Emekli maaşı konusunu bir de ben yazayım istedim

Bu haksızlığa uğrayanların çoğunluğu diğer partilere oy vermedi, ancak kızgınlığından sandığa da gitmedi. Böyle bir sonuç ortaya çıktı. Seçim sonuçlarının tek sebebi bu durum değil, bir sürü sebep var. Ancak Maliye Bakanımız sağ olsun, hem seçimden önce, hem de insanların en hassas olduğu Ramazan ayından önce, hem normal mükellef denetimlerini artırdı…

BİR Bağ-Kurlu, emekli olabilmek için 9 bin iş günü bilfiil çalışmak ve her ay Bağ-Kur primini ödemek zorundadır. Bu da 300 ay prim ödemeyi gerektirir.

Bu 300 aysa 25 yıla tekabül eder.                                  

Bugün itibarıyla Bağ-Kurluların her ay ödemesi gereken en düşük prim ücreti 6 bin 400 TL 80 kuruştur (6.400,80TL). Bu da, 300 ay ile çarparsanız 1 milyon 920 bin 240 TL eder. Yani bir Bağ-Kurlu, emekli olmak istese bugün bu rakamı ödemiş olmalıdır. Dişinden tırnağından keserek…

Bir Bağ-Kur emeklisi, 2023 yılında 12 ay boyunca, hiç artış olmadan 7 bin 500 TL emekli maaşı aldı. 2024’te ise 10 bin TL emekli maaşı alıyor. 25 yıl Devlet’e prim ödemiş birine rağmen, hiçbir emeği olmayıp memurluğa yeni başlayan bir insana 2023 yılında 8 bin 77 TL, 2024 yılında ise yapılan zamlarla 12 bin 55 TL seyyanen, maaşa ilâve olarak para ödüyorsunuz.

Yani bu ek bedel bile, 25 yıl her ay prim ödeyen bir Bağ-Kur emeklisinin hak ettiği maaştan 2023 yılında her ay 577 TL fazla!                                           

Yine bu bedel, 2024 yılında ise 2 bin 55 TL fazla!                                           

Yine bu Bağ-Kurlunun, 24 yıl 11 ay prim ödemiş olup bir ayını ödememiş olsa, emekli olma şansı yok. Asla emekli olamaz ve emekli maaşını hiçbir şekilde alamaz. En düşük emekli maaşı ile seyyanen ödeme arasındaki fark ise her yıl artarak devam eden bir makas olarak açılıp gidecek.                                          

Seyyanen ödeme, Bağ-Kur emekli maaşından 2023 yılında yüzde 8 fazlaydı. Bu makas açılınca, aradaki fark, oran olarak 2024 yılında ne yazık ki yüzde 21’e çıktı. Yani seyyanen bir memurun her ay maaşına ilâve olarak ödenen para, bir Bağ-Kur emeklisinin maaşından 2023 yılında yüzde 8 fazlayken 2024 yılında yüzde 21 daha fazla oldu.                                            

Diğer bir facia ise şu: En düşük emekli maaşı 2024 yıl başında oran olarak yüzde 33 artarken, seyyanen memura ödenen bedelse yüzde 49 artmış. Hiç kimse “Kök maaş” falan demesin,    emekli kök maaşı filan bilmez. Bilmesi de gerekmez. Herkes, “Ben bu ay ne kadar maaş aldım, muhatabım bu ay ne maaş aldı?” diye bakar. Bu böyle giderse, en fazla 4 sene sonra seyyanen ödenen para, Bağ-Kur emeklisinin maaşının iki katına çıkar. Memura ödenen bu seyyanen ödeme, müktesep hak kapsamına alınmış. Ve yanlış bilmiyorsam, Damga Vergisi hariç, bu paradan ne Emekli Sandığı primi, ne de stopaj kesiliyor. Ama facia burada bitmiyor.

Bir Bağ-Kurlu çalışan, bugün 12 aydan fazla Bağ-Kur prim borcu olsa sağlık hizmetlerinden faydalanamaz. Yani devlet hastanelerinde sıra bile bekleyemez. Eskiden 1 lira Bağ-Kur prim borcunuz varsa sağlık hizmetlerinden istifade edemiyordunuz.       Şu an nasıl, bilmiyorum; ancak bundan yirmi yıl önce Bağ-Kur prim borcunuz olsa da devlet hastanelerinden parasını ödeyerek hizmet alabiliyordunuz. Böyle bir pencereden bakınca şöyle bir mantık ortaya çıkıyor ne yazık ki: Devlet senin 25 yıl her ay ödediğin prim karşılığında aldığın maaştan daha fazla bir miktarı, seyyanen, işe yeni başlayan bir memura her ay normal maaşına ilâve olarak veriyor. Emekli olarak 25 yıl her ay bilfiil prim ödemeni yok sayıp senin maaşından fazlasını veriyor.

SSK emeklilerinin durumu da Bağ- Kur emeklilerinden pek farklı değil zaten. İşe yeni başlayan bir memura, maaşına ilâve olarak daha fazlasını verip 25 yıl her ay pirim ödemeni yok sayıyor. “Ben devletim ve istediğim gibi yaparım” diyor.  Ben bunu nasıl izah edeceğimi bir türlü bulamadım. Ancak yetkililer her zaman bir şekilde bunu açıklarlar emekliye hiç mantıklı gelmese de.                      

Ben bu yazıyı seçimlerden önce bilerek yazmadım ki seçimlere olumsuz bir etkisi olmasın. Ve seçimlere giderek oyumuzu yine Reis’e verdik. Biz CHP ve yanındakilere hiçbir şart altında oy veremeyiz. Vereceğimiz oy hiçbir zaman şarta bağlı değildir. Olamaz da. Bizim için Reis orada dursun, yeter. Ancak tabiî ki ayan beyan ortaya çıktı, herkes aynı şekilde düşünmüyor.     Kimse kusura bakmasın!

Bu haksızlığa uğrayanların çoğunluğu diğer partilere oy vermedi, ancak kızgınlığından sandığa da gitmedi. Böyle bir sonuç ortaya çıktı. Seçim sonuçlarının tek sebebi bu durum değil, bir sürü sebep var. Ancak Maliye Bakanımız sağ olsun, hem seçimden önce, hem de insanların en hassas olduğu Ramazan ayından önce, hem normal mükellef denetimlerini artırdı, hem de kiralar yönünden yoğun bir denetim başlattı. Bu da yetmezmiş gibi bir de borcu olan mükelleflerin tüm banka hesaplarının tamamına haciz koydurdu. “Bu rutin uygulama” deyip hiç kimse geçiştiremez. Başka bir iktidar olsaydı asla böyle bir zamanda böyle bir işleme başvurmazdı. Maliye Bakanımız ise TÜSİAD ekibi çok memnun. Normal vatandaşlarımız mustarip.

Zaten bir facia olarak EYT’lilere emeklilik yasası çıkarıldı. Onlar bile bu kadar sınırsız bir yasa beklemiyorlardı. Bazıları 40 yaşında emekli oldu…

***

Sözü daha fazla uzatmamak adına benim açımdan bu kadarı yeter. Naçizane sıkıntıların bir kısmını ortaya koydum.    Bundan sonrası artık çözüm mercilerinin işi. Yaşayarak göreceğiz. Benim ümidim yok. Çünkü bu durum, görüldüğü üzere hiç kimsenin umurunda değil. Reis bile 10 bin liralık emekli maaşı için “Nereden nereye geldi emekli maaşı?” diyebildiğine göre...                           

Neyse, hayrolsun.                                

Allah’a emanet olun…