AZERBAYCAN-Ermenistan sınırında hafta sonu başlayan çatışmalarda,
Salı günü 7 Azerbaycan askerinin şehit olduğunu üzülerek öğrendik…
Sıcak temas sonrası, başta Türkiye olmak üzere ABD ve
Rusya açıklamalarda bulundu. Türkiye, yüzyıllara dayalı dostluk bağı ile
açıklamanın dozunu arttırarak sert bir tepkiyle birlikte ikazda da bulundu…
Hatırlanacağı üzere, 1918 yılında kurulan kardeş ülke Azerbaycan
Demokratik Cumhuriyeti, iki yıl sonra Kızıl Ordu tarafından işgal edilmiş, Sovyetler
Birliği topraklarına katılmasının üzerinden yaklaşık 71 yıl sonra Sovyetler
Birliği’nin dağılması ile yeniden özgürlüğüne kavuşmuştu. Ancak bu sefer de sınır
komşusu Ermenistan devreye girerek Dağlık Karabağ bölgesi ile çevresindeki yedi
rayonu işgal etmişti…
Her iki ülkenin sınır hattı boyunca zaman zaman yaşanan
çatışmaların son halkası hafta sonu yaşandı ve aralarında bir generalin de
bulunduğu 7 Azerbaycan askeri ile birlikte toplam şehit sayısı 11’e yükseldi.
Batı sağa sinyal verip sola dönüyor!
Ermenistan, otuz yıl önce işgal ettiği Güney Kafkasya’da
4 bin 400 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Dağlık Karabağ’da gayrimeşru
siyaset anlayışı sürdürmeye devam ederken, siyâsî bir çözüme kavuşturulması
için uluslararası inisiyatiflere ise mesafeli duruyor.
Çok dillendirilmese de Rusya, dün olduğu gibi bugün de
büyük ölçüde Ermenistan tarafını destekliyor. Sadece Rusya değil, Batılı devletler
de siyaseten Azerbaycan tarafını destekliyor gibi görünseler de daha çok
Ermenistan’ın yanında yer alıyorlar.
Görünen tablo karşısında rahatlıkla şöyle bir resim
çizebiliriz: Büyük güçlerin himâyesinde devam edegelen bir işgal var!
Tüm dünya Kovid-19’la savaşırken, Ermenistan’ın böyle
bir saldırı ve provokasyon gerçekleştirmesinin altında yatan cesaret de işte buradan
geliyor!
Rus ordusunun rektifiye ettiği Ermenistan, işgal
altında tuttuğu topraklardan -ki Azerbaycan toprak bütünlüğünün yüzde 20’sini,
hattâ dörtte birine tekabül ediyor- daha fazlasına göz dikmiş olmalı ki iç siyasette
sıkıştığında ve tıkanmalar yaşadığı zaman ya Türkiye’ye ya da Azerbaycan’a saldırmak
sûretiyle bütün dikkati dışarıya veriyor. Amacı ise net: İçinde bulunduğu
ekonomik ve siyâsî krizlerin üstünü bölge tansiyonunu yükselterek örtemeye
çalışmak…
Üstelik tüketim malzemesi olarak araçsallaştırdığı
Türkiye’nin Korona günlerinde kendisine insanî vasfıyla yardım elini uzatan
ülkelerden biri olduğunu unutarak…
Yapılan saldırılar sonrası “savaş” senaryoları
yazılırken bir de varsayımlar ortaya çıktı ki bunlardan biri, Ermenistan’da çok
sayıda Rus kuvvetinin konuşlandığı, saldırının da bu anlamda bir provokasyon
olma ihtimâliydi.
Çatışma haberleri gelir gelmez, beklendiği gibi
Türkiye tarafı, Azerbaycan’a her zaman olduğu gibi desteğini net bir şekilde
açıkladı. Tıpkı 4 yıl önce 15 Temmuz hain işgal girişimi sırasında Azerbaycan’ın
verdiği anlamlı destekte olduğu gibi…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rus lider Putin ile hafta
başındaki görüşmesinde bölgesel cereyan gündemin birinci konusuydu. Meseleye
itidâlli yaklaştıkları tahminlerin arasında olmakla birlikte, “Ecdâdın
asırlar boyunca yerine getirdiği bu görevi Kafkaslarda neyse yine yerine
getirmeye devam edeceğiz. Azerbaycan’a Ermenistan tarafından yapılan
saldırıları şiddetle kınadığımızı belirtmek istiyorum. Hiç şüphesiz bu saldırı,
Ermenistan’ın çapını aşan bir hâdisedir. Türkiye, kadim dostluk bağları ve
kardeşlik ilişkilerinin bulunduğu Azerbaycan’ın hakkına, hukukuna, topraklarına
yönelik her türlü saldırının karşısında yer almakta asla tereddüt
göstermeyecektir” şeklinde sert bir tepki gösterdi.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio
Guterres ise, çatışmalardan derin endişe duyduklarını belirterek, gerginliğin
azaltılmasını talep ettiklerini duyurmakla yetindi.
İlk gün meydana gelen Ermenistan saldırılarını
püskürten Azerî ordusu, imha edilen Ermeni mevzilerine ait görüntüleri dünya
kamuoyuyla paylaşırken, Ermeni kaynaklarınınsa verdikleri ağır kayıplar
hakkında herhangi bir bilgi paylaşmamaları dikkat çekti.
Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Ermenistan ile belli aralıklarla
devam eden çatışmalarla ilgili Azerbaycan halkını sıklıkla bilgilendirmeye
devam ederken, haber kirliliğinin de önüne geçti.
Hem suçlu, hem güçlü!
Ermenistan Parlamentosu Başkanı Ararat Mirzoyan, Avrupa
Parlamentosu Başkanı David Sassoli, AGİT Başkanı Hendrick Dams ve AGİT PA
Başkanı George Tsereteli’ye yazdığı mektupta, “Azerbaycan ordusunun kabul
edilemez eylemleri, Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın desteğini alıyor ve bu
durum ek gerilim oluşturmanın yanı sıra bölgesel istikrarı ve güvenliği tehdit
ediyor” ifadelerini kullanarak, Türkiye’nin adını suç tahtasına yazma
küstahlığı gösterdi.
Ermenistan’ın, Azerbaycan sınırında yer alan Tovuz
şehrine saldırma nedenini merak edenler için birkaç cümle kaydedelim…
Otuz yılı aşkın süredir devam eden ve uluslararası
kurum ve ülkelerin çözümsüzlük tercihi, bölgede yükselen tansiyonun düşmesi
için elbette yeterli değil. Ermenistan’ın, Azerbaycan topraklarında işgalci
olduğunun altını çizerek bu sorun hâlledilmeden bölgede istikrarın yanında
kalıcı barıştan söz etmenin mümkün olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Ermenistan, son saldırılarıyla birlikte ne yazık ki sorumsuzca
bir tutum sergiliyor ve bırakın bölgedeki tansiyonun düşmesini, “en üst
seviyeye” çekmeyi hedefleyen taraf konumunda. Saldırılara devam etmesi hâlinde
bölgede onarılması zor ve ağır sonuçlara da sebebiyet vereceği aşikâr.
Azerbaycan’ın Sumqayıt şehrinde yaşayan Azerbaycanlı
dostlarımızla yaptığımız görüşmelerde, saldırının insansız hava aracıyla
gerçekleştiğini, Tümgeneral Haşimov Polad’ın Azerbaycan Devleti ve Aliyev için
önemli bir figür olduğunu, kendi toprakları için her türlü bedeli ödemeye hazır
olduklarını, hattâ halkın büyük bir bölümün savaş olasılığını
dillendirdiklerini, cadde ve sokaklarda Azerbaycan bayraklarıyla orduya destek
veren coşkulu kalabalıkların olduğunu ve Ermenistan’ı susturacak güce sahip
olduklarını ifade ettiler.
Onları endişelendiren tek şey, Gürcistan, Azerbaycan
ve Ermenistan’ı bölgede kontrol altına tutmayı hedefleyen Rusya’nın, Ermenistan’a
verdiği gizli ve açık desteğin yanında “din kardeşliğini” öne süren İran’ın
Ermenistan’ın yanında yer almasından duydukları şaşkınlık!
Azerbaycan’ın Ermenistan ile sınır komşusu olan Tovuz
şehrinin, bölgenin kadim yerleşim yerlerinden biri olduğunu, Gürcistan-Kars-Azerbaycan
tren yolu hattının da yine bu bölgede yer aldığını ve en büyük gelir kaynağının
ise askerî üslerde yerleşik durumdaki askerler olduğunu unutmamak gerek.
Şehitlerini bağrına basan Azerbaycanlılara en büyük
moral, Güvenlik Konseyi toplantısında konuşan Aliyev’den geldi:
“Ermenistan’ın tüm çabaları iflâs etti, Azerbaycan
kendi sınırını korudu ve Ermeni askerleri Azerbaycan topraklarına bir
santimetre bile geçemedi.”
Bölgedeki tansiyonun düşmesi için çaba sarf edecek
olan Türkiye, yaşanan askerî hareketliliği yakından takip ediyor.
Azerbaycanlı kardeşlerimize başsağlığı diliyor, şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.