Ekin, hasat ve hars

Aslında kültür, kişinin atasından görüp devamında bulunduğu davranışlar bütünüdür. Peki, atalarımızdan bizlere miras kalan bu kutlu hazinemiz içerisinde ne gibi değerler bulunuyor?

“KÜLTÜR kelimesi lügatimizde, “Tarihsel, toplumsal, gelişme süreci içinde üretilen bütün maddî ve manevî değerler ile bunları üretmede, sonraki nesillere iletmede kullanılan insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü” anlamıyla yer ediyor.

Kültür benim için, canım Türkçemizin içerisinde bulunan en güzel kelimelerden yalnızca bir tanesi. Eşanlamlısı “ekin” olan bu sözcük, lisanımıza Fransızcadan gelmiş. Fransızca “cultura” sözcüğünü etimolojik olarak inceleyecek olduğumuzda, kelimenin kökenindeki “cult”un “ekip biçmek, toprak işlemek” anlamlarına geldiğini görüyoruz. Bu inceleme hatırıma, “Ne ekersen onu biçersin” sözümüzü getirdi. Köken bizlere âdeta, “Bulunduğunuz an içerisinde sahibi olduğunuz kültür, gelecek nesillerinizin hasatta bulunacağı varlığı olacaktır” demek istiyor.

Kültürü kültür yapan öğeler içerisinde, yapıdan, mimariden ve kısaca mekândan da daha önemlisi, o toplumun ahlâkî ve insanî değerleri yer alıyor. Toplumun düşünce ve fikir yapısı, bulunduğu ortamı şekillendirir. Bu değerlere sahip olan kişi, isterse vatanından kilometrelerce uzakta olsun, kültürü yaşamınca süregelir.

Aslında kültür, kişinin atasından görüp devamında bulunduğu davranışlar bütünüdür. Peki, atalarımızdan bizlere miras kalan bu kutlu hazinemiz içerisinde ne gibi değerler bulunuyor?

“Yurdum insanı ve kültürü” dediğimizde, aklıma ilk olarak yardımlaşma, paylaşma, saygı, hoşgörü gibi kavramlar geliyor. Fakat bir yanım oldukça buruk bir vaziyette dile getiriyorum ki, bu değerlerimizi kimi zaman unutuyor olduğumuz hissine kapılıyorum. Zihnimde böyle bir şablonun yer almasını, bulunduğumuz yıllar içerisinde, dünya üzerinde hâkimiyetini oldukça yaygınlaştırmış bulunan Amerikan ve İngiliz kültürlerinden sebep buluyorum.

Bahsinde olduğum bu kültürün yapıtaşlarından bir tanesi, William James tarafından yaygın hâle getirilen pragmatizm ideolojisi. Pragmatizm, felsefede “faydacılık, yararlı olanın doğru kabul edilmesi” gibi anlamlara geliyor. James, bu felsefe ile temel amacın, insanın kendi varlığını koruması olduğunu ileri sürüyor. İşte Batı’dan yola koyularak, başlıca gözlemleyebildiğim coğrafyamızda meydana gelen ahlâkî ve insanî değerlerde has olandan sapıyor oluşumuzu buna bağlıyorum!

Amerikan ve İngiliz toplumlarının yaşam felsefesini yansıtan pragmatizm, çok keskin bir şekilde bencillik kokuyor. Ve bizim milletimizin -tabiri caiz ise- DNA’sında bencilliğe yer verilmezken, atasözlerimiz arasında “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!”, “Her koyun kendi bacağından asılır” gibi cümleler görüyorum. Bu cümlelerin bizzat bizim atasözlerimiz olduğu hakkında ise şüphedeyim.

Yakın süreçte bilincine varmamız gereken bu durumu ayırt edemezsek, torunlarımıza, gelecek nesillerimize verecek olduğumuz kültür, tam olarak ne kadar geçmiş kuşaklarımızın “maddî ve manevî değerlerini” yansıtacak olur, emin olun, bilemiyorum.

İskender Pala, “Karun ve Anarşist” adlı eserinde kültür ile ilgili şu satırlara yer veriyor: “Bana ülkenizi nasıl ayakta tutup yaş atabileceğinizi sordunuz yüce kral; sizi temin ederim ki culturanız sağlam olunca, sizi mağlup ve istila edecek başka devletler bile o ırmağın suyunu içe içe sizin gibi düşünecek, davranacak, yaşayacaklardır. Eğer ülkeniz için gelecek hesapları yapmak istiyorsanız gelenek ve culturanıza sahip çıkınız, ta ki öldüğünüz zaman bile adınız yaşasın. Altın ve güç kaybedildiğinde yeniden elde edilebilir; askerler öldüğünde bile yeniden ordu kurulabilir ama cultura kaybedilirse ruh kaybolur ve millet bir daha aynı millet olmaz. İşte bu yüzden derim ki, hangi kral halkının cultura ve sanatını yükseltirse devletinin ömrünü uzatmış sayılır. Kim de cultura ve sanata değer vermezse milleti kısa zamanda bencilliğinden ve kimliğinden uzaklaşır, sığlaşır, parya olmaya, yönetilmeye hazır hâle gelir. Kimlik kaybolunca devletin elden çıkması yakındır; bir toprak, ancak cultura sayesinde vatana dönüşür.”

Gönül diliyor ki, culturamıza her daim sahip çıkarsak gelecek evlâtlarımıza ekini bereketli topraklar ulaştırırız ve kendi vatanımızı var etme yolundan hiçbir zaman vazgeçmeyiz.