Ekşitmeden

Evvelâ bu türden sitelerin sahipleri yargılanmalı, sitenin serverlerine el konulmalı ve aboneleri tek tek soruşturulup kaydettikleri her şey incelenerek suç teşkil eden notlar üzerine yargı yolu açılmalı. Peki, serverleri nerede? Türkiye’de değil.

6 Şubat Depremlerinin üzerine Türkiye, yepyeni bir fikir ve vizyon hareketine girmek üzere büyük bir mücadele sürecine başladı.

Depremlere kadar “Hele şu seçimi atlatalım, sonra ne olduğunu göreceğiz” denilen bir vakitti 6 Şubat’tan bir gün öncesi.

Yani şu ihtimâl vardı: 14 Mayıs’ta yapılması plânlanan Genel Seçimler ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nden sonra da aynı süreçleri yaşamaya devam edebilir, bir beş yıl daha “Hele bu beş yıl geçsin, sonra yeni bir dönüşüme gireceğiz” diyebilirdik.

Fakat 6 Şubat öyle bir kuvvetle geldi ki, “7 Şubat’tan tezi yok, Türkiye yepyeni bir düzene girmek zorundadır” dedik.

Belki de biz öyle düşündük. Belki başkaları hâlâ aynı zihinde debeleniyor.

Merkez Bankası, politika faizinde yaptığı son indirimle oranı yüzde 9’a sabitlediğini söylemişti meselâ. Bu oran sene sonuna kadar değişmeyecekti.

Ya da TBMM, Mart ayından önce imar affı yasasını görüşecekti.

Ya da ülkemizin daha pek çok şehrinde yüksek katlı binalara izinler verilecek, kültür konusu ekonomik gerekçelerle iğfale uğrayacak, eğitim başlığı altında sadece özel okulların yaptıkları fahiş zamlarla ilgili konuşulacaktı.

Dezenformasyon alıp başını yürümüştü meselâ. Birileri paralel devletlerine paralel devletler katmışlardı.

Ancak 6 Şubat Depremleri, zihin ve politika depremimizi de tetikledi. Meselâ Merkez Bankası bir faiz indirimi daha yaparak politika faizi oranını yüzde 8,50’ye çekti. TBMM, imar affı yasasını gündeme dahi getiremedi. Yüksek katlı binalara herkes endişeyle bakarken, o yüksek katlı binalar yüksek ücretlere satılırken, herkes o binalardan el çekmeye çalışıyor. Herkes eski evlerin sağlamlığına, eski şehirlerin metanetine dair izleri yeniden keşfetmeye çalışıyor ve kültürü turizme ezdirenlere otel rezervasyonlarını iptal ederek cevap veriyor.

Okullarda yeni bir eğitim sistemi, yepyeni bir müfredat olması gerektiğinden bahsediliyor.

Ve herkes, internet ve sosyal medyanın güvenilmezliğinden, lakaytlığından dem vuruyor artık. Devlete sözde meydan okuyan bir ahmağın, bir yalan haberle nasıl insan içine çıkamaz hâle geldiğini konuşuyor.

Zira her şey ekşidi.

Fazlasıyla ekşidi.

Bozuldu.

Zehir oldu.

Zehirler oldu.

Bu sırada, Devlet’imizin kurumunu sözde aşağılayan bir internet sitesine erişim yasaklandı.

Bakınız, “kapatıldı” demiyorum. Erişim yasaklandı. Bu iki ifade arasında dağlar kadar fark var.

“Sözlük” adı altında her nesnenin, her ismin, her konunun, her olayın, her olgunun, her kurumun sözde tanımlandığı ve bugün ile tarihe o tanımla kaydedildiği bir nefret yuvası Ekşi Sözlük.

Nefret yuvası, zira sevgiye dair bir tanımlamaya yer yok. Ha sevimli başlıklar yok mu? Evet, şeytan dâhil, şeytanın hoşuna giden ne varsa bu sitede iltifata tâbi.

Devlet’imize hakaret olduğu gerekçesiyle erişim yasağı getirilen bu site gibisi çok fazla. Dünyada böyle siteler oldukça fazla. Ancak erişim yasağı dışında bir yaptırım yok. Aldıkları yetki, küresel işleyiş ve serbest piyasadan ileri geliyor. Hiçbir bağımlılıkları yok yayın yaptıkları ülkeye karşı.

Peki, ne yapmalı?

Evvelâ bu türden sitelerin sahipleri yargılanmalı, sitenin serverlerine el konulmalı ve aboneleri tek tek soruşturulup kaydettikleri her şey incelenerek suç teşkil eden notlar üzerine yargı yolu açılmalı.

Peki, serverleri nerede? Türkiye’de değil.

Öyleyse Türkiye’yi ilgilendiren konuların yayına sokulduğu internet sitelerinin yurtdışında kurulmasına öncelikle izin verilmemeli. Türkiye’de kurulu internet temalı şirketlerin serverleri hakkında yurtdışına çıkış yasaklanmalı.   

Ayrıca bu siteleri ağır siber ataklarla muhasara altına almalı ve tüm serverleri çökertilmeli. Bu işlem yapılırken, söz konusu serverlerin yedekleri tespit edilerek hem onlardan gelecek saldırılara karşı siber cepheler açılmalı, hem de yedekler vurulmalı.

Bunun için çok büyük siber hamleler gerekiyor. Dezenformasyonla mücadele birimleri kurmak önemli. Fakat daha büyük paralar harcamak şart. Değilse onlar atak yapacak, biz kovalayacağız. Ve bu döngü sonsuza dek böyle sürüp gidecek.

Erişim yasağı tamam… “Yetmez ama evet” deniliyor ya, öyle işte!

Fakat çözüm belli. Omurilikle beyin arasındaki bağı kopartmadan olmaz!