Erdoğan ve Çamlıca tepesi

Şimdi başlasın “Türkiye Yüzyılı”! Başlasın ki, bizi müreffeh yarınlara ulaştıracak yerüstü ve yeraltı zenginlikleri mazlumlara ve masumlara umut olan ülkemizi yeniden ayağa kaldıran, güç veren mucizevî nimetlere dönüşsün.

CUMHURİYET’in kuruluşunun 100’üncü yıldönümünde, Spor Toto Süper Ligi’nin son sezonunda ipi Galatasaray Futbol Takımı göğüsledi. Ezelî rakibi Fenerbahçe’yi her iki maçta da 3-0 gibi net skorlarla geçen futbolcular, 22’nci şampiyonluklarını alınlarının teri ve bileklerin hakkıyla kazandılar. Bir Fenerbahçe taraftarı olarak yürekten kutluyorum. Hiç hata yapmadan, endişeye kapılmadan, şampiyonluğa inanarak ve kenetlenerek yola devam ettiler ve karşılığını da aldılar.

Benzer başarı, 1994 yılından beri girdiği tüm seçimleri kazanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan ve liderlik ettiği partisinden geldi. 14 Mayıs 2023 tarihli ilk turda AK Parti, Meclis aritmetiğinde bir kez daha ilk parti olurken, ittifak cephesindeki rakipleri Millet İttifakı’na da fark atmış oldu.

28 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşen ikinci tur seçimlerinde ise Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile kıran kırana bir mücadele sergiledi ve rakibinin aldığı yüzde 47,82’lik oy oranına yaklaşık yüzde 5’lik bir ekleme yaparak yüzde 52,18’lik oy oranı ile sonuca ulaşmasını bildi.

Bu sonuç, seneler evvel “Cep Herkülü” unvanlı haltercimiz rahmetli Naim Süleymanoğlu’nun Dünya ve Avrupa Şampiyonalarında elde ettiği başarıları akla getirdi. Naim, hep üzerine koyarak ilerledi. Kendi rekorlarını egale ederken yeni skorları silkeledi. 12’nci Cumhurbaşkanı olarak görevini yine milletten alan Recep Tayyip Erdoğan da sürekli aynı başarıyı tekrarladı ve oy oranını her seçimde yükselterek bugünlere erişti. “Siyâsî Ahlâk Kanunu” çıkarmayı hedefleyen muhalif kanat, her ne kadar Meclis’teki törende ayağa kalkmasa da başta ezelî rakipleri olmak üzere tüm dünya liderleri Erdoğan’ın başarısını kabullenmiş durumdalar.

Son başarı, ilginçtir, önem atfettiği ve senelerdir hazırlık yaptığı 2023 yılında gerçekleşen seçimlerde tezahür etti. Üstelik ilerleyen yaşına, hatta giderek kendini hissettiren amansız hastalığına rağmen…

“Fedakârlık” üzerine kurgulanan ve bugünlere taşınan liderlik, “2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Seçimleri” ile taçlanmış oldu. Tıpkı Galatasaray’ın Fenerbahçe karşısında elde ettiği galibiyet gibi…

On yedinci zafere giden yol

Ömrünü milletine adayan “Uzun Adam” son dönemini “Şahlanış” başlığı altında “Doğru Adam” olarak tamamlamış oldu. İsteseydi tüm faktörleri göz önüne alır, güçlerini birleştiren altıdan yediye, yediden de dokuza, son olarak 10’a yükselen lider ve parti sayısıyla mücadele etmez, kendini ve kariyerini riske atmadan son seçime katılmazdı. Ama o, son bir fedakârlık daha yaparak ve “Türkiye Yüzyılı” fişeğini ateşlemenin ehemmiyetine binaen tüm sorumluğu üzerine alarak seçim startı verdi.

Onu ne küresel enflasyon durdurdu, ne acısı gün yüzüne çıkarılan soğan, ne de 11 ili etkileyen ve “Asrın Felâketi” olarak adlandırılan depremler. Bir yandan yaraları sardı, diğer yandan ikinci yüzyıl için devrim niteliğindeki hamleleri gerçekleştirdi. Sonuç: Yüzlerce devlet başkanının ayakta alkışladığı törenle son beş yıla beş bin davetlinin şahitliğinde imza atma yetkisi…

Cumhuriyet tarihine adını altın harflerle yazdırmayı başaran Erdoğan’ın başarısının altında yatan parametrelere baktığımızda -ki Ahmet Hakan ile örtüşüyor-, kendisini ve ekip arkadaşlarını güncellemesinin, değişerek gelişime açık olmasının, etkili motivasyonda mahir olmasının, “Durmak yok, yola devam” mottosunu hem kendisi, hem de ekibi için uygulamasının, kendisine sevgi seli oluşturan ve meydanları dolduran yüz binleri ve milyonları güçlü hitabeti ile tesir altına almasının, iradesini sandığa yansıtan seçmenle iletişimi en üst düzeyde tutmasının, ne pahasına olursa olsun verdiği sözlerden dönmemesinin, girdiği her seçimi ve yarıştığı her lideri önemsemesinin, sonuçlardan dersler çıkarmasının, kuvvetli sezgilere sahip olmasının, son olarak milletin kalbinde yer edinmesinin yattığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu başarı, zaman zaman gıpta yerine kıskançlığa ve hasede de sebebiyet veriyor. Sevildiği kadar nefret de ediliyor -ki bu normal-. Yola çıkarken bu zorluğu görmüş olacak ki, “Biz bu yola beyaz gömleğimizi (kefen) giyerek çıktık” demesi bunun göstergesi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki törenin akabinde yeni kabine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından bizzat açıklandı.

Yeni kabinenin kodları ve yerel seçimler

Uzun süredir kamuoyunda dillendirilen isimler tahmin edilen koltuklara otururken, sürprizler de yaşandı. Başkanlık Sistemi’nin mimarlarından Fuat Oktay’dan boşalan Cumhurbaşkanı Yardımcılığına Cevdet Yılmaz’ın getirilmesi ilk sürprizdi. Oktay’ın adı, Numan Kurtulmuş ve Bekir Bozdağ ile birlikte Meclis Başkanlığı için geçiyordu ancak AK Parti ve MHP kanadı Numan Kurtulmuş’u aday gösteren dilekçeyi Salı günü Meclis Genel Sekreterliğine sunarak bu yolu kapadılar.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un koltuklarını koruduğunu gördük -ki her iki isim de milletvekili olmak istemediklerini- belirtmişti.

Görev yaptığı dönemde şahin politikalar izleyen İçişleri Eski Bakanı Süleyman Soylu, makam odasını ve mührü İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’ya devretti. Gaziantep Valisi Davut Gül, yeni İstanbul Valisi olarak atandı.

Murat Kurum’dan boşalan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına, son yerel seçimlerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilen Mehmet Özhaseki getirildi. Bu tabloya bakarak Soylu’nun Ankara, Kurum’un ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına hazırlanacağı anlamını çıkarıyoruz. En azından şimdilik.

Yeri gelmişken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kısıklı ve Külliye’deki konuşmalarında yerel seçimlere hazırlanmaları için teşkilatlara talimat verdiğini de hatırlatalım.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, görevi Bekir Bozdağ’dan devraldı. Tunç, 5 dönem Meclis çalışmalarında yer almış, avukat kökenli bir siyasetçi.

Dışişleri Bakanlığına, 2010 yılından beri MİT Müsteşarlığı görevini yürüten Hakan Fidan getirilirken, Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı koltuğuna Cumhurbaşkanı Sözcüsü Büyükelçi Prof. Dr. İbrahim Kalın atandı. İkilinin uzun yıllardır uyum içinde çalıştığı biliniyordu.

Eski Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ise, Kalın’dan boşalan Cumhurbaşkanlığı Sözcülüğünü yürütmek üzere Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığına atandı. Kılıç'a aynı zamanda Büyükelçilik unvanı da verildi.

Tarihî seçimler öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daveti üzerine birkaç defa Külliye’de bir araya gelen Mehmet Şimşek, yeniden ekonomiyi yönetmek üzere dümen başına getirildi, Hazine ve Maliye Bakanı olarak görevlendirildi.

Millî Eğitim Bakanlığına Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Tekin, Millî Savunma Bakanlığına ise Hulusi Akar gibi güçlü bir isimden sonra Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler getirildi. 15 Temmuz darbe girişiminde elini taşın altına koyan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever de Genelkurmay Başkanı olarak görevlendirildi.

Diğer bakanlıklara göz gezdirdiğimizde… Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Brüksel’deki başarısını Ankara’da devam ettirecek etkili bir isim. Gençlik ve Spor Bakanlığına ikinci kez Osman Aşkın Bak getirildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına Vedat Işıkhan, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına Alparslan Bayraktar, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına Mehmet Fatih Kacır, Tarım ve Orman Bakanlığına İbrahim Yumaklı, Ticaret Bakanlığına Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına ise Abdulkadir Uraloğlu gibi toplumun daha az aşina olduğu isimlerin getirildiğini görüyoruz.

2023’ü inşâ edecek kadroları bekleyen vazifeler

Göreve getirilen yeni bakanlara ve önemli vazifeleri icra etmesi için atanan yeni isimlerin tamamına biz de muvaffakiyet diliyoruz.

Adı geçen isimlerin, yabancı basın tarafından anında ülkelerine servis edildiğini, Hariciye politikalarımızı yakından ilgilendiren isimlerin Amerika’dan Rusya’ya, Çin’den Avrupa’ya, Balkanlardan Orta Asya ve Orta Doğu’ya uzanan düzlemde dikkat çektiğini biliyoruz.

Bahsi geçen bölge ve ülkelerin yanı sıra, hâlen devam eden Ukrayna-Rusya Savaşı’nda tahıl koridorunun açık tutulması için yapılan arabuluculuk faaliyetleri, Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaş sonrası ülkemize akın eden mülteci sorunu ile buna bağlı sınır güvenliğinin korunmasına yönelik askerî faaliyetler, Mısır’da gerçekleşen askerî darbe sonrası her iki ülke ile yürüteceğimiz normalleşme politikaları, Azerbaycan ile Ermenistan arasında İkinci Karabağ Savaşı’ndan sonra üstlendiğimiz rolün devamlılığı, İsrail’in Filistin, Çin’in Doğu Türkistan politikaları yeni bakanların zorlu ajandasını teşkil edecektir.

Bu anlamda başta Maliye, Dışişleri ve de İçişleri Bakanlarının çokça efor sarf edeceği ortada. “Türkiye Yüzyılı” yatırım ve hamlelerin devamı, deprem yaralarının sarılması, yeni yerleşim yerleri ve kalıcı konutların inşâsı, EYT ödemeleri, memur ve emekli maaşlarına yapılacak iyileştirmelere yönelik kaynak sıkıntısı, geçen yıl 11TL’ye kadar gerileyen doların yeniden iki katına çıkması ve Şimşek’e rağmen ateşinin sönmemesi, yüksek enflasyona bağlı Türk lirasının değer kaybetmesi, sayıları her geçen gün artan ve kontrolü gitgide zorlaşan mülteci sorunu masada çözüm bekleyen diğer önemli konu başlıkları olarak görülüyor.

Sorunlarımız elbette bunlarla sınırlı değil ama en acil olanların öncelikli olarak ele alınmasına vurgu yapmak istedim.

“Kuşatıcı bir tavırla Türkiye için çalışmayı sürdüreceğiz”

Yapılan devir teslim törenlerinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ettiği yeni kabine, önceki gün ilk toplantısını gerçekleştirmiş oldu.

Erdoğan, 4 saati aşan toplantı sonrasında, 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta milletin rekor bir katılımla iradesine ve geleceğine sahip çıktığını, elde edilen tarihî başarıyla son 21 yıldaki 17’nci seçim zaferine imza atmış olduklarını ifade ederken, “Bugüne kadar ülkemizin beşeri hazinesinin değerini ve önemini bilen bir yönetim olarak inşallah bundan sonra da aynı tavrımızı sürdüreceğiz. Türkiye ortak paydasında buluşma davetimize toplumumuzun tüm kesimlerinden müspet cevap bekliyoruz” diyerek hem muhalefete, hem de tüm katmanlara açık kapı bıraktı.Hayat pahalılığı ve fahiş fiyat sorununu milletimizin gündeminden çıkaracağız” diyen Erdoğan, bu konuda kararlı olduklarını belirtmiş oldu.

Vakit, Yeni Türkiye’yi inşâ edecek olan ve Cumhuriyet’in yüzüncü yıl kadrosunda yerlerini alan isimlerin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendilerine olan güveni boşa çıkarmadan geceli gündüzlü çalışarak, girdabın eşiğine sürüklenmek istenen ülkemizi yeniden eski müreffeh günlerine çıkarma vakti!

Çamlıca tepesi, milletin tepesi olacaktır

Yazımızın sonunda, dilimiz varmasa da her canlının tadacağı o mutlak yolculuk sonrası, Erdoğan’ın eriştiği milletin gönlündeki yerde kök salması, bu kadroların say ve gayretinin yanında dürüstlüğü ve izleyecekleri politikalar da etkili olacaktır.

Elde edilen başarıların tamamında mayası ve büyük emeği olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul sevdasını bilmeyen yoktur. Bunu her seferinde dillendiren Erdoğan’ın Çamlıca tepesine inşâ edilen ve tamamlanmış hâlini dünya gözüyle gördüğü caminin avlusunda ebedî istirahatgâhına uğurlanacağı güne kadar bu gayretin aksamadan devam etmesi gerekir.

İlk kez dillendirdiğimiz Çamlıca tepesinin, Türk siyasetine damga vuran ismi kucaklaması konusunda bizler zaman tayin etmekten fersah fersah uzağız. Ömrünü ve hayâlini kurduğu hizmetlerini sağlık içinde tamamlaması ise en büyük temennimizdir.

Erdoğan sonrası AK Parti’nin geleceğinin şimdiden şekillenmesi de bir o kadar önem arz ediyor. Sadece AK Parti için değil. En yaşlı üye sıfatı ile Meclis açılışını gerçekleştiren MHP lideri Devlet Bahçeli için de bu kural geçerli.

Devlet aklı ve Türk milliyetçilerinin bekâ sorununa deva oluşu

Türk milliyetçileri, Selçuklu’dan Osmanlı’ya, oradan da günümüze kadar etkin siyasetin en önemli argümanı oldular ve kilit rol üstlendiler. İktidar olmasalar da devlet aklının egemen olduğu mühendislikte muktedirlerin gücüne fer ve cesaret taşıdılar.

Bugün onlarca parti çatısı altında siyaset yürüten vatan evlatlarının, ırkçılık yapmadan, ülke bekâsını sürdürmedeki istek ve arzularını tek bir obanın çatısı altında toplamalarının vakti gelmiş de geçmiştir bile. Benlik zehrine bulaşmadan, koltuk kavgasına tutuşmadan tez zamanda MHP, İyi Parti, BBP, Zafer Partisi ve Millî Yol Partisi gibi milliyetçi tabana hizmet eden partilerin üzerlerine düşen vazifeden çekinmeksizin toy kararı almaları Türk siyaseti için elzemdir ve gereklidir. Umarım bu süreçte İyi Parti’den istifa eden Yavuz Ağıralioğlu yeni bir parti kurmaz.

Şimdi başlasın “Türkiye Yüzyılı”! Başlasın ki, bizi müreffeh yarınlara ulaştıracak yerüstü ve yeraltı zenginlikleri mazlumlara ve masumlara umut olan ülkemizi yeniden ayağa kaldıran, güç veren mucizevî nimetlere dönüşsün. Dünyayı bize hayran bırakan bu nimetlere çok yakında kavuşacağımıza yürekten inanıyorum.