Eski kafa, yeni yasa

Kuşkusuz eski anayasa-yeni anayasa ekseni, “devlet”in sivilleşmesine katkıda bulunur. Ancak toplumun sivil kalmasına yetmez. Farklı dilleri günlük hayatta duymaya, farklı inançlarla komşuluk kültürü oluşturmaya, aynı hedefe dönük paydaş olmak için kan/inanç kavgalarını bırakmaya hazır olmayan bir topluma “yeni anayasa” sunmak ve üstelik bunu “başkanlık” tartışması ile “çifte kavrulmuş” bir devlet reformu hâline getirmek, anayasanın metin dilinin hangi anadile yaslanacağı krizini getirme riski taşır.

12 Eylül Anayasası’nın biçtiği ve modelistliğini “kurucu” iddiasıyla CHP’nin üstlendiği devlet elbisesinin dar gelmesinden mülhem, “Yeniden” sloganıyla gündeme getirilen “yeni anayasa” hedefi, ısrarla, “Devlet kodlarında ‘restorasyon’ (gözden geçirilmiş yeni baskı) mu, yoksa sil baştan/sıfırdan metin (başka bir telif) mi?” ikilemi ile uzun yıllar tartışıldı.

Bu tartışmalar Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile bir aşama kaydetti fakat anayasa tartışması bir türlü sonuçlandırılamadı. Çünkü anayasa çalışmaları, “parlamenter sistem” ile “başkanlık sistemi” arasında gidip-gelen bir “sistemi meşrulaştırma metni” eşiğine takıldı.

Kuşkusuz Anayasa metninin dili, onunla yönetilecek/denetlenecek/bütünleştirilecek toplumun anadili olmalıdır ki anayasa, aslî görevini/işlevini yerine getirmiş olsun.

Bir başka ifadeyle, anayasanın tek sahibi devlet değildir, toplum da hisse sahibidir. Hattâ büyük hissedar, bizzat toplumdur!

CHP zihniyetinde devletin ve toplumun sahibi olduğuna inanan bir azınlık vardır ve buna göre halk, özü itibariyle câhildir. Dolayısıyla anayasa tartışmalarına halkı dâhil etmek “risk”tir. Nitekim darbelerin çoğu halkın câhil kararlarına ve siyâsî iradesine balans ayarı çekmekten ibârettir bu zihniyete göre.

CHP zihniyetine göre, eski anayasa-yeni anayasa tartışmaları, toplumdan destek alsa ve referandum ile onaylanmış sayılsa bile, anayasa toplumun değil de devletin anayasası kalacağından, bir anayasa hazırlığı, asker-yargı-bürokrasi ve ülkenin gerçek sahibi olduğuna inanan bir zümre tarafından sonuçlandırılmalıdır.

CHP zihniyetinin finâlinde; modernleşme-lâiklik politikaları, “Türkleştirmek”, “modernleştirmek”, hattâ “devletleştirmek” üzere yol alan, sil baştan yeni toplum (ulus toplumu) yaratma çabalarının geride bıraktığı (tohumlarını topluma ektiği) ve ne eski olabilmiş, ne de yeni kalabilmiş bir toplum var ortada.

Yeni anayasa, devlet kodlarını rehabilite etse bile, bu toplumsal kodlardan doğmuş ve toplumun metnini yazdığı bir anayasa kalamayacaktır.

CHP’nin parlamenter sisteme dönüş ısrarı, özünde CHP projesine dönüştür.

Kuşkusuz eski anayasa-yeni anayasa ekseni, “devlet”in sivilleşmesine katkıda bulunur. Ancak toplumun sivil kalmasına yetmez. Farklı dilleri günlük hayatta duymaya, farklı inançlarla komşuluk kültürü oluşturmaya, aynı hedefe dönük paydaş olmak için kan/inanç kavgalarını bırakmaya hazır olmayan bir topluma “yeni anayasa” sunmak ve üstelik bunu “başkanlık” tartışması ile “çifte kavrulmuş” bir devlet reformu hâline getirmek, anayasanın metin dilinin hangi anadile yaslanacağı krizini getirme riski taşır. Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile bu riske dair fotoğraflamalar artmaktadır.

İnsan, devletin değil, toplumun soluğudur. İnsanlık öldü mü, toplum soluk alamıyor demektir. Yeni anayasa, kalp krizinde duran devleti yeniden çalıştırabilir. Fakat bu arada beyin ölümü (hâfıza) gerçekleşmişse eğer, bir gerçeği kabul etmemiz gerekecektir: Ömrünü tamamlamış bir kaybımız var demektir!

Türkiye’deki anayasa tartışmaları, “Fişi çekilsin mi?” sorusuna muhatap yoğun bakımdaki hasta muamelesi görmektedir.

Dolayısıyla CHP, İyi Parti, HDP üçgeninde müzakere edilen anayasa çalışmaları, özü itibariyle toplum merkezli bir çalışma değildir; parlamenter sisteme geçiş ortamı oluştuğunda devreye sokulacak operasyonel metinlerden ibârettir.

Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin en büyük avantajı olan “yeni toplum” fırsatının ise kaçırıldığı izlenimi artmaktadır. Dolayısıyla yeni sistemi yeni topluma evriltmemek, beklenen manzarada sadece bir hükûmet modeli reformundan ibâret kalacaktır. Görülen o ki, olan da budur!