını dikkatli ve usulünce takip etmeleri ve gerektiğinde müdahale etmeleri gerekiyor.