BAŞKAN Erdoğan, Çarşamba
günü verdiği randevu ile Cuma gününü, hepimiz için merakla beklenen bir müjdeye
endekslemişti. Dış basın da Cuma’nın hayrına kilitlendi bir anda. Erdoğan bu
müjdeyi Çarşamba’dan veremez miydi acaba? Mutlaka verebilirdi, zira o gün de
rezervin varlığı kesinleşmişti muhtemelen. Ancak küçük de olsa bir şölen havası
ile özel bir program düzenlemeyi tercih etti.
Siyasette
bu tür şovlar yapılır. Hattâ son 18 yılda çok daha şaşaalılarına şâhit olduk
biz. Ama bu tarihî keşfi gölgede bırakmak istememiş olmalılar ki işin şov
tarafı zayıf kaldı. İyi de oldu bence.
Aslında
Çarşamba akşamından itibaren tahminler Karadeniz’de bir doğalgaz keşfinin ilân
edileceği yönündeydi. Perşembe günü ve Cuma öğleden önce de dış basında dahi
yer alan 800 milyar metreküplük doğalgaz rezervi haberleri, müjdeyi sürpriz
olmaktan çıkarmıştı. Beklendiği gibi oldu ve Erdoğan’ın programı malûmun ilânı
olarak izlendi. İddialarla gerçekler arasındaki tek fark, rezervin miktarı
oldu. 800 milyar metreküplük balonun tamamen dayanaksız bir iddia olmadığını
zannediyorum. Ama bu balonun şişirilmesinin de çok iyi niyetli olmadığını,
beklentileri yüksek tutup gerçeği küçük gösterme çabası olduğunu da göz ardı
etmiyorum.
Öncelikle
keşfin hakkını verelim ve Türkiye için önemine bakalım isterseniz. Bunun için,
DW Türkçe gibi, lehimize haber yapmasına çok alışık olmadığımız bir mecrada
konuyla ilgili yayınlanan iki mülâkattan alıntılar yapacağım.
Enerji uzmanı, Dubai merkezli petrol yatırım
danışmanlık firması direktörü Serkan Şahin diyor ki, “Bence asıl önemli olan husus, bir kere bulunmuş olması. Çünkü bir kere
bulduysan devamı gelir. Genelde bu işin
birincisi zordur. Şu anda TPAO derin deniz aramalarında bir başarıya ulaştı ve
artık ne yaparsa başarıya ulaştığını artık biliyor, daha önce bilinmiyordu”.
Şahin ayrıca, 320 milyar metreküpün sektör için büyük
bir miktar olduğunu, Romanya’nın bulduğu 120 milyar metreküp için herkesin “Vay
be!” dediğini hatırlatıyor.
DW’ye konuşan bir diğer uzman, Global Enerji Research
Araştırma ve Strateji Direktörü Emin Danış da, bulunan rezervin önemli olduğunu
vurguluyor ve arama aşamasından üretim aşamasına geçildiğini, bunun diğer
çalışmaları hızlandıracağını, diğer rezervlerin bulunmasına kapı açacak bir
başlangıç olduğunu söylüyor.
Bilmemiz ve konuyu değerlendirirken göz ardı etmememiz
gereken iki konu var. Birincisi, kesinleşmiş ve kalite kontrolü yapılmış bu
büyüklükteki bir rezervin standartlara göre de küçük sayılamayacağı.
İkincisi ise, bu keşfin yüzde 100 yerli ve millî
imkânlarla yapılmış olması… Buradan anlaşılması gereken, hiçbir yabancı uzman
çalıştırılmadığı ya da teknik donanımın yerli üretim olduğu değil elbette.
Kendi gemimizle, kendi maddî kaynaklarımızla, kendi uzmanlarımızın denetiminde
gerçekleşen bir keşiften bahsediyoruz.
Yani uzun yıllar kiralama sistemi ile petrol ve
doğalgaz arama faaliyetlerini yabancı firmalara ihale etmişken, bugün 3 sondaj
ve 2 sismik arama gemisi ile kendi göbeğini kendi kesmeye başladı Türkiye. Ve
bunu, içimizden bile çok kişinin burun kıvırdığı Berat Albayrak’ın bakanlığı
döneminde başlayan atılımla gerçekleştirdi.
Onlarca yıl betonla kapatılan petrol kuyularının
hikâyelerini dinleyen bizler için bu bilgi, yeni müjdelerin de habercisi olarak
duruyor karşımızda.
Artık yabancı şirketlerin elimize vereceği o 3-5
sayfalık raporların iyi niyetini sorgulamak zorunda kalmayacağız.
Şimdi gelelim 320 milyar metreküp doğalgazın ne anlam
ifade ettiğine…
Yıllık ortalama 45 milyar metreküp harcadığımız
hesabıyla, bu rezerv bizim yaklaşık 7 yıllık ihtiyacımız demek. “7 yıl sonra gaz bitecek” diyen
cahilleri şimdilik bir kenara bırakıp devam edelim...
Bulunan rezervin ekonomik değeri en kötü şartlarda 35
milyar dolar. (Rusya’dan satın aldığımız fiyatlarla 70 milyar dolar.) Bunun
işletme ve çıkartma mâliyetlerini de düşerseniz 25-30 milyar dolar bir getirisi
var işin.
Şimdi soru şu: 7 yıl içinde tükenecek doğalgaz
rezervinin toplam getirisi bu kadarcıkken, nasıl olur da câri açığımızı
kapatmasından bahsedilebiliyor? Öyle ya, bu yıllık 4 ilâ 4 buçuk milyar dolara
denk geliyor!
Ancak bu bakış açısı, vizyonsuz siyasetçiler ve
onların seçmenleri için geçerli. Zira biz, Erdoğan ve AK Parti ile var olanla
yetinmemeyi, varı çok yapmanın hayâlini kurmayı öğrendik. Bırakalım, başkaları
çoğu yok yapma alışkanlıklarında debelenip dursunlar. Bulunan 320 milyar
metreküp doğalgaz, Türkiye için sadece bir evin kapısıdır. Bu kapıdan girip
koridoru, odaları ve salonu göreceğiz inşâallâh. Karadeniz’deki diğer havzalar
ve Akdeniz’in dibinde bizi bekleyenlerden bahsetmiyorum bile!
Yani Erdoğan’ın söylediği enerji liginde basamak
atlama ve Bakan Albayrak’ın bahsettiği câri açığı yok etme meselesi, Fatih’in
ilk keşfi ile sınırlı değil, bekleyip göreceğiz.
ABD’den BAE’ye, Fransa’dan Rusya’ya, Kıbrıs Rum
Kesimi’nden Çin’e, İsrail’den Lübnan’a kadar dış basında Erdoğan’ın müjdesi,
hem öncesinde, hem de sonrasında çok yankı buldu. Genellikle haber şeklinde
verildi ve fazla yoruma girilmedi. Olumsuz yorumlarsa yine içeriden geldi
maalesef.
Bu tarihî keşfe muhalefetin tepkisi sınırlı ve bir o
kadar da temkinli oldu. Kurumsal olarak Erdoğan’ın müjdesine anlamsız tepkiler
vermediler. Diyebiliriz ki, kerhen de olsa memnuniyet ifadeleri içeren
mesajları vardı. Ancak bireysel tepkiler, “ama”, “fakat”, “lâkin” gibi tereddüt
içeren küçümseme cümleleriyle geldi. 320 milyar metreküpün önemsiz olduğunu,
söylenenin aksine gazı çıkarmanın en az 10 yıl süreceğini iddia edenler de,
paranın hiç önemli olmadığını, petrol ve doğalgaz zengini ülkelerin de
adaletsiz yönetilebildiği söyleyerek iç siyâsî çekişmelere kapı açanlar da
oldu.
İçlerinden en komik olanlar ise, İyi Partili Aytun
Çıray ve CHP’li Selin Sayek Böke’nin tepkileriydi. Biri 320 milyar metreküple “Ancak sinemada sandalye değiştirirsiniz”,
diğeri ise “Ekonomik bir getirisi olmaz”
diyerek bizi kahkahalara boğdular. Teşekkür ediyoruz.
Davutoğlu’nun yasaksavar gibi memnuniyet açıklaması ve
ardından “Sürecin takipçisi olacağız”
derken Hükûmet’i suçlayıcı algı cümleleri kurması, Babacan’ın şahsî sosyal
medya hesabından konuyla ilgili yorum yapmayıp topu parti hesabına atması,
Kılıçdaroğlu’nun Çarşamba’dan beri sosyal medyada bile görünmemesi ise muhalefetten
aklımıza takılanlardı.
Cuma günü verilen müjdenin finali, gazın çıkarılması
için 2023’ün işaret edilmesiydi. Kimilerinin seçim yatırımı olarak gördüğü bu
keşif haberi bize gösterdi ki, seçimler zamanında yapılacak. Zira eğer bu
gerçekten bir seçim yatırımıysa, en iyi sonuç, gazı çıkardıktan sonra
alınabilir. Öyle ise erken seçim beklentisi olanlara da bir bardak su
öneriyoruz.
Yeni müjdeli Cumalarda buluşmak dileğiyle…