Eğitimle sızmak FETÖ’nün “Doğa”sında var!

Bugünlerde Doğa Koleji ile ilgili tartışmalar hepimizin malûmu… Doğa Koleji, 17/25 Aralık’tan sonra yabancı bir fon tarafından satın alındı ve hormonlu şekilde büyüdü. 17/25 Aralık’tan sonra milletin doğal tepkisiyle FETÖ’nün okulları küçülmeye başlamıştı… Tepkisel olarak insanlar, çocuklarını FETÖ’nün olduğu bilinen okullardan alıyorlardı…

FETULAHÇI terör örgütünün temeli eğitimdir. Eğer FETÖ’yü eğitimden söküp atarsanız, o örgütü bitirirsiniz. Aksi takdirde FETÖ ile mücadelede netîce elde etmek mümkün değildir.

Hepimiz konuşmaya başlarken, “Devletin kılcal damarlarına sızan Fetulahçılar” diyoruz. İyi de, bu adamlar devletin kılcal damarlarına nasıl sızabiliyorlar? Bir gece gizlice mi devlet kurumlarını sızıyorlar?

Bu soruların cevapları çok basit!

Sızmak istedikleri kurum ve kuruluşlarda çalışabilecek nitelikte insan yetiştirerek…

Bunun için eğitim, temel şart!

Fetulahçı terör örgütü, bu nedenle eğitim müesseseleri ve öğretmenler üzerinde kuruldu. Örgütün elebaşı Fetulah, işe öğretmen devşirerek başladı.

Öğretmen ve öğrenci devşirmek, bu iş için en önemli unsurdur.

1976 yılında Türkiye Öğretmenler Vakfı kuruldu. Öğretmenler görev yaptıkları öğrencileri tespit edip yönlendirdiler. Hattâ zeki öğrencilerin yurtdışına çıkarılmasına bile aracı oldular. Netîcede o öğrenciler, Fetulahçı terör örgütünün amaçları doğrultusunda yetiştirilip devletin kılcal damarlarına sızdırıldılar.

Bu örgüt için soru çalmak çok önemli bir aşama, ama ondan önemlisi, çaldığın soruları kime vereceğindir!

Eğer önceden yetiştirilmiş beyni yıkınmış yüzlerce öğrencin yoksa, çaldığın soruların hiçbir anlamı yok!

Meselâ askerî lise için çaldıkları sorular için önce ortaokul öğrencilerini devşirdiler, kıvama gelenlere çaldıkları soruları verdiler.

Peki, Fetulahçı terör örgütü, devşirdiği öğretmenleri kendi bilinen okullarında mı istihdam etti, devşirdiği öğrencileri kendi bilinen okullarında mı eğitti?

Tabiî ki hayır!

Öğretmenlerini başkalarının okullarında ya da kendi kripto okullarında istihdam etti.

Öğrencileri de başkalarının dershanelerine kaydetti. Başkalarının okullarında ya da kripto okullarda eğitti…

Hattâ “sahte isimlerle” kaydetti!

15 Temmuz’dan sonra bilinen Fetulahçı okullar kapatıldı, oradaki öğrencilere rezerv konuldu. Ancak mesele, Fetulahçı terör örgütünün bilinen okulları değildi.

Mesele, başka okullara veya dershanelere gönderilen ve adları gizlenen öğrencilerdi!

Ve hâlâ bence en önemli meselemiz budur!

Henüz FETÖ’nün bu yapılanmasına ilişkin bir çalışma kamuoyuna yansımadı. Meselâ bir özel eğitim kurumu sahibinden henüz şöyle bir söz duymadım: “Şu şu tarihte, Fetulahçılar bize şu şu öğrencileri getirdiler. Parasını aileleri değil, Fetulahçılar verdi.”

Bu durum ortaya çıkarılana kadar içimizde kriptolar cirit atmaya devam edecek.

Bugünlerde Doğa Koleji ile ilgili tartışmalar hepimizin malûmu…

Doğa Koleji, 17/25 Aralık’tan sonra yabancı bir fon tarafından satın alındı ve hormonlu şekilde büyüdü.

17/25 Aralık’tan sonra milletin doğal tepkisiyle FETÖ’nün okulları küçülmeye başlamıştı…

Tepkisel olarak insanlar, çocuklarını FETÖ’nün olduğu bilinen okullardan alıyorlardı…

Tam da böyle bir dönemde Doğa Koleji, daha seküler kimliği ile öne çıkmaya başladı.

15 Temmuz öncesi “Acaba?” sorularına neden olmuştu Doğa Koleji’nin bu hormonlu büyümesi…

15 Temmuz sonrası ise FETÇ’nün okulları teker teker kapatılırken, paniğe kapılan Doğa Koleji’nin sahibi olan yabancı fon, okulu satmak için arayışlara girdi.

Öyle bir dönemde okul almak ve okul satmak kolay değildi. Alana da dikkat ediliyordu, satana da…

Bir gün, dönemin Millî Eğitim Bakanı’nın odasında bir adam, Doğa Koleji’ni satın almak için belirdi. Adamın eğitimle daha önce hiç işi olmamış. Koleji almak için Bakanlığa niye gittiği ise malûm…

Bu alışveriş Bakanlık nezaretinde olacak ki herhangi bir şüphe doğmasın…

Alışveriş Bakanlığın bilgisi dâhilinde olacak ki kimsenin kafasında soru işaretleri oluşmasın…

Ve de öyle oldu…

Bu satış, Bakanlığın nezaretinde gerçekleşti. Yanlış hatırlamıyorsam, 150 milyon doların üzerinde bir meblağ karşılığında okulun yeni sahibi belli oldu. İnşaat işleri ile uğraşan bir adam, bu koleje bu kadar büyük yatırımı niçin yaptı? Bu paranın sahibi gerçekten kendisi miydi?

Bu sorular üzerinde hiç durulmadı.

“Verdim gitti, aldım bitti” diyerek satış gerçekleşti. Sonrası malûm… Yeni okullar, yeni yatırımlar, şaşaalı binalar, süslü sloganlar…

Şimdi binlerce veli, okulların eğitim hayatına devam edip etmeyeceği endişesi ile yaşıyor.

Öğretmenler maaş alamıyor, ödemeler yapılmıyor, her gün bir açıklama bekleniyor.

Sorulması gereken sorular en başta sorulmadığı için bugün içinden çıkılmaz hâle gelindi.

Binlerce lira para ödeyen veliler, “Bu okul kimindir, necidir?” demeden, ya süslü sloganlara aldanarak ya da “Bu devir Bakanlığın nezaretinde gerçekleştiği için sorun çıkmaz” diyerek çocuğunu bu okula kaydettirdi.

Çözüm için küçük bir ipucu vereyim: Eğitimle sızmak, FETÖ’nün “Doğa”sında var…

Bir de o açıdan bakıp, ilk başta sormadığınız soruları sorup cevap arar mısınız?

Belki sizi bir çözüme ulaştırır…