Eski sürüm aile

Şimdilerde anne-babaların çocuklara söz dinletme ve yön verme oranı hayli düşmüş vaziyette. Buna bile razı olacakken bir de üzerine çocukların anne-babalara yeni rotalar belirlemesi son derece ironik bir hâl.

BİR garip düzende yaşayıp gidiyoruz. Artık çocuklar aileleri yönetiyor, çocuklar anne-babalarını azarlıyor ve ev içi kanun yapıcı olarak en küçük fertlerin hükmü geçiyor.

Eskiden anne-babaların ne kadar demokrat olduğu, çocuklara ve gençlere ne kadar söz hakkı verdiği ve yenileşme süreçlerinde kararların ortak alınıp alınmadığı sorgulanırdı. Modern dünyaya adım atarken önce ailenin iç bağlarında kopmalar meydana getirildi. “Evin babası, evin direği” kavramları da feminizm dünyasında öğütüldü.

“Çocuklara olumsuz komutlarla hitap etmeyin” dediler. Olumsuzdan kasıt elbette küfür, hakaret ve aşağılayıcı tavır ve hâllerse buna karşı çıkacak hâlimiz yok. Çünkü aşağılanarak ve öz varlığı rencide edilerek hayata karışan küçük insanlar, bir zaman sonra ya bütün sarsıntılarında yıkıldı yıkılacak bir temelsizlik üzerine yaş alıyor ya da bastırılmış öfkenin şiddete dönüştüğü bir yıkıma doğru yol alıyorlar.

Fakat bu kadarla kalmadı, “Yapma, etme, gitme” gibi emir kiplerini de çocukların psiko-sosyal gelişiminde ayrıştırıcı bir düşman olarak ilân ettiler. Anne-babaların dilleri bağlandı, ailenin vücudundaki bütün kan sızıntılarında tampon görevi gören dede, nine gibi diğer büyükler tamamen pasifize edildi.

Daha da ilginç olan, geleneksel yaklaşımları geleceğin değişkenleri ile öyle bir kavgaya tutuşturdular ki bir birimi “madde” ise milyon birimi “mânâ” olan insanı sayısal verilerle işleyen bilgisayarlı bir sisteme dönüştürdüler.

Zaten yapay zekânın ve akıllı cihazların dünyayı esir aldığı böyle bir çağda ilk nefesi atmosferle buluşan yeni nesil, her şeyi özünden,/mayasından ayrıştırdı, bu yeni kimyevî çözülmelerle geriye sadece sayısal ve niceliksel veriler kaldı. Şimdilerde anne babalar, çocuklar nazarında otel görevlisi ve oda hizmetlisi. Çünkü çocuğun daha doğduğu anda eline verilen telefonlar, bilgisayarlar her şeyi maddesel bir algıda tazecik zihnine işledi. Yetmedi, bir de içi boşaltılmış aile bireylerinin olumsuz söz kullanmama gayretiyle susturucu takılmış bu modern versiyonları, çocukların daha öğrenmeden, anlamadan karar verici statüsüne erişimini sağladı.

Yeni neslin çocukları her şeyi fayda-zarar grafiğinde algılıyor. Kendine faydalı olanı tutup zarar vereni sistem dışı bırakıyor. Burada zarardan kasıt da bildiğimiz zarar değil. Anne babadan biri çocuğun zevk ve taleplerini istediği zaman ve ölçüde karşılamıyorsa, yeni neslin muhasebeci zihni bunu zarar olarak dosyalıyor. Çünkü teknolojik sistemler komutlarla işlem görüyor. Öyleyse anne-babalar da verilen komutları hızlı ve etkin bir şekilde hayata geçirmediklerinde, hafızada gereksiz yer tutan ve sistemi yavaşlatan zararlı bir dosya olarak kabul görüyor.

Anne babaların bu otel görevlisinden hâllice pozisyonu yine iyi(!), diğer aile büyükleri, babaanneler, anneanneler, dedeler, amcalar, dayılar misafir odası danteli kadar dahi mühim değil. Çünkü eski sürüm.

Bir sistemde modası geçmiş ve yeni güncellemeler için eksik kalan sürümler, belli periyotlarda güncellenmek durumunda. Yaş almış ve yeni çağın güncellemelerinin gerisinde kalmış bu aile fertleri, artık yeni sistemde yer alamayacak kadar geçersizler. Hem nasıl ki bilgisayarlarda çöp sepeti var ve bütün atık dosyalar, uzantılar atılabiliyor, eskiyen sürümler de yenisiyle değiştirilip güncellenebiliyor ve bütün bunlar sayısal verilerle doğrulanabiliyor. O hâlde neden birtakım bedeller ödesin ki çocuklar?

Bedel nedir? Anne-baba bir görevli değil de düzen kurucu olarak kabul edilirse birtakım yaptırımların da yolu açılacak demektir. Ailenin diğer büyükleri geleneksel ve ailevî değerler baz alınarak hayatın kıymetli bir segmentinde ağırlanacaksa, yine istenmeyen dosyaların son teknolojik zihne sahip çocuklar tarafından saklanması, “Kullanımda tutulması gerekecek” demektir. İşte yeni neslin algı sistemini bu şekilde revize ettiler.

O yüzden şimdilerde anne-babaların çocuklara söz dinletme ve yön verme oranı hayli düşmüş vaziyette. Buna bile razı olacakken bir de üzerine çocukların anne-babalara yeni rotalar belirlemesi son derece ironik bir hâl. Sanırım çocukların hayatı sadece sayısal veriler üzerinden algılamasının önüne geçmek için büyük bir mücadele vermek gerekiyor. Değişen ve kendini üst perdede lanse eden yeni dünya insanının geleneği ezip geçen hoyrat tavrına inat, geleneği çocuklara tanıtmak ve bundan lezzet alacak bir ailevî sistem kurmak lâzım.

Maddesel verilerle sadece belli işlevlerin hayata geçirilebileceği, manevî değerler olmadan insanın bir makineden daha kıymetsiz olacağı realitesi, yaşam biçimi şeklinde anlatıma sunulmalı. Sadece sözle ve ikaz yoluyla biçim verme olanağını kaybetmiş bulunuyoruz. Daha baskın savunma önlemleri almak, daha aktif bir anne-babalıkla çocuğu hem geleneğin ve inancın kıymetinde, hem de yeni çağın gelişimlerinin gerisinde kalmayacak şekilde yetiştirmeli. Belki de çocuklar, eskiyen sistem olarak gördükleri aile büyüklerini atık dosya olarak sistem dışı bırakmadan önce, aile büyüklerinin kendini güncel tutması ve yeni sistemin güncellemelerine uygun bir zemin hazırlaması, yeniden aile içinde kanun yapıcı kıymetine erişimi mümkün kılabilir.