Eczacılar neden yürüyecekler?

Eczacılar, biz ilaçsız kalmayalım, biz daha pahalıya ilaç almayalım diye 16 Ekim günü yürüyorlar! Bu mücadelede eczacıların yanında olmamız şart! Sağlık Bakanlığı bu problemi çözmezse, Ticaret Bakanlığı bu işin iç yüzünü araştırmazsa, Türkiye’de eczaneler süresiz kapanma eylemi yapacaklar. Bunu kimse istemez. Bunu başta eczacılar istemez. Fakat biliyoruz ki birileri çıkıp, “Zaten bir ton derdimiz var, bu nereden çıktı?” diyeceklerdir. Demesinler!

DAHA önce bu sayfalardan birçok kez ahlâk temalı konu duyurduk. Bu defa başka!

Daha önce bu sayfalardan ülke ekonomisi hakkında birçok mesele arz ettik. Bu defa başka!

16 Ekim 2022 Pazar günü Türkiye Eczacılar Odası bir eylem gerçekleştirecek. Yürüyüş eylemi…

Kuvvetle muhtemel bu eylemi birileri AK Parti karşıtlığına dönüştürme yoluna gidebilir.

Ya da kuvvetle muhtemel bu dönüşüm ihtimâli öncesi ve sonrasında AK Parti’ye yakın medyada eyleme katılan eczacılar ihanet dolu bir girişimdeymiş gibi gösterilebilir.

Bu yüzden konuya baştan bir göz atmak, aklıselimi göstermek ve kötü durumların önünü almak için bu yazıyı kaleme almak zorunda hissettim kendimi.

16 Ekim 2022’de yapılacak yürüyüşün maksadı, Türkiye’nin ilacının kaçırılmasını engellemeyi amaçlıyor. 

Peki, Türkiye’den ilaç mı kaçırılıyor?

Son birkaç aydır Türkiye’de girilen herhangi bir eczanede aradığınız ilacı bulmak oldukça güç. Girdiğiniz eczane, istediğiniz ilacı onlarca eczaneye danışıyor. Fakat bulunmuyor. Bir ayı, hatta daha fazla süreleri bulan beklemeler oluyor bir ilaç için.

Sebebi, Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok noktasına Türkiye’den ilaç kaçırılması!

Bakınız, “Türkiye ilaç ihraç ediyor” demek başka, “Türkiye’den ilaç kaçırılıyor” demek başka!

Avrupa ve dünyanın birçok yerinde enflasyon öyle noktalara geldi ki ciddî anlamda bir erişim problemi yaşanıyor. Ecza, medikal ürün ve diğer tüm ilaçlara ulaşmak da bu problem dâhilinde.

Bu anlamda şöyle bir örnek vermek mümkün ilaç ismini girmeden: A ilacı Türkiye’de 150 lirayken, Avusturya’da 60 avro. 

Bu durumu fark eden simsarlar, bazı ahlâksız ecza deposu ve bazı ahlâksız eczane sahipleriyle anlaşarak, olağanda Türkiye’deki hastalara satılmak üzere ecza firmalarından çıkarak Türkiye piyasasına arz edilen ilaçları sözde ihracat yaparak yurtdışına pazarlıyorlar. Ve böylece ne oluyor? Türkiye’deki hasta ilaçsız kalıyor, aylarca ilaç bekliyor. Satılan ilaçsa çok pahalı.

Sağlık Bakanlığı ya uyuyor, ya hiçbir haberi yok durumdan. Eczacılar Odası kendi yaptığı mücadelede Ticaret Bakanlığı’ndan alınan teşekkür ve onur belgeleriyle savuşturuluyor. 

Ve işte eczacılar, biz ilaçsız kalmayalım, biz daha pahalıya ilaç almayalım diye 16 Ekim günü yürüyorlar!

Bu mücadelede eczacıların yanında olmamız şart!

Sağlık Bakanlığı bu problemi çözmezse, Ticaret Bakanlığı bu işin iç yüzünü araştırmazsa, Türkiye’de eczaneler süresiz kapanma eylemi yapacaklar. Bunu kimse istemez. Bunu başta eczacılar istemez. Fakat biliyoruz ki birileri çıkıp, “Zaten bir ton derdimiz var, bu nereden çıktı?” diyeceklerdir.

Demesinler!

Gerçeği öğrensinler…

Biri İSPARK’ı, diğeri ASKİ’yi batırabildi

Geçtiğimiz yıl İstanbul’da bir haber patlamıştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, sermayesi sadece kendisine ait arsa ve sorumlu olduğu yol kenarı olup çalışanlarının maaşları düşüldüğünde bütün girdisi kâr olan İSPARK otopark işletmesini iflas ettirmişti.

Ekrem İmamoğlu’nu büyük tepkilere maruz bırakan ama her olaydaki gibi unutulan bu olayın aynısının tıpkısı bu hafta Ankara’da yaşandı.

Getirisi en kolay ve en temiz belediye işletmelerinden biri olan Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (ASKİ), Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısında iflas ettiği ortaya çıktı.

İşi Gökçek döneminin yapıtlarını badana yapıp tekrar açmak ve çürük asfalta asfalt atmak yerine iki haftada bir çizgi atmak olan Mansur Yavaş yönetiminin hiçbir icraatta bulunmaksızın ASKİ’yi batırması çok ama çok “su götürmeli” (ASKİ esprisi).

Vatandaştan alınan nereye gidiyor ki bu iki akarı kokarı olmayan işletme batabiliyor? Bir de bu iki belediye yönetimi, dışarıdan kredi anlaşmaları yapıyor. Hayırdır inşallah!

Daha iki akarı kokarı olmayan kamu işletmesini batıran adamlar bu ülkenin cumhurbaşkanlığına talip olup partilerini birbirine katıyorlar ya, pes!