
SPOR müsabakalarının
ardından medyada çok harâretli tartışmalar yayınlanır hani…
Galip
takımı yere göğe sığdıramazlar, mağlûp takımdansa bahis bile açılmaz…
Azerbaycan
Cumhuriyeti’nin kuvvet ve iradesinin hakkını vererek, işgal edilmiş
topraklarını kendi öz yumruğu ile yeniden kazanan Azerbaycan Ordusuna samîmi
duygularla dolu övgülerle iltifat etmek ve Karabağ Zaferi’ni, hattâ Birinci
Kafkas Zaferi’ni tebrik ile kutlamak, her mümin Türk’ün ihtiyacıdır.
Biz
de böylece, galibi anmış olduk.
Rusya’ya
ait bir askerî helikopterin Azerbaycan kuvvetleri tarafından düşürüldüğü gece
ansızın gelen anlaşmanın ardını, şu birkaç günlük soğuma sürecinden sonra
tartışırız…
O
helikopteri kim koyduysa oraya?
Neyse…
Gelelim mağlûp takıma…
***
Ermenistan
Başbakanı Nikol Paşinyan’ın bu durumdan Ermenistan halkını haberdar etmesinden
sonra, ülke kaos günlerine giriftar oldu.
Mağlûbiyeti
hazmedememişler…
Kim
diyor bunu?
Medya…
Hadi
oradan yahu! Kendimi bir Ermeni’nin yerine koyuyor ve düşünüyorum bana neler
anlatıldığını:
“Rusya arkamızda…
Fransa sağımızda…
İran solumuzda…
PKK emrimizde…
Diaspora dünyanın
her yerinden sarıp sarmalıyor…
Azerbaycan’ı hele
şöyle bir dürtelim, zaten Türkiye damlar hemen ardına… Sonra?
Sonrası… Zaten
Türkiye’nin başı bağlı… Bir de Kafkaslardan tuttuk muydu, hem Azerbaycan’ı, hem
Türkiye’yi kilitleriz. Sonra bir de Uluslararası Savaş Mahkemesi’nde mahkûm
ettirdik miydi, gelsin tazminatlar!
Yaşa Paşinyan!
Yaşa Sarkisyan!”
***
Bu
kışkırtmayla girdiler savaşa. Her gün yüzlerce ölü haberi aldılar. Her gün
yüzlerce asker kaçağı haberi aldılar. Her gün yüzlerce yaralı taşıdılar…
İşin
yenilgi yüzü görününce, seferberlik çağrısı geldi. Geldi gelmesine de…
Savaşın
durdurulması kararı alındıktan sonra Ermenistan Parlamentosu ile Başbakanlık
binalarında baskın yapıp mâkâmları talan edenleri gördüm de, bir Ermeni
olsaydım vallahi utanırdım!
Hepsi
genç, diri… Sağlıkları, bağırırkenki gırtlakları yerinde…
Peki,
seferberlik çağrısı yapıldığında neden gitmediniz cepheye?
SİHA’lardan
mı korktunuz, yoksa kartal bakışlı, arslan pençeli Azerbaycan yiğitlerinden mi?
Bir
Hollywood aşüftesinin gönderdiği haram paradan medet umacak çukura düştüğünüz
gün, sadece yurdunu değil, kamu kurumlarının her noktasında size alan açan
Devlet-i Âli’ye ihanet edip çeteler kurarak iftira ve suikast devresini
başlattığınız gündü!
İşte
o durumdan kalkıp, Kafkaslarda kendilerine bir toprak parçası uman halk, bu
kadar sığ, bu kadar kör olabilir mi?
Türkiye’de
yaşayan Ermenilerden hiç mi haberdar değilsiniz?
İddia
ediyorum, ancak bir hakikati de söylüyorum, emin olunuz, ABD veya Fransa’da
yaşayan bir Ermeni, Türkiye Cuhuriyeti’nde yaşayan bir Ermeni’nin yerinde olmak
istiyordur.
Zira
ABD ve Fransa’daki Ermeniler, her gün büyük bir baskı, daima bir sömürü ve
çâresiz bir yaşam telâşı içindeler…
Eğer
öyle olmasaydı, bir Hollywood aşüftesi ile övünmezlerdi!
Bizse
Hrant’la, Markar’la kardeşliğimizi yaşatıyor, büyük bir mülk emanetini
taşımakla onur duyuyoruz.
Kaldı
ki, Hrant da, Markar da ABD ve Fransa gibi sömürgenlere kol kaptırmak yerine,
delikanlı gibi kendi topraklarında kardeşçe var olmanın güzelliğini kaydedip
durdu. İkisi gibi nice memleket sevdâlısı vatandaşlarımızla bir aradayız,
hamdolsun!
***
Ermenistan
halkı çok öfkeli, çok kızgınmış…
Kime?
Kızcaksan
Fransa’ya kız!
Kızacaksan
Rusya’ya kız!
Kızacaksan
ABD’ye kız!
Haydi,
kız da görelim iki gün sonra hangi sınır kapılarında göçmen Ermenilerin
bekletildiklerini…
Daha
cepheye asker göndermekten aciz korkak bir halkın, askerine, idarecisine
kızmaya hakkı olamaz!
Hele
hakkı olmayan bir toprakta yaşamaya, hele yan gözle bakmaya bırakın hakkı, gözü
bile olamaz!
Olursa,
işte Karabağ’da olduğu gibi, oyarlar o gözü…
Hocalı’da
sözde Cumhurbaşkanı ama özde vahşi çete lideri Sarkisyan’ın yaptığı gibi değil,
erkekçe, yiğitçe, meydanda vuruşarak, savaş âdâbıyla…
Sahi,
o Hocalı vahşisi nerede? Günah keçisi Paşinyan oldu da, o nerede?
O da bir menfezde saklanıyor olmasın?!