Ekrandan hayatlar, kusursuz sanılan filtreli bedenler

Sıradan insanlar sosyal medyada gördüğü kusursuz bedenlere sahip olabilmek ve o bedenler gibi olabilmek için her şeylerini harcamayı göze alıyorlar. Âdeta bütün vakitlerini, bütün maddî birikimlerini bu uğurda feda edebiliyorlar. Ama bir türlü sosyal medyadaki kusursuz bedenlere sahip olamıyorlar. Çünkü sosyal medyanın sunduğu kusursuz bedenler gerçek hayatta yoklar ve o bedenler kusursuz da değiller. O bedenler, “filtreli bedenler”!

BAŞTA gençler olmak üzere, günümüzde hemen hemen herkes yaşam kesitlerine ait kareleri sosyal medya aracılığıyla insanların beğenisine sunuyor. Bazıları fotoğraf kareleri, bazıları videolar, bazıları esprili başlıklar, bazıları da her üçünü harmanlayarak oluşturdukları içerikleri insanların görmesi için Instagram, Facebook, Twitter ve Youtube gibi sosyal medya plâtformlarında yayınlıyorlar. 

Hiç düşündünüz mü, gün geçtikçe daha fazla çılgınlığa dönüşür şekilde artan bu durumun nedeni nedir? İnsanlar neden bıkmadan ve usanmadan sosyal medyada paylaşımlarda bulunuyorlar?

Maksat sadece eğlenmek mi? Ya da günlük yaşamın sıkıcılığından bir nebze olsun uzaklaşmak mı? Ya da şöhrete ulaşma arzusu mu? Veyahut kendini ispat çabası mı? Yoksa altında daha başka sosyolojik ve psikolojik nedenler mi var?

Alternatifleri çoğaltabiliriz, ama “Cevap tek başına şudur” diyemeyiz. Çünkü her insanın sosyal medyayı kullanma amacı farklı. Kimileri şöhreti yakalamak, kimileri iş yaşamına katkı sağlamak, kimileri kendini tanıtmak, kimileri psikolojik tatmine ulaşmak, kimileri yeni insanlara ulaşmak, kimileri dış dünyadan haberdar olmak, kimileri düşüncelerini başkalarına ulaştırmak, kimileri ise düşüncelerini başkalarına onaylatmak için sosyal medyayı kullanıyor.

Fakat sosyal medya kullanım sıklığı arttıkça, insanlar, baştaki masum amaçlarından uzaklaşarak sosyal medyanın büyüleyiciliğine kendilerini kaptırmaktan alıkoyamıyorlar.

Görselin çok fazla öne çıktığı sosyal medyada estetik ve güzellik her geçen gün daha fazla fetişize ediliyor.

Güzellik ve estetik fetişizmi ister istemez kendisini beden üzerinden kurguluyor. Bu da bedenin kutsanması sonucunu doğuruyor. Bedenin, beden dışındaki yaşamı çürütecek derecede kutsanması ve hayatın ekranlar üzerinden yaşanır hâle gelmesi, insanı kutsadığı bedenin esiri hâline getiriyor.

Bedeni bu derece kutsayanların benlik algısı, hatta benlik saygısı beden üzerinden ortaya çıkıyor. Bu konuda yapılan çalışmalarda özellikle 18-29 yaş arasındaki bireylerin, diğer bir ifadeyle gençlerin imajlarını beden üzerinden oluşturduklarını, bedenlerini kusursuz hâle getirmek için çok fazla zaman ve para harcadıklarını ortaya koyuyor. 30’lu yaşlardan sonra bu durum biraz daha azalsa da 30-50 yaş arasında yine yüzde 50’nin üzerinde seyrediyor.

Bu konuda yapılan yüzlerce araştırma da kadınların nasıl göründüklerini erkeklerden daha fazla önemsediklerini ortaya koyuyor. Araştırma sonuçlarının ortak noktalarından birisi de, kadınların çok büyük bir kısmının bedenlerinden hoşlanmadıklarını, ideal bedenlere sahip olmak için modayı takip etmekten diyete girmeye kadar çok sayıda eyleme başvurduklarını gösteriyor.

Bu durumun ortaya çıkmasında sosyal medyanın rolü büyük. Çünkü sosyal medyada sergilenen kusursuz bedenler, sıradan insanları çok fazla etkiliyor.

Sıradan insanlar sosyal medyada gördüğü kusursuz bedenlere sahip olabilmek ve o bedenler gibi olabilmek için her şeylerini harcamayı göze alıyorlar. Âdeta bütün vakitlerini, bütün maddî birikimlerini bu uğurda feda edebiliyorlar. Ama bir türlü sosyal medyadaki kusursuz bedenlere sahip olamıyorlar. Çünkü sosyal medyanın sunduğu kusursuz bedenler gerçek hayatta yoklar ve o bedenler kusursuz da değiller. O bedenler, “filtreli bedenler”!

Filtreler görünmediği için, insanlar, o bedenlerin kusursuz oldukları yanılsamasına kapılıyorlar.