Eğitim reformunun flûları

“Eğitim reformu teklifi” Meclis’e geldiğinde, skolastik düşünceden ne kadar arınmış olacak, zihin ve gönül dünyasında beklentilerin karşılığını ne derece bulacak? Zira böyle bir eğitim reformunu yapacak ilim, bilim, irfan, sanat ve hikmet insanlarının nitelik ve niceliği büyük bir flû olarak duruyor.

“KİTAP”, Kur’ân-ı Kerîm’i ifade eden fıkıh usûlü bir terimdir. Resûlullah’ın söz, fiil veya tasvipleri ise Sünnet’tir. Kitap ve Sünnet’in birlikteliğinden hareketle lâfzın açıklık düzeyini belirleyen terim ise “nâs”tır.   

Siyâsî, iktisadî ve içtimaî yapılanma mânâsı “fütüvvet” olarak bilinse de bu kavram, “gençlik ve cömertlik” anlamlarına da gelebilir. Öğrenmenin merkezde yer aldığı bilgi ve tatbikatın formel/şeklî yolu öğretim/tâlim ve eğitim/terbiyedir.

Şimdiki eğitimin “kişilerde istendik davranış meydana getirme süreci” resmî kabulü, holistik yaklaşımdan uzak bir düzeydedir. Eğitimin bu kabulü, toplumun değer yargılarına plâstik bir bakış kazandırmıştır. Amorf yapılar inşâ eden bu bakış, eğitimin ihmâl edilmesinin en önemli kaynağını oluşturdu.

Bu eksiklik, kendini doğuran nedenlerle giderilemez. Mevcûda göre bîhemtâ bir eğitim ortaya koymanın yeni fikir ve yeni nesilleri idare edecek yolu, ancak nâs ve fütüvvet ile mümkün görünüyor. Yeni bir fikir, bir ya da iki nesli idare eder. Mevcût eğitimin millî, mânevî ve dijital çağ getirileriyle geliştirilmesi zorunluluk ve kaçınmak, bir stratejik konuma girmiştir.  

Bu minvâlde “topyekûn bir eğitim reformu”, fikrî bağımsızlık, özgürlük ve üreticilik için şarttır. Bu şart zorunluluk derecesinde olup, sorunların odağındaki fikrî istilânın da çâresidir. Medeniyet inşâsının gerçekleşmesi için ne kadar erken adım atılırsa o kadar mesafe alınır. Ancak bu noktada çok sayıda flû noktanın olduğu da bir vakıadır. 

Bu adımın okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite ve sonrası gibi kolları vardır. Bu durum Cumhurbaşkanı tarafından bizzat İbn Haldûn Üniversitesi’nin açılışında öz ve asıl olarak açıklandı.  

Değerlerin, inancın, kültürün, tarihin ve dilin doğru bilinmesi ve sahip çıkılması, okul öncesi ve ilkokulda başarılmalıdır. Ayrıca aile ve topluma karşı tutum ve davranışlar da burada verilmelidir.

Fizikî ve zihnî kabiliyetlerin keşfi ortaokulda gerçekleştirildikten sonra, zengin ruh sahibi, ne yapabileceğini iyi bilen gençlerin liseden sonra eğitim-öğretim süreci tamamlanmalıdır. Tam da bu durum, Sayın Cumhurbaşkanı’nın vurguladığı noktalardır.

Üniversite ve sonrasındaki eğitim sürecinde ise, donanımlı potansiyeller milletin hizmetine sunulup somut veri ve ürünler ile taçlandırılmalıdır. Böylece mânevî tecrübenin marifetiyle üreten insanın zihin ve gönül dünyası, sapkın ideoloji, akım, zehir ve işgalinden kurtulup bahar havasında kokar.  

Bu durumun söz olarak ilk adımı atıldı. Eylem ayağı ise “gelecek döneme” bırakıldı. “Gelecek dönem” ifadesi Meclis’in yeni yasama dönemi mi, yoksa 2023 sonrası için mi kullanılması nedeniyle flû görüntü veriyor. Zihinlerde 2023 sonrası çağrışsa da, “Bir sonraki yasama yılı olamaz” da denilemez. Zira toplumun idrak güçleri ve irfanı bu atılıma hazırdır. 2023 sonrası ise “siyâsî kaygıyı” çağrıştırıyor.

Bu atılımı yapacak resmî kurumlar, Meclis ve sivil toplum kuruluşları, medeniyet birikimi ve medeniyet inşâsında nerede durmaktadırlar? Böyle bir teklif Meclis’e geldiğinde, kaç kişi bu yükü omuzlamaya hazır?

Gündelik ve popüler ticârî anlayıştan ileri geçememe düzeyindeki medyanın bu sesi ne kadar yükselteceği şüphe barındırırken, medyanın resmî ayağının da atılımın hangi katmanında yer alacağa merak konusudur. Eğitim reformu fikri, “fikrî iktidar” olma açısından elini taşın altına koyacaklar tarafından ne kadar karşılık buluyor?  

Diğer bir ifadeyle, böyle bir “eğitim reformu teklifi” Meclis’e geldiğinde, skolastik düşünceden ne kadar arınmış olacak, zihin ve gönül dünyasında beklentilerin karşılığını ne derece bulacak? Zira böyle bir eğitim reformunu yapacak ilim, bilim, irfan, sanat ve hikmet insanlarının nitelik ve niceliği büyük bir flû olarak duruyor.