ENES Kara, 20 yaşında gencecik bir fidandı. Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp
Fakültesi öğrencisi Enes, gelecek kaygısından dolayı intihar etti. 20 yaşındaki
gencin, arkadaşlarıyla birlikte kaldığı dairenin bulunduğu apartmanın yedinci
katından atlayarak canına kıydığı öğrenildi. Peki, Enes’i kim öldürdü?
Herkes kendi açısından ve
savunduğu zihniyet üzerinden Enes’in ölümünü yorumladı. İslâm düşmanları,
intiharı fırsat bilip İslâm’a saldırdılar. Hükûmet düşmanları Hükûmet’e
saldırdılar. Aile düşmanı sözde özgürlükçüler ailelere ve değerlere saldırdılar.
Cemaat düşmanları cemaatlere ve tarikatlara saldırdılar. Kısaca herkes, Enes’in
ölümü üzerinden hedefine ulaşmaya çalıştı. Enes bilseydi cesedinin bile
kullanılacağını, intihar eder miydi?
Güzel kardeşim Enes, senin
vesilenle genç kardeşlerimize seslenmek istiyorum…
Enes gibi çıkmazda olan
değerli kardeşlerim!
Bir insanı güçlü kılan en
önemli şey, imanıdır. İmanı yoksa dayanma gücü, ümidi ve azmi olmaz. Enes
kardeşimizin ümidinin, azminin ve dayanma gücünün olmamasının en önemli nedeni,
imanını kaybetmiş olması.
Bir insanı öldürmek
istiyorsanız, onun imanını alın. Başka neyi var ki? İmanı olmasa ne anlamı ve
önemi var ki insanın?
İşte Enes kardeşimizi
izlediğimde bunu gördüm. Enes’in intihar nedenini çok daha iyi anladım.
Dinlemişsinizdir, Enes bizzat
anlatıyor bunları. Videoda “Yardım edin!” diye yalvarıyor âdeta. Biri temel
sebep olmak üzere üç sebepten bahsediyor.
Birincisi: “Doktor olmak
istemiyordum, ailem beni tıp okumaya zorladı. Doktorların hayatı zor, ben bu
zor yaşantıyı istemiyorum” diyerek mesleğin zorluklarından bahsetmiş.
İkincisi: “Derslerim kötü,
sınıf geçmek için 60 puana ihtiyacım var. Aileme bu gerçeği nasıl anlatacağım?”
diyerek yalnızlığından bahsetmiş.
Üçüncüsü: “İki üç yıldır
ateistim, ailem beni İslâmî bir yurda yerleştirdi ve ben İslâmî bir yurtta
kalmak istemiyorum” diyerek, aslında asıl tutsaklığın ruhunda olduğunu bilmeden
tutsak olduğunu anlatıyor.
Dördüncüsü ise en can
alıcı nokta: “Aslında uğraşsam güzel bir hayatım olur ama uğraşmak
istemiyorum…”
İşte bu son cümle her şeyi
özetliyor!
Enes’in hayata dair ümidini
elinden almışsınız! Ateizm propagandası ile bu çocukları ateist yaparak hayata
dair mutluluklarını ve beklentilerini ellerinden almışsınız. Neden bu dünyaya
geldiklerini ve bu hayatı yaşadıklarını bilmiyorlar. Enes’i yaratan Allah’ını onun
ellerinden almışsınız. Allah’ını aldığınız o çocuk hayata karşı savunmasız
kalmış, başına gelen zorluklar karşısında secdeye gidip yardım isteyememiş.
Ailesi ve biricik Allah’ından ayrılan Enes’i savunmasız ve güçsüz
bırakmışsınız. Tüm bu sıkıntıları yaşarken başını secdeye koyup, “Ya Rabbi,
imtihanımı kolaylaştır!” diyeceği Allah’ını elinden almışsınız. Yaşantısıyla
sıkıntıların en büyüğünü yaşayan ve ona örnek olan, “Yarın kıyametin kopacağını
bilseniz bile elindeki fidanı dikin” diyen biricik Peygamberini (sav)
almışsınız elinden. Bu çocuğun dilinden şükrü almışsınız. Yarına dair korkusu
var, neden? Çünkü neden yaşadığını bilmiyor!
İstatistiklere
göre her 40 saniyede bir intihar gerçekleşiyor dünyada. Peki, bu durumun en sık
yaşandığı ülkeler hangileri?
10’uncu sırada Finlandiya var. Bu ülkede intihar oranlarının yüksek olmasının
en büyük nedeni alkol.
9’uncu sırada Kazakistan var. Bu ülkede 100
bin kişiden 28’i intiharla yaşamını sonlandırıyor. İntihar edenlerin çoğunluğu
genç.
8’inci sırada Ukrayna
bulunuyor. Bu ülkede
şehir kesimlerinden çok kırsal kesimlerde intihar sayıları artış gösteriyor.
Nedenler arasında aile ve eğitim durumunun kötülüğü, alkol kullanım oranı
gösteriliyor.
7’nci
sırada Slovenya var. Bu ülkede intihar oranı 100 bin kişide 30.
6’ncı sırada Macaristan yer alıyor. Bu ülkede
ise 100 bin kişiden 32’si intihar ediyor.
5’inci sırada Estonya’da,
ülkenin bağımsızlığını kazanmasından önce 100 binde 16 olan intihar oranı, bağımsızlığını
kazandıktan sonra 33’e çıkmış. Sebepler arasında adaptasyon sıkıntısı ve sosyal
hayatın değişimi var.
4’üncü
sırada Letonya var. İntihar oranı 100 binde 34. Bu kişilerin çoğu ise erkek.
3’üncü sıradaki Belarus’ta erkeklerin intihar
oranı kadınlarınkinden 6 kat fazla. Erkeklerin 100 bininden 66’sı intihar
ediyor.
2’nci sırada Rusya var. Bu
ülkede ergen yaşlardaki intiharlar daha fazla. Raporlara göre, yılda 15-19 yaş
arası bin 700’den fazla Rus canına kıyıyor.
1’inci sırada ise Litvanya
geliyor. 10 senede intihar oranı ikiye katlanan ülkede her 100 bin kişiden 42’si
intiharla hayatına son veriyor. Komunizmden kapitalizme geçişte adaptasyon sorunu yaşayan ülke, ekonomik
çok büyük problemleri olmamasına rağmen son 10 senede ikiye katlayan intihar
oranlarına bir çözüm bulamamış. Litvanya’ya intihar oranı Avrupa’nın 3 kat
üstünde. Günde yaklaşık 3 kişi intihar ediyor. Hatta durum o kadar vahim ki
intiharları durdurmak için Litvanyalılar sokaklara döküldü ve eylemler yaptılar.
Şimdi size soruyorum çok
bilenler ve inkâr edenler tayfası: Bu intihar olayları hangi cemaatin yurtlarında
ve din baskısı ile yaşanıyor? Çok bilen cahiller, cevap verin!
İnsanların imanlarını ellerinden
alarak onları intihara sürükleyen siz din düşmanları, asıl suçlu sizsiniz!
Bu gencecik çocukları
biricik Allah’larından ayırarak onları bunalıma iten sizsiniz!
Dindar olmayı yobaz-gerici
görerek ve göstererek insanlığı dinsizliğe itip yalnızlaştıran sizsiniz!
Dinini doğru yaşayamayan
ve yaşayarak anlatamayan anne babalar! Suçlu, Allah’ı gerçek mânâda tanımayan
Müslümanlar.
Özeleştirimizi yaptıktan
sona, gelelim cemaat ve yurtlara saldıranlara…
Ben Nurcu değilim, beni
herkes bilir. Yeni yeni Risale-i Nur okumaya başladım. Ondan çok şey
öğreniyorum. Dış güçlerin neden bu eseri kullanmaya çalıştıklarını ve Risale-i
Nur’un bu gücünün nereden geldiğini daha iyi anlamaya başladım. Okudukça ve
öğrendikçe Kur’ân tefsiri olan Risale-i Nur’a ve bu eserin yazarı Said-i Nursî’ye
hayranlığım artıyor. Ve bu eseri okuyan, yaşayan, tek derdi topluma ve İslâm’a
faydalı olmak olan, çevresine İslâm’ı yaymaya çalışan, hiçbir menfaati olmayan
cemaati ve yurtlarını karalamaya çalışıyorlar. Gerçek mânâda iman hakikatlerini
öğrenmeye başladığım bu eseri karalamak için birçok sahte cemaat ve tarikat
kurdular. Bunların en büyük elebaşı FETÖ oldu. Allah, dinine galebe çalmaya
çalışanı cezalandırır, nitekim de öyle oldu. Şimdi yine Risale-i Nur üzerinden,
cemaatler üzerinden İslâm’a saldırmaya başladılar. Başaramayacaklar! Allah’ın
koruması altında olan Allah’ın dinine zarar veremeyecekler. Bu saldırıları,
kendi cehennemlerine odun taşımaya yarayacak.
İntihar üzerinden
saldırdığınız o yurtlar, günde kaç çocuğu uyuşturucu, alkol ve kötü
alışkanlıkların bataklığından kurtarıyor, biliyor musunuz? Tabiî ki bal gibi
biliyorsunuz! Ama kabul etmek işinize gelmiyor. Çünkü zorunuza gidiyor,
çarkınız dönmüyor. Sizi ve sizin gibilerin derdini biliyoruz. Günde onlarca
genç ve çocuk, katil, hırsız ve madde bağımlısı olarak hayatına son veriyor. Bu
gençleri ve çocukları neden konuşmuyorsunuz? Çünkü derdiniz gençler, çocuklar
ve Enesler değil. Derdiniz “Din”!
Değerli gençler,
kardeşlerim!
En güvenli yerler Allah
Kelâmının okunduğu ve yaşandığı yerlerdir. Lütfen yalan yanlış algılara
kanmayın. Cemaat ve din kavramını yok etmek isteyen bu dinsiz yobazların
oyunlarına gelmeyin. Çocuklar Allah’sız ve imansız kalırlarsa ölürler, onları
imansız bırakmayın.
Yaşanan bu talihsiz olaydan
dolayı Enes’in ailesine haksız yere yüklenmeyin! O ailenin imtihanı bu. Allah,
imtihanlarını kolay kılsın. Evlat acısı zordur, Allah yardımcıları olsun.
Hepimizin evlatları var
(veya olacak), hiçbir şey kontrolümüzde değil. Her şeyi mükemmel yapsanız da
eksik bir şeyler kalıyor ve imtihan oluyorsunuz. Allah bizleri böyle imtihan etmesin
ve içimizdeki din düşmanlarına hidayet versin. Bizleri ve ümmetin evlatlarını
imansızlık hastalığından muhafaza etsin. (Âmin.)