Egemenlerin gücüne teslim olmayacağız!

Allah, kâinat ve insan düşüncesi üzerinde yaratılmışlık ve yönetme esasını yok sayıp her şeyi salt ve tek başına matematiksel bir yaklaşımla, “Egemenlerin gücüne teslim olun!” mesajı içeren bu tehditte, sinsice bir tavsiye ve akılları kilitlemek isteyen birçok model mevcût. Bu modellere dikkat!

SON derece kritik bir zaman diliminde yaşıyoruz!

Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında anlatılanlar, bize hikâye gibi geliyordu…

Bugün yaşadıklarımız ve gördüklerimizse, bize tarihi yeniden düşünmemiz gerektiğini öğretiyor.

Peki, tarihi nasıl okumalı?

***

Bizler, hamdolsun, Müslümanız. Ve vahdet temelinde bütüncül bir yaklaşımla tefekkür etmek de bu yüzden bize düşer.

Ekranda, internet sayfalarında, sosyal medya hesaplarında Batı’nın sekülarist diyalektiği üzerinden bakarak topluma alçaltılmış ve hacimsiz, fen ve matematiğin son derece dışında bir vizyon sunan farklı kanatların kalemşörleri ve sözcüleri, birileri adına mütekebbir bir tehditte bulunuyorlar.

Allah, kâinat ve insan düşüncesi üzerinde yaratılmışlık ve yönetme esasını yok sayıp her şeyi salt ve tek başına matematiksel bir yaklaşımla, “Egemenlerin gücüne teslim olun!” mesajı içeren bu tehditte, sinsice bir tavsiye ve akılları kilitlemek isteyen birçok model mevcût.

Bu modellere dikkat!

Ne mi yapmalı?

Vahdeti bilerek, vahdet temelli düşünerek, evrenselliğin kapılarını açan ve bilimi ancak gerçek bilgiyle nurlandıran Kur’ân aklı ile tefekkür etmeliyiz!

***

“De ki, ‘Kendinizi hiç düşündünüz mü, Allah’ın azâbı veya kıyamet vakti gelse, Allah’tan başkasına mı yalvarırsınız? Eğer sözünde doğru kimselerseniz cevap verin’. Hayır, yalnız o Allah’a yalvarırsınız! O da dilerse, kaldırılmasını istediğiniz belâyı kaldırır ve o zaman ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz. Şüphesiz ki, Senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik. Bize yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp cezalandırdık. Hiç olmazsa kendilerine baskınımız geldiği zaman yalvarmalı değiller miydi? Fakat kalpleri katılaştı ve şeytan, yaptıklarını kendilerine güzel gösterdi. Kendilerine hatırlatılanları unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açtık. Nihâyet kendilerine verilen o nimetlerle sevinip zevke dalınca, onları azâbımızla ansızın yakalayıverdik. Hemen ümitsizliğe kapılıp şaşkına döndüler! Böylece zulmeden kavmin kökü kesildi. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun. De ki, ‘Söyleyin bakalım, eğer Allah kulaklarınızı ve gözlerinizi alır da kalplerinize mühür vurursa, Allah'tan başka onları size getirecek tanrı kimdir?’. Dikkat et, âyetlerimizi nasıl türlü türlü açıklıyoruz, sonra da onlar yüz çeviriyorlar?” (En’âm, 40-46)

***

“Ey örtüsüne bürünen! Kalk artık, uyar. Sadece Rabbini yücelt. Elbiseni temizle. Pislikten sakın!” (Müddesir, 1-5)

***

Birtakım mütekebbirin kendilerine boyun eğilmesini istediği demde, dünyanın yeni düzeninin o güç veya bu güç tarafından değil, Tek Kudret Sahibi tarafından nasıl da derlendiğini görmek ve anlamak için gerçek, tertemiz ve sade akla yönelmemiz ve onu merkezine alan Kur’ân’a bakarken kalbimizle de akletmemiz gerektğini fark edelim.

Nas Sûresi’nin, “İnsanların Rabbi, insanların Melîki, insanların İlâhı” şeklindeki hitabında yer alan sırayı hatırlayalım…

İnsanlar üzerinde tahakküm kurarak rablık iddia edenlere karşı insanların Rabbi, bütün şımarıklık hezeyânını görmekte idi elbette…

İnsanlar üzerinde sultalar kurarak firavunluk yapanlara karşı insanların Melîki, bütün firavunist idare hırslarını takipte idi elbette…

Ve insanlar üzerinde yaşatmak ve öldürmek iddiasına girişerek yaratan ve öldüren olabileceğini iddia edenlere karşı insanların İlâhı, biricik İlâh, Tek, Vâhid ve Ehad olduğunu hatırlatarak bütün bu şımarıklığın önünü tıkamıştır.

İnananlar rahat olsunlar!

İnananlar Biricik Rabbe, El-Melîk’e, Tek İlâh’a yani Allah’a dayanarak, O’nun kudretinde dönen bilimi bizzat yaşasınlar, yeter!

Sıhhat ve afiyet dileğiyle…