Eğitim-öğretimin sosyal hayata etkisi

Yaşı gereği oyun oynamayan ve sportif aktivitelere katılmayan, duygularını ifade edecek bir müzik parçası dinlemeyip söylemeyen ve herhangi bir müzik aleti çalmayan, resim yapmayan, el becerilerini geliştirmeyen, tiyatroya katılmayan, halk oyunları gibi geleneksel ve modern dansları yapamayan robotlaşmış nesiller yetiştirmeye devam edilmektedir.

EĞİTİM programlarında yer alan bütün derslerin insan hayatında önemli yeri vardır ve insanın davranış ve bilinç gelişimine katkı sağlar. Her ders, kendi içinde bir amaca hizmet eder. Kazanımları, dili, üslûbu, tarzı, kullanım alanları ve yöntemleri vardır. Bu durumda her derse kendi iç dinamiğine uygun yaklaşmak gerekir. Dersleri “konu ile ilgili bilgi birikimi süreci” olarak algılamak yerine, “o esnada kazanılacak beceri ve alışkanlıkların gerçek hayatta uygulanabilirliğini ön plâna çıkaran süreç” olarak algılamak gerekir.

Müfredat programları incelendiğinde; derslerin amaçlarının, konularının ve istenilen aktivitelerin, insanı merkeze alan ve insanda var olanların ortaya çıkarılması ve geliştirilmesi yönünde çaba gösterilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, insanî yeteneklerin ortaya çıkarılması hususunda bir eğitim ortamı oluşturulup oluşturulmadığına bakmak gerekir. Temel derslerin amaçları gözden geçirildiğinde, söylenmek istenenin ne olduğu görülecektir.

Dil ve matematik becerileri insan için vazgeçilmezlerdendir. Bu iki konuda ciddî bir temel eğitim alamayan kişi, hayatı boyunca bunun eksikliğinin sıkıntısını yaşayacaktır. Sosyal bilimler ve fen bilimleri genel olarak insanın yaşantısına etki etmekle birlikte, meslek eğilimine göre ağırlığı artmaktadır. Bu alanlarda meslek seçenlerin, dil ve matematikten sonra ikinci mânâda temel direği bu olacaktır. Genel olarak, “Öğrenilmeden olmaz” denecek nispettedirler. Bunları biraz daha açacak olursak…

Dil, insanları diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliklerden biridir. Konuşma, okuma yazma faaliyetleri ile birlikte öğrenme, kullanma ve bu yolla bilgi edinme, kavrama, analiz ve sentez yapabilme alışkanlığının kazanılması, düşünebilme yeteneğinin geliştirilmesi hususlarında önemli yer tutar. Birer ses sembolü olan harflerle kelimeler, kelimelerle cümleler oluşur. Kurulan cümleler insanın merâmını anlatması yönünde kullanılan bir araçtır. Bu araç ne kadar etkili kullanılır ve bu araca ne derece anlam yüklenebilinirse, kişi kendisini o derece daha etkili ifade edebilir. Dil ve anlatım, insanın var olma mücadelesinde en önemli iletişim aracıdır.

Matematik; düşünce ve zihinsel üründür. Simgeler, kelimeler, rakamlar ve formüller olarak ortaya çıkar. Düşünce itibariyle kendi içinde tutarlı olması gerektiğiyle birlikte, zihinsel olarak belli değişmez kurallara uygun işler. Kısaca söylemek gerekirse matematik, akıl ve mantık kurallarına uygun süreç izler. İnsan zekâsının özgürce yarattığı sayı ve biçimler dünyası olan matematik, doğru ile çelişmeme temeline dayanır. Bazı bilim dallarında “doğru” deneylerle ortaya konulurken, bazılarında gözlemlerden yararlanılır.

Doğru, aklın çocuğudur. Doğrunun tek ölçeği pratiktir. Onu zaman ve şartlar belirler. Önemli olan, sağladığı yarardır. Matematik; şekil, sayı ve çoklukların yapılarını, özelliklerini ve aralarındaki bağlantıyı düşünce yoluyla inceleyen bir bilim dalıdır. Matematik, doğanın ipuçlarını bünyesinde taşır.

Toplu olarak yaşayan insanlar, sosyal bilimlerden edindikleri birikimler sayesinde yaşamlarını kolaylaştırırlar. Çeşitli disiplinlerin belirlenmesi sayesinde iyi, kötü, fayda, zarar, inanç ve ahlâk gibi değerler, bireyler ve toplumlar arasındaki uyumu sağlamaya yöneliktir. Ayrıca, birlikte oldukları insanlara ve içinde yaşadıkları mekânlara aidiyet duygusu hissederler. Aile ile başlayan birliktelik, ülke ve dünyayı kucaklayan geniş bir yelpazede seyreder. Aidiyet duygusu yakından uzağa doğru derece derece kendini gösterir. Sosyal yaşamın oluşturduğu kültür dairesi kendi içinde sorumlulukları beraberinde gerektirir.

İnsanların maddesel çevresini denetlemek ve değiştirmek amacıyla geliştirdiği fen bilimleri, gözlem ve deneye dayanan teknolojik bilgileri kapsayan akademik disiplinler grubudur. Fen bilimleri, madde ve enerjinin hayatın gerçeği olgusundan yola çıkar, yine madde ve enerjinin temeline inmeye çalışır. Doğayı insanların anlayabileceği şekilde çok yönlü analiz eden bir bilim dalıdır. Doğa bir kaynaktır, fen ise bu kaynaktan yararlanma aracı ve yöntemlerini içeren bilim dalıdır. Amacı kâinattaki varlıkları, olayları, olguları ve değişkenliklerle ilgili olup bilimsel yöntemler ya da toplumsal deneyimlerle edinilen bilgilerin hayata geçirilmesi ve işlerin kolaylaştırması yönünde oldukça etkindir.

Buraya kadar üzerinde durulanlar öğretmenlerin, velilerin ve öğrencilerin önemsediği, hattâ gereğinden fazla ciddiye aldıkları ders türlerindendi. Onları önemsemekle birlikte, ihmâl edilen konulara da değinmeden olmaz. Toplumda pek ciddiye alınmayan, ancak bireyin kişisel olarak var olabilmesinin nişânesi olacak, hayatı süresince sosyal çevrede varlığını ortaya koyabilecek, beceri ve yeteneklerinin göstergesi olacak dersler üzerinde durmakta yarar var.


Teknoloji ve tasarım

“Teknoloji ve tasarım” dersinin amacı; öğrencinin kendisi ve toplum yarınını daha yaşanabilir hâle getirmek için sorunların farkına varan, çözümler üreten, yaratıcı ve hayâl gücü gelişmiş, düşüncelerini kurgulayan ve ifade eden, öğrenmeyi öğrenen, sorgulayan, girişimci, değişim ve gelişime açık, sorumluluk bilinci gelişmiş bireyler yetiştirmektir. 

Teknoloji; insanın doğaya üstünlük kurmak, hayatının kalitesini arttırmak amacıyla yaratıcılık ve zekâsının bilim, sanat, ekonomi ve sosyal çalışmayla oluşturduğu bir birleşim olarak kullanılmasıdır. Herhangi bir şeyi daha iyi, daha hızlı, daha kolay, daha ekonomik ve daha verimli hâle getirme girişimidir.

Tasarımda zihinsel süreçlerin kullanımı ön plâna çıkmaktadır. Farklılıkları bulma, hayâl kurma, sorgulama, yaratıcı düşünme, eleştirel düşünme, akıl yürütme gibi üst düzey zihinsel süreçleri kapsar. Bu süreçlerin gelişip yer bulması dış uyaranlara açık olmakla birlikte; istek, hayâl gücü ve tepkilerin de bilince yansımasıyla oluşur.

Teknoloji, bilginin ürüne dönüştürülmesi; tasarım ise zihninde canlandırma biçimidir. Teknolojik tasarım ise, insanın zihninde canlandırdığı biçimi ürüne, sanata dönüştürmesidir. İkisi arasındaki ilişki, özne ile nesne arasındaki ilişki gibidir. Her ikisi de ürün geliştirme sürecine yönelik olan teknoloji ve tasarım, iç içe geçmiş kavramlardır. Teknoloji ve tasarım birlikte ele alındığında, insan hayatını doğrudan etkileyen zihinsel süreç ve yaratıcılık ön plâna çıkar.

Teknoloji ve tasarım dersi, öğrencilerin diğer dersler ve hayatla bağlantı kurabilecekleri önemli bir derstir. Bu derste, yeni beceri ve deneyimler kazanarak diğer derslerde elde ettikleri bilgileri günlük yaşantılarında uygulamaları yönünde katkı bulacaklardır. Bir eylem biçimi olan teknolojide, insanî değerler göz ardı edilmemelidir; aksi hâlde tehlikeli bir sonuca yol açabilir.

Teknoloji ve tasarım dersi, sıradan bir ders olarak algılanmamalıdır. Bütün diğer derslerin tamamlayıcı unsuru olarak yer alır, teorik bilgilerin somut hâle getirilmesinde etkin rol oynar.

Teknoloji ve tasarım dersindeki kazanımlar şunlardır: Eleştirel ve farklı açılardan bakma, değiştirme cesareti gösterebilme; merak eden, soru sormaktan çekinmeyen, gözlem ve araştırma yapmaya hevesli bir kişiliğe sahip olabilme; karşılaştıkları güçlükleri yenmek için özgün çözümler üretebilme; özgüvenini, hayâl gücünü ve estetik duygularını geliştirebilme; bağımsız olarak düşünebilme alışkanlığı edinmekle birlikte iş birliğinin önemini anlayabilme; gözlem, arama, sorgulama ve denemelerle yaratıcılıklarını geliştirebilme; yaşadığı çağın verileriyle yetinmeyip gelecekle ilgili kurgular yapabilme; renk, yön ve oran kavramlarını anlamlı ifade ederek özgün tasarımlar ortaya koyabilme; merak, değiştirme, geliştirme ve kolaylaştırma yönündeki fikir ve hayâl güçlerini yazarak ve çizerek somutlaştırabilme; kendisi ve çevresi ile barışık, rekabete ve yeni yaşantılar edinmeye açık olabilme; aldığı kararları değerlendirebilme ve sorumlulukları üstlenebilme… 

Hiçbir bilgi birikimi, gerçek hayatta bireyin kazanacağı ve geliştireceği beceri ve yetenekler kadar etkin olmayacaktır. 

Görsel sanatlar

İnsan özgür yaratılışlı bir varlık olduğu için, yaşam çevresine kendi damgasını vurmak ister. Bu, onun var olma mücadelesinin bir göstergesidir. Bireyin duygu, düşünce ve izlenimlerini anlatabilme yeteneklerini ve yaratıcı gücünü estetik bir düzeye ulaştırma amacıyla yapılan eğitim çabasına “görsel sanatlar” denir. Görsel sanatlar, özgür yaratılıştaki insanın biçimlere anlam katarak dünyayı algılama, insanî bir biçim ve görünmez olana hissedilir bir görünüş kazandırma yönünde etki eder.

Yaratıcılığı geliştiren sanat eğitimi, algısal yetileri geliştirme, zihinsel birikimlerini görsel biçimler ile ifade edebilmeye yardımcı olma ve kişinin kendini özgürce ifade edebilmesini sağlar. Bu, yaratıcılık, düşünce aktarımı, ifade özgürlüğü, el becerisi ve kültür birikimi olarak yaşamın her alanında kendini gösterecektir. Sanat eğitimini sürdürebilmek, insanın kendini yenileyebilme ve değişiklikleri kavrayabilmeye hazırlıklı olmasını gerektirir.

Görsel sanatlar dersindeki kazanımlar şunlardır: Sanat ile meşgul olmak, insanı hayatın her alanında duyarlı kılar, estetik bir tasarımla anlatabilme rûhunu geliştirir. Duygu, düşünce, izlenim, algı ve duyumları yaratıcı düşünce yoluyla kişinin kendini ifade edebilme becerisini geliştirir. Sanat, insanı “baktığını gören, algılayan, düşünen ve birtakım yargılarda bulunabilen, kişilik sahibi” bir birey hâline getirir. Bu sayede zihinsel ve algısal yetenekleri de geliştirir. Doğayı gözlemleme duyarlılığı kazandırırken, görsel biçimlendirme yöntemi ile insana kendini ifade ve organize etme becerisi kazandırır. İş birliği yapma, paylaşma, sorumluluk alma, başkalarının işine saygı duyma bilinci ve duyarlılığı kazandırır. Ulusal ve evrensel değerleri tanıyabilme ve anlayabilme bilinci kazandırır. İnsanın rûh sağlığını koruma, iç dünyasını anlama ve anlatma, duygusal tepkilerini ortaya koyma bilinci geliştirmesini sağlar. İnsanın aklını, duygularını, zevklerini sorgulama bilinci kazandırır, algı birikimini ve hayâl gücünü geliştirir. Doğadan, çevreden ve geçmişten günümüze mîras kalan sanat yapıtlarından haz alma, onlarla gurur duyma ve onları koruma bilinci kazandırır. Merak eden, soru sormaktan çekinmeyen, gözlem ve araştırma yapmaya hevesli bir kişiliğe sahip olmayı sağlar.

Görsel sanatlar, çevredeki olay ve mekânlar arasındaki ilişkiyi, kişinin kendine has bir bakış açısıyla bunları değerlendirmesini sağlar. Özgüven, hayâl gücü ve estetik duygularını geliştirirken, karşılaşılan güçlükleri yenmek için özgün çözümler üretmeyi sağlar. Kişinin kendisi ve çevresi ile barışık, rekabete ve yeni yaşantılar edinmesine açıklık, teknolojik gelişmeler karşısında kendisini yenileme imkânı sağlar. Duygu ve düşünceleri farklı yollarla ifade etmeyi, bağımsız düşünebilme alışkanlığı edinmeyi ve özgün tasarımlar ortaya çıkarılmasını sağlar. Ayrıca gelecekle ilgili kurgular yapmayı ve aldığı kararları değerlendirmeyi, sorumluluk taşımayı sağlar.

Müzik

Çocukların doğuştan gelen bir ritim yeteneği vardır. Ritim duygusunun küçük yaşlarda oldukça gelişik olduğu görülür. Önemli olan, o duygunun köreltilmemesi ve geliştirilmesi yönünde ortam hazırlanmasıdır. Müzik dinlemenin ve müzikle uğraşmanın, ruhsal yapının gerginliğini yok etmesinin yanında insanın dinginliğe ulaşmasında önemli katkısı olduğu unutulmamalıdır.  

Müzik dersinde, uyum içinde olma önemlidir. Çevresel etki sayesinde kurallı harekete zorlamalar, içtenliğin kaybolmasına ve güdülere uymaya zorlanma sonucunda çocuktaki özgünlük körelmeye başlar. Bilişsel düşünme ile müzik arasında ise güçlü bir ilişki olduğundan, müzikle uğraşanlarda ya da sık müzik dinleyenlerde beyin aktivitesi artmaktadır. Müzik, bilişsel düşünme kabiliyetini arttırmada etkilidir.

Müzik, insanî duygunun dengelenmesinde etkin rol oynar. Üzüntüsüne, neşesine, durgunluğuna doğrudan etki eder. İçinde yaşadığı toplumla kaynaşmasında bağlayıcı etki yapar, ortak duygu oluşmasına katkı sağlar. “Biz” bilincinin oluşmasında “dil”den sonra en etkin unsurlardan biridir.

Müzik dersindeki kazanımlar şunlardır: Müzik, çocukların kendilerini ifade etme yeteneklerini geliştirir; estetik, yaratıcı ve yapıcı düşünme kapasitelerini arttırır. Düzenli olarak müzik aleti çalma yoluyla beynin görme, duyma, hareket etme ve koordinasyonla ilgili bölümlerinin gelişmesini sağlar. Çocukların beyin ve ruhsal gelişimlerine büyük katkı sağlarken, daha ılımlı bir davranış sergilemelerine imkân verir. Yaşama sevincini arttırmakla birlikte, hareketlilikten kaynaklı insanların kaslarında gelişime yol açar. Beyni rahatlatır ve zekâ gelişimine büyük ölçüde katkı sağlar. Stresi azaltarak huzurlu bir yaşam olanağı sağlar ve stres sorunlarıyla daha güçlü mücadele etme yeteneğini geliştirir.

Müzik ayrıca matematiksel zekânın gelişimine, ses uyumunun yanında işitsel estetiğin gelişmesine katkı sağlar. Bilişsel gelişme, dil ve sözel yeteneklerin yanında yaratıcılığın artmasını sağlar. İşitme duyusuna olağanüstü bir incelik kazandırır. Olumlu ve ferahlatıcı bir hava yaratarak hâfızayı uzun süreli korur, duygusal bütünleşmeyi sağlar. Bu sayede yaşanan heyecan ya da kaygıları azaltır.

İnsanın sosyal çevrede kabul görmesi ve kendisini mutlu hissetmesi, geliştirebildiği beceri ve yetenekleri nispetindedir.  

Beden eğitimi ve spor

Beden eğitimi, bireyin kendini ifade etme ve toplumsal uyum yönünden aktif bir eğitim yöntemini teşkil eder. Beden eğitimi, bireyin kendisini bedensel ifadede kullanmasında ve yeni hareketlerin oluşturulmasında geniş imkânlara alan açar. 

Ruhsal bir hastalığın başlıca sebebi, sorunlar ile baş edememe ve acizlik duygusudur. Çocukluk döneminden erişkinliğe varıncaya kadar sportif aktiviteler sayesinde bedeni tanıma ve tanımlamayla birlikte bedende rahatlama da meydana gelir. Beden eğitimi etkinlikleri fiziksel büyüme ve gelişme için temeldir. İnsan organizmasının maksimum gelişmesi, büyük kas gruplarının katıldığı bedensel etkinliklere bağlıdır. 

Beden eğitimi, karakter ve kişilik gelişimine katkıda bulunur. Güçlü bağlar, sadâkat, takım rûhu, grup etkileşimi, oyun ve spor alanlarında görülen özellikler bunlardandır. Oyun, eğitsel potansiyele sahip içgüdüsel dürtüler olarak oldukça etkilidir. Oyunun dinamik niteliği, bireyin daha uygun davranış modeli geliştirmesine ve iç disiplin oluşturmasına yardımcı olur. Spor faaliyetleri ile uğraşanlar daha mücadeleci, çalışkan ve uyumludurlar. Bu sebeple kişilikleri ve karakter yapıları sağlam olur, birlikteliklerde aranan olumlu niteliklere sahiptirler.

Beden eğitimi dersindeki kazanımları şöyle sıralayabiliriz: Beden eğitimi, duyguların kontrol edilmesine yardımcı olur. Oyun ve spor ortamındaki etkileşim, duyguların kontrolü ve boşaltımı için uygun olanaklar sağlar. El, kol ve ayakların doğru, orantılı ve koordineli kullanım becerisini geliştirir. Düzgün ve estetik bir vücût kazandırır, zarâfet katar. Organik gelişime katkıda bulunur. Psikomotor becerileri geliştirir. Sağlık ve sağlığı koruma alışkanlıkları geliştirir. 

Spor ayrıca, doğru solunum becerisi kazandırdığı için beyne ve tüm organlara yeterli oksijen gitmesine katkı sağlar. Zihinsel gelişim için imkânlar sunar. Ekip rûhunu geliştirir. Bedenin dinç ve sağlıklı olmasına katkı sağlar. Zararlı alışkanlıklardan uzak tutar. Eğitimin temel felsefesini oluşturan zihin ve benden bütünlüğünde etkilidir. Serbest zamanların verimli kullanımına katkıda bulunur. Estetik beğeniye ve artistik üretime olumlu yönde etki yapar. Stresin atılmasına ve psikolojik rahatlamaya katkıda bulunduğu için psikolojik ve biyolojik zindelik sağlar. Konsantrasyon gelişimine değer katar. Eklem ve kasları çalıştırmasından dolayı, dışarı attığı ter sayesinde vücûttaki toksinlerin temizlenmesine yardımcı olur.

Sonuç

Bu derslerden herhangi birini ötelemek, çocuğun bir yönünün eksik kalmasına sebep olur. Belki de çocuğun önemli bir yeteneğinin önü tıkanmış olur. Sözünü ettiğimiz ders kazanımlarına dikkat edildiğinde, hiçbir derste teorik bilgi yüklemeye rastlanılmamaktadır. Oysa uygulamada bütün ders saatleri, öğrencilerin kapasitesinin de üzerinde bilgi yüklemekle geçmektedir. Teknoloji ve tasarım, görsel sanatlar, müzik ve beden eğitimi gibi beceri ve yetenek derslerinin zamanlarının dahi teori ağırlıklı derslerin bilgi yüklemesine ayrıldığı görülmektedir.

Yaşı gereği oyun oynamayan ve sportif aktivitelere katılmayan, duygularını ifade edecek bir müzik parçası dinlemeyip söylemeyen ve herhangi bir müzik aleti çalmayan, resim yapmayan, el becerilerini geliştirmeyen, tiyatroya katılmayan, halk oyunları gibi geleneksel ve modern dansları yapamayan robotlaşmış nesiller yetiştirmeye devam edilmektedir. Bu sebeple çocuklarımızın, çocukluğunu yaşına uygun yaşamayan, enerjisini boşaltamayan, stres atamayan, sıkıntılı, mutsuz, hattâ huzursuz insan olmaları yönünde gayret sarf edilmektedir. Bunun sonucunda da hayattan zevk almasını bilmeyen, problemli insanlar hâline gelmektedirler.

Tek çâre, küçük yaşlarından itibaren çocuğu insan olarak görmek, yapısına uygun eğitim ortamları oluşturarak yeteneklerini keşfetmesine, geliştirmesine, arzu ve istekleri yönünde kendisine bir gelecek hazırlamasına fırsat verecek bir eğitim ortamı oluşturmak ve sevdiği konularda beceri kazanmasına fırsat vermekten geçer.

Okullarda yetersiz olan yetenek tespiti ve bu yeteneklerin geliştirilmesine, beceri kazandırılmasına, yaratıcı düşüncelerin ortaya çıkarılmasına, ruhsal ve duygusal olarak yaş düzeylerine uygun deşarj olmalarına yardımcı olacak ortamların hazırlanması ihmâl edilmemelidir. Eğitim-öğretim döneminin yoğun olduğu sürede dahi çocuklara uygun ortamlar sunulmalı, kendilerini geliştirmelerine fırsat verilmelidir.

Unutulmamalıdır ki, hiçbir bilgi birikimi, gerçek hayatta bireyin kazanacağı ve geliştireceği beceri ve yetenekler kadar etkin olmayacaktır. İnsanın sosyal çevrede kabul görmesi ve kendisini mutlu hissetmesi, geliştirebildiği beceri ve yetenekleri nispetindedir.